DTM Show Event’te biz de vardık!

Sitemizin otomobil delisi en acar muhabiri ve MINI marka elçisi Fatih Veyseller, DTM Show Event’e katılmak için Münih’e gitti, çok keyifli izlenimlerle ve fotoğraflarla geri döndü. Fatih, DTM Show Event kapsamında DTM (Deutsche Tourenwagen-Meisterschaft) yarışı, MINI Challenge ve F1 showu yerinde izledi ve kaleme aldı.
16-17 Temmuz 2011… Yine motorsporları ile dolu bir haftasonu. Bu kez İstanbul’dan 1900 km batıya; Münih-Almanya’ya uzanıyor rotamız. BMW, MINI, Olimpiyat Stadı ve DTM gibi kelimeler zannedersem heyecan verici ipuçları olacaktır aşağıdaki parağraflar için.

MINI sevdalısı ve motorsporları takipçisi 3 arkadaşımla birlikte MINI Challenge yarış serisinden birini seçip yerinde seyretmek için takvimi ve olanaklarımızı değerlendirirken, meşhur Münih Olimpiyat Stadı’ndaki harika proje kararımızı kolaylaştırdı. Sezon boyunca yeşil çimlerinde futbol heyecanı yaşanan bu muhteşem kompleks, müthiş bir çalışma ile Bayern Münih’in hiç hoşlanmayacağı farklı bir konsepte dönüştürülmüştü. Çimler sökülmüş, zemin asfaltlanmış, 1192 metrelik oldukça dar ve virajlı bir parkur hazırlanmış. Ve etkinliğin adı konmuş: DTM Show-Event 2011. DTM (Deutsche Tourenwagen-Meisterschaft) olarak bilinen Mercedes-Benz ve Audi takımlarının yarıştığı Alman Binek Araç Şampiyonası kapsamında, Münih Olimpiyat Stadı’nda aynı parkur üzerinde karşılıklı kalkışlarla, düello şeklinde bir yarış organize edildi. DTM serisine henüz dahil olmayan BMW ise MINI Challenge serisi ile bu parkurda ben de varım deyince… Seyirci stad içinde iki gün boyunca sabahtan aksama DTM otomobillerinin sesini duyup da sıkılmasın diye araya başka renkli yarışlar da yerleştirilmişti. DTM quarter final sonrası MINI challenge semi final, DTM semi sonrası MINI final, aralarda konser, F1 show, röportajlar gibi renkli animasyonlar heyecanı hep üst düzeyde tuttu. Bizim çanta ve biletlerimiz hazırdı bile.

 
Cumartesi sabah erkenden Münih’e vardık. Hemen kısa bir şehir tur planı ile ünlü meydan ve caddeleri adettendir diye gezdik. Kendimizi BMW Welt‘in önünde bulmamız çok fazla sürmedi. MINI ve BMW aşkıyla yaşayan 4 gencin nereye bakacağını, hangi aracı fotoğraflayacağını, hangi efsane makinaya binebilmek ya da dokunabilmek için sıra bekleyeceğini şaşırdığı bu büyüleyici, heyecan verici BMW Dünyası‘nda saatler geçireceğimizi içeri girdiğimiz ilk dakikada anlamıştık. M3 GTR, prototip BMW DTM, MINI WRC gibi şaheserlerden kısa bir süre ayrılıp stadın da bulunduğu OlympiaPark’a geçtik. Münih’in her noktasını, özellikle etkinlik alanını 195 metre yüksekten hayranlıkla izleme fırsatını bulduğumuz 300 m. yüksekliğe sahip Olimpiyat Kulesi’nden; parkurdaki virajları keskin bir kararlılıkla dönen 211 HP’lik MINI Challenge araçlarının ilk etap yarışlarını ve Mercedes SL 500’ün drift şovunu izlemek olağanüstü bir tecrübe oldu bizler için.

