Yeni 208

Geleceğe yolculuk: Captur

 Geleceğe yolculuk: Captur

Renault, merkezine insanı yerleştirdiği yeni marka kimliğini 2009 yılında Frankfurt Otomobil Fuarı’nda açıklamıştı. Bu kimliğin doğal uzantısı olan yeni ve iddialı tasarım stratejisi, her birini ayrı bir konsept araca yansıttığı yaşamın değişik aşamalarını temel alıyor. Bu konsept araçlardan birincisi olan iki kişilik coupé DeZir, her yeni hikayenin başlangıç noktası, tutkuyu simgeliyordu. Renault CAPTUR ise şimdi bu yaşam döngüsünün ikinci aşamasına, dünyanın iki kişi birlikte keşfine doğru adım atıyor.

Selefi gibi, Renault CAPTUR da yavaş yavaş markanın bundan sonraki modellerine de damgasını vuracak olan «yalın» «göz alıcı» ve «sıcak» tarzı yansıtıyor. Tasarım Direktörü Laurens Van den Acker, Renault CAPTUR için «dünyayı keşfetmeye hazır genç çiftleri hedefleyen eğlenceli ve sportif bir crossover» diyor. Konsept Araçlar Tasarım Direktörü Axel Breun ekliyor: «CAPTUR’un temelinde de, biraz daha teknik ve işlevsel olmakla beraber hala muhteşem göz alıcılığı ile DeZir konsept modelinin başlattığı tasarım dili var».

Kaslı ve dinamik bir crossover
Renault CAPTUR’un oranları ve akıcı hatları hareket ve hafifliği çağrıştırırken, kaslı yapısıyla güçlü bir arazi aracının özelliklerini yansıtıyor. Açılı ve düz çizgilerden kaçınan göz alıcı ve doğal hatlarını DeZir’den alıyor. «CAPTUR’u çizerken, kasları gerilmiş bedeninden yayılan enerjisi ile start çizgisinden depara kalkan bir koşucu imgesinden yola çıktım» diyor en büyük esin kaynaklarının ekstrem sporlar ve atletler olduğunu dile getiren dış tasarımdan sorumlu Julio Lozano. Bu sporlarda kullanılan ve teknoloji, sofistikasyon ve hafifliği bir arada sunan kasklar, eldivenler ve diğer korunma donanımlarından da esinlenmiş.

Renault CAPTUR, DeZir’in başlattığı yeni ön yüz kimliğini sürdürüyor. DeZir’de de olduğu gibi, bu yeni kimlik, okunurluğu artıran koyu bir zemine yerleştirilen büyütülmüş ve dikeyleştirilmiş logonun etrafında oluşturulmuş. Aracın mat yüzeyli geniş kanatları, algılanan güçlülüğü vurguluyor. LED lambaların yarattığı dalga efekti sinyal lambalarının ışığını araç boyunca yayıyor.

Renault CAPTUR sadece duygulara hitap etmiyor, aynı zamanda pratik ve çok kullanımlı bir araç. Hardtop tavan çıkarılınca ortaya karbon yapı çıkıyor. CAPTUR, coupé’den cabriolet’ye, kent aracından arazi aracına sürekli dönüşüm içinde. Kelebek şeklindeki kapıları, siyah beyaz jantlara giydirilmiş 22 inçlik kalın lastikleri aracın sportif yönünü öne çıkarıyor. DeZir’in kırmızısından sonra Renault CAPTUR’un karoserisine sıcak portakal rengi hakim. Aynı renk, aracın hem içinde hem dışında farklı tonlarda ve farklı malzemelerde kullanılmış.

