Honda Civic Sedan 1.6 Elegance Otomatik

 Honda Civic Sedan 1.6 Elegance Otomatik


Otomobilli hayata attığım ilk adımdır Honda Civic. 4 ya da 5 yaşındayken Göztepe tren istasyonunun önüne park edilmiş kırmızı renkli bir Civic, modeliyle tanıdığım ilk otomobil olmuştur hayatımda. Her ne kadar “İtalyanca konuşmayı sevdiğim için (!)” Alfa Romeo kelimelerini dilime dolamıştım ama ilk jenerasyon Civic’ten beri bendeki yeri çok özel olan bir otomobil olarak kaldı Honda. Zaman içinde büyüyüp iki tane de Civic sahibi oldum. Algım da sevgim de değişmedi. Yeni Civic Sedan’ı incelemeye başladığımda ilk fark ettiğim, Civic’in de tüm gelişkin yapısı ve teknolojilerine karşın kendi model tanımı içinde inanılmaz bir muhafazakarlık sakladığı oldu. Bu popüler model için seçilen isimden -ki anlamı şehirli, şehre aittir!- başlayıp ipeksi kullanım hissine kelebekleri kıskandıran sessizliğinden sorunsuzluğuna Honda gelenekleri benim ‘elit mainstream’ olarak nitelememi sağlayan devamlılıkla 9 kuşaktır korunuyor. Dünya çapında ilk sekiz jenerasyonuyla 17 milyon adede yakın satılan Honda Civic, ancak yarısı kadar satabilmiş olsa da ezeli rakibi Toyota Corolla kadar ‘mainstream’ (orta yollu, kolay kabullenilebilir, herkesin sevebileceği!) bir model. Ama elitliği de o yarıdan geliyor zaten!

2012’de Amerika’da tanıtıldıktan sonra yollara çıkan dokuzuncu nesil Civic’in Avrupa için üretim üslerinden biri Türkiye. Bir önceki versiyonla çok benzer hatlara sahip otomobilde bazı “çevreci açılımlar” dışında devrimsel değişiklikler gözlemedim. Burunda ve arkada Accord’u anımsatan aydınlatma grupları karakteri belirginleştirirken son üç kuşağın alışkanlığı kısa kaput yine hakim tasarım. Yine bir Honda klasiği olan tüy sıklet kapıyı çekip kabine süzüldüğümdeyse sekizinci versiyondan alışık olduğum kabin ferahlığında alçak konumlu koltuklara erişiyorum. Kokpit yapısı tamamen yenilenmiş ama dijital konsept korunmuş. Yıllar önce ilk olarak Fiat Tempra’da kullanıldığında o özelliğinden dolayı otomobilden vazgeçen “yeniçeriler” olmuştu ama artık dijital çağdayız, eski kuşaklar bile severek kabulleniyor dijital göstergeleri!

Otomobilde bazı kumandalar var, bana sanki geçmişte sahip olduğum 1991 ve 1992 Civiclerdeymişim gibi hissettirdi. Kolay kullanıldıklarından, sorunsuzluklarından ve işleri tanımlanan basit fonksiyonları yerine getirmek olduğundan geliştirilmesine gerek duyulmadığına inanırım hep, kötü niyet aramam Honda’da. İlk olarak 2004 yılında Monte Carlo gibi bir yerde bakışların üzerimde (benim değil tabii, kullanmakta olduğum otomobilin!) odaklanmasına neden olan Civic Hatchback’te görmüştüm Honda’nın dijital gösterge yaklaşımını ve tasarımı ile derinliğine ağzım açık kalmıştı! Bu deneyim bana sadece 2.2 litrelik dizel motorlu Civic HB kullanma şansı vermemişti, aynı zamanda Monte Carlo sakinlerinin hiç görmedikleri bir otomobile kafalarını çevirip çevirip bakmalarının tadına varmamı da sağlamıştı. Grand Casino’nun önünde dizi dizi Rolls Royce’lar, Bentley’ler, Ferrari’ler diziliyken yanındaki Cafe de Paris’te oturanlar birbirlerine kullanmakta olduğum Civic’i gösteriyorlardı! Şu an kullanmakta olduğum Civic’teyse o göstergelerin bir ileri adımı yer alıyor. Yine aynı derinlik var ama imgeler tazelenmiş, bazı ışık oyunları ve en önemlisi de fonksiyonel bir ekran eklenmiş. Bu gelişmeye karşılık kokpit malzemesi fazla sade göründü gözüme. Zaten Honda’nın eskiden beri takıntısıdır dikkati sürüşe odaklamak!

Eskiden kokpitleri ‘oyuncaksız’ diye tepki toplardı, Tochigi sakinleri ‘lunapark’ getirdiler! (Honda’nın ar-ge’si Japonya/Tochigi’de üslenmiş durumda!) Direksiyon üzerindeki audio ve cruise control kumandaları ile vites kulakçıkları ‘dümeni’ fonksiyonel yönetim birimi haline getirmiş. Otomobilin o bölümü uzay mekiği gibi! Gösterge tablosunun sağını oluşturan i-MID ekranda yol bilgisayarı verileri ile arzu edilen fotoğraf da görüntüye getirilebiliyor. Bu ekranın geri vitese geçildiğinde arka görüntüyü sunduğunu da ekleyeyim. Ama kokpitin göstergeler dışındaki bölümü hayli sade kalmış! Müzik sistemi kumandalarınmın olduğu bölüme renk verilse her şey değişebilir. Kokpitin sol tarafındaki düğmelerden altta kalanlar eski Honda’lardan hatırladıklarım diye saydıklarım. En önemli düğme ise yeşil ECON butonu. Civic’in motorunu -adeta bir silindiri kapatırmış gibi!- sakinleştiren bu düğme, yakıt tüketimini doğrudan etkileyen değişimi sağlıyor. ECON modunda canlılığı azalan motora, mümkün olan en erken devirlerde vites büyüten vites kutusu eşlik ediyor. Ve kullanım stilinize göre sakin sürüp az tüketirken çevreyi de az kirlettiğinizden gösterlerin içindeki çubuklar yeşile dönüyor. ECON’u kapatıp coşanlar içinse beliren renk mavi! Yakıt ekonomisi bekleyenler sürekli olarak ECON modunu kullanmalı.

 
Honda’yı elit mainstream