MINI Challenge serisinde favorilerimiz olan Nico Bastian ve Fredrik Lestrup başarılı olamasa da eski Formula 1 pilotu Ralf Schumacher’ in eşi Cora‘yı bir MINI de yarışırken görmek güzeldi. 16 MINI‘nin karşılıklı start alarak yaptıkları düelloda, finalde MINI Deutschland takımından S.Landmann‘ı 0,011 sn. ile geçen serinin en genç sürücüsü 19 yaşındaki Thomas Tekaat birinci oldu ve podyumda ilk sırayı ev sahibi takıma kaptırmadı. Cumartesi gecesi ise davetlisi olduğumuz MINI Challenge %211 partisi için yine BMW Welt içerisindeki özel bölümdeydik. Özel lazer şovları, etkileyici DJ performansları, sınırsız içecek, dans ve eğlence ile saatler ilerlerken; günün temposuna dayanamayıp pilleri biten foto ve video kameralarımızın üzüntüsünü unutmuştuk.

Pazar sabah erkenden Olimpiyat Stadı’ndaydık. DTM son 16 grubundaki motor sesleri ve eksozlardan çıkan alevler, çekişmenin gün boyu ne denli süreceğini haber veriyordu. Platinum tribün biletlerimiz yaklaşan yağmur ihtimaline karşı bize bir rahatlık verirken, görüş açımız atmosferden duyduğumuz heyecanı katlamaktaydı. Sezonun popüler ve iddialı DTM sürücüleri arasındaki M.Ekström, G.Paffett, D.Coulthard, R.Schumacher ve B.Spengler’i yakından izlemek ve her sert virajda alev atarak viteslerle frenlerin dansını ortaya koymalarını seyretmek olağanüstüydü. Çeyrek final ve yarı finalde Ralf Schumacher ile David Coulthard gibi iki usta eski F1 sürücüsünün aynı virajda DTM Mercedes’lerini çarparak parçalamaları ise stattaki 52 bin kişiyi heyecana boğdu. 470 HP’lik bu araçların 280R66/18 Hankook lastik ve devasa AP Racing frenlere rağmen duramayıp Hankook virajındaki duvara çarpmaları da ilginç bir ironi olarak göze çarptı. 18 DTM sürücüsü arasından E.Mortara ve Bruno Spengler finaldeydi. Bu kez tüm stadı ayağa kaldıran; virajda hata yapıp Audi ‘sini parçalayan Mortara olunca podyumdaki birincilik şampanyası Kanadalı B.Spengler ile Mercedes-Benz’in oldu.

Münih Olimpiyat Stadı’nda futbol taraftarları ne kadar desibel ses çıkarmıştır bilinmez ama bizce olası rekoru Niko Rosberg’in yaptığı şovda Mercedes GP F1 aracı kırmıştır. DTM aracını parçalayan Coulthard da o heyecanla RedBull F1 aracına atlayıp bir şov da o gerçekleştirdi. F1 araçlarının lastiklerini yakarak bitirmeleri ve parkurdaki dumanın dağılması ile birlikte kulaklarımızın çınlaması da yavaş yavaş geçiyordu. Dev ekranda efsane Mika Hakkinen’i görmek ve röportajını dinlemek de bizi Formula1 ‘de ’90’lara doğru aldı götürdü.

Derken zaman ilerledikçe korkulan oldu. Yağmur başladı ve hızını arttırdı. Parkur görevlilerinin yangın tüpü ve bayrak gibi yarış ekipmanlarını toplamaya başladığını görünce İstanbul Park Formula1 pistinde görev aldığım zamanlardan bildiğim komutu duyar gibiydim: “Yarış kontrolden tüm hakemlere. Yoğun yağmur sebebiyle aktivite sona ermiştir. Telsiz, bayrak ve yangın tüpleri ile geri dönün.”…

Sağanak yağmur MINI Challenge serisinin son etabının iptaline ve haftasonu programının sonlandırılmasına sebep olurken; biraz moral bozukluğu ile ama yine de yüzümüzdeki tebessümle günü özetleyen sohbetler eşliğinde otelimize; sabahında da yine uçakla evlerimize, İstanbul ‘a dönmüştük. Bakalım sonraki durağımız neresi olacak ? MINI ve motorsporları ile kalın.
Fatih Veyseller

Fotoğraflar F.V § Kemal Çağatay Özcan