Hafiflik hissi veren iç mekan
İç mekana hakim olan portakal rengi kesintisiz yayılan ışığın vurguladığı flüoresan pırıltılar sunuyor. «Başlıca esin kaynaklarım insan bedeni ve outdoor sporların yanı sıra kent yaşam tarzı oldu», diyor renk ve malzeme tasarımcısı Kana Watanabe, «Araçtan sıcaklık ve dinamizm yayılmasını istedim». CAPTUR’un iç mekanı hem kullanımı kolay hem de sıcak. Havada asılı duruyormuş hissi uyandıran orta konsola bağlı koltuklar dış tasarımın hafifliliğini içeri yansıtıyor. Yalın iç mekanda gereksiz fazlalıklardan kaçınılmış. Yenilikçi ve akıllı malzemelerin kullanımı ışık oyunları ve optik yanılsamalar yaratıyor. Örneğin orta konsol, kapı panoları ve torpido paneli ikinci bir deri duygusu veren yarı saydam malzemeden yapılmış. Önde, bu malzeme yerine yer yer ışıldama özelliğine sahip teknoelyaftan kordonlar kullanılmış. İç mekan tasarımcısı Magali Gouraud-Borgers «İç mekan, yelken ve dağcılık dünyasını anımsatan gerilmiş bir elastik elyaf ağı gibi tasarlandı. İç mekanı grafik ve ışık oyunları ile hareketlendiren bu elyaflar bir yandan araca dinamizmini verirken diğer yandan iç mekanı ferahlatıyor» diyor.


Gri deri kaplı direksiyon simidi, karbondan vücudu saran formlu ön koltuklar ve alüminyum pedallar da aracın sportif görünümünü güçlendirerek, ana tasarım hatlarıyla uyum sağlıyor.
Tabanı üç kat kordonla döşeli aracın arkası çoklu kullanıma uygun bir alan sunuyor:
– Gerilebilen bu kordonların eşyaları sabitlemede kullanılmasıyla modüler bir taşıma alanı oluşturulmuş.
– Aynı zamanda gevşemeye ve bu yapının esnekliğinden yararlanmaya da bir davet var. Yeni bir konfor anlayışı, hamak tarzını araca taşıyan bir oturma şekli sunuluyor.
– Son olarak, iç mekan panellerine eklenen modüler koltukları sayesinde CAPTUR, emniyet kemerleri ve kafalıklarıyla arkada sunduğu gerçek oturma birimleri ile dört kişilik bir araca dönüşüyor.

Yüksek performans, düşük tüketim
Renault CAPTUR, Paris Otomobil Fuarı’nda sunulan yeni Energy dCi 130’dan yola çıkarak geliştirilen Energy dCi 160 çift turbo konsept motoruyla donatılmış. Renault, CO2 salımında Avrupa liderliği hedefine ulaşmak için özellikle downsizing stratejisinden yararlanmış. Amaç elektrik motorlu araç gamının yanı sıra performansı kontrollü tüketimle uzlaştıran termik motorlar sunmak. Energy dCi 160 çift turbo motor tam da bu stratejiye uygun bir motor. Çift turbo sayesinde, 1,6 litrelik motor hacmi 118 kW (160 bg) bir güç üretiyor bu da litre başına 100 HP güce karşılık geliyor. 380 Nm azami torka 1.750d/d’da ulaşan motor, düşük devirlerde güçlü hızlanmalar ve her koşulda keyifli bir sürüş sağlıyor. Çift kavramalı EDC vites kutusu ile eşleşen bu motor kilometrede 99 g ile sınırlı CO2 salımıyla gerçek bir sürüş keyfi yaşatıyor

Renault, CAPTUR’un performansını artırmak için aracı düşük hızda yüksek çekiş sunan yenilikçi RX2® sistemiyle donatmış. Bu yeni kendinden kilitlemeli difransiyel sistemi, iki çekici tekerlekten birinde yol tutuşu azaldığında, motor torkunun tamamını veya bir kısmını tutması en yüksek olan tekerleğe aktarıyor. Kaygan yollarda bile sürüş emniyeti korunuyor.
Renault CAPTUR ayrıca, ön camın tepesine yerleştirilen ve sürüş yardım işlevleri ile irtibatlandırılan bir kameradan oluşan visio-system’i de sunan ilk araç. Bu yeni teknoloji sayesinde merkezi ekrana aktarılan yol görüntülerinin üzerine sentez görüntüler döşenebiliyor. Gerçek dünya algılamasını sanal unsurlarla destekleyerek güçlendirmek olan bu artırılmış gerçeklik ilkesi, güvenlik ve konforla birlikte daha huzurlu bir sürüş sunuyor.