Dacia Duster 1.3 TCe

 Dacia Duster 1.3 TCe

Gelirlerin giderek düştüğü değişen dünyanın ihtiyaçları en iyi görüp kullanan marka hiç şüphesiz Renault oluyor. Mercedes ile çok yakın zamanda kullanıma alınan yeni 1.3 TCe motor, Duster kullanıcılarını çok etkileyecek.

Kim ne derse desin, otomotiv sektöründe son 20 yılın en büyük hamlesini Renault yaptı. Zaten lisanslı üretim izniyle desteklediği gariban Balkan köylüsü Romen Dacia’yı 1999’da kanatlarının altına alarak yücelten Renault, giderek fakirleşen dünyada daha da geniş kitlelere ulaşmayı başardı. Geldiğimiz nokta itibariyle VW’nin Skoda operasyonunda çok daha başarılı ve efektif bir sonuç, müthiş bir başarı hikayesi var ortada. Kimse kalite düşük demesin, arkasında Renault var ve her malın alıcısı vardır, Avrupa dahil gelirlerin hızla düştüğü ülkelerde başarı hikayeleri yazıyor Renault, denetimindeki Dacia modelleri ile. Önceden Afrika ülkelerine pazarlanan görece düşük kaliteli araçlar artık her yerde rağbet görüyor. Dünya hızla değişiyor ve bunu de Renault çok iyi görüp değerlendirdi. Yıllarla beraber Dacia’nın da değişen imaj ve teknolojisine şahitlik ediyoruz.

Yenilenen Duster’da kalite artırılmış imajı ön planda, bunu hissettirecek bazı donanımlar olmakla birlikte kokpit plastiği hala çok da parlak durumda değil, rakiplere ve fiyata göre değerlendirmeli tabii… Şüphesiz kullanıma etki edecek fonksiyonlar plastikten daha önemli. Özellikle dokunmatik multimedya ekranı gayet kullanışlı. Ama mesela ekranın üzerindeki ses kontrol düğmelerini birkaç aylık kullanımdan sonra parlamış görmek keyif kaçıracak fazla göz önünde bir detay, daha aşınmayacak bir malzeme seçilmeliymiş.

Kokpite artık neyse de orta konsol plastikleri fazla siyah kalan kabinde opsiyonel de olsa renklendirme imkanı sunulsa, sıkıcılığı kırabilir. Dörtlü flaşör düğmesi, ekranın altında sıralanmış küçük düğmeler arasından kurtarılmalıymış, acil gerekliliklerde kendisini aratmamalı. Kromajlı bilezikli havalandırma kumandalarıysa Duster’daki imaj değişikliğine oynayan aksesuarlar.

Eski modelin koltukları Clio 2 ve Megane1 modelinden alınmıştı. Yeni Duster muhtemelen Clio 4 koltuklarına sahip görünüyor. Sürücü koltuğunda “tek kolluk” kol dayanağı yer alıyor. Yolcuya da aynı jest yapılabilirmiş… Ön yolcu koltuğunun altında kullanışlı bir çekmece var. Hatta içine koyulacak eşyalar tıkırdamasın diye halı bile koyulmuş, güzel bir detay. Yalnız koltuk kaydırma kolları kapılara yakın, koltukların altında elinizi boydan boya gezdirmeyin. Ön koltukların arasındaki 4×4 kumandasının yeri daha iyi değerlendirilmeliydi. Şu haliyle ancak tek çiçeklik vazo işlevi görebilecek durumda!

Duster’ın bütün camları rakibi Kona’ya nazire yaparcasına otomatik açılıp kapanıyor. Hyundai nasıl böyle bir hata yapmış, anlaması zor! Ama mesela Duster’da da elektrikli ayna kumandası göze girecek kadar ortada! Daha iyi bir yer bulunabilirmiş!

Gövdeyle ilgili fazla bir değerlendirmeye gerek yok, satış rakamlarıyla kabul görmüş, beğeni toplamış bir model. Eleştiriler artık keyfekeder denilen türden olabilir ancak! Şişkin çamurluklardaki plastik aksamlar iyi bir görüntü sağlıyor. Ama örneğin stoplara Jeep’i anımsatan Willys’lerin benzin bidonu formunu anımsatan yapıdan başka bir tasarım yapılabilirmiş.

Dacia kullanırken Mercedes-Benz kullanır gibi hissetmek… Bu yeni motoru Mercedes’in de tercih ettiğini bilmek, Duster tevazusu içerisinde farklı bir şekilde hissettiriyor. Ne yalan söylemeli, daha bir coşkuyla basılıyor o gaz pedalına!.. Şu kadarını söyleyeyim, Dacia bu motor için torpil geçmiş, kaputu bile hidrolik amortisörle açılıyor! Renault-Mercedes-Benz ortak yatırımıyla geliştirilen üç silindirli motor, ilginç bir esneklik ve akıcılık sağlıyor. Alt devirlerdeki yüksek çekişiyle keyif veren motor, Duster’ın imajını da yükselten bir makine olacak. Zaten bu motorun eskimeden Duster’da kullanıma alınması, Renault’nun verdiği önemi gösteriyor. Sürüşü çok keyifli, buna karşılık yakıt tüketimi düşük, modern bir makine. Kesinlikle dizele tercih edilecek. Yalnız çok dikkatimi çeken başka bir detay var, motorun üzerinde koruma plastiği yok! 1.2 litrelik eski Twingo motorunu anımsatan bir karmaşık görüntü hakim. Olası arazi ya da yağmur çamur kullanımlarından sonra motorun halini düşünmek istemiyorum.

Bu versiyonda otomatik şanzıman şimdilik yok. Muhtemelen yeni motorla eşleştirme aşamasındalar. Doğrusunu söylemek gerekirse manuel şanzıman sürüş ruhuna çok daha uygun olsa da şehrin trafik koşulları yüzünden otomatik sevdalısı olduk çıktık. Bu otomobiller akşam 6 trafiğinde Maslak’ta yakalanınca bu sevdamı tekrar güçlendirdim. Unutmuşuz İstanbul’da manuel vites eziyetini!

Süspansiyon özellikleri çok ileri seviyede değil, arazi aracı değil de konfor öncelikle SUV performansı beklemek gerek. Zaten bu iki çeker bir araç, unutmayalım.

+ Performanslı ve ekonomik motor

+ Kullanışlılık ve geliştirilmiş ergonomi detayları

+ Yükselen imaj ve kalite özellikleri

+ Zengin donanım

– 4’lü ikaz düğmesini yeri

– Ses kumanda düğmeleri

– 4×4 kumandasının fonksiyonsuz yeri!

– Bu motor versiyonunda henüz otomatik şanzıman ve 4×4 seçeneği yok

 

Yakıt tipi: Benzinli

Motor hacmi (cc): 1333

Motor gücü (HP/d/d): 130@5000

Maksimum tork (Nm/d/d): 240@1600

Vites kutusu: 6 ileri manuel

Maksimum hız (km/s): 191

0-100 km/s hızlanma (sn): 11.1

Tüketim (şehiriçi/şehir dışı/karma) (lt/100 km): 7.3/5.2/6.0

Ağırlık (kg): 1309

U/G/Y (mm): 4341 / 1804 / 1693

Aks mesafesi (mm): 2674

Bagaj hacmi (lt): 445/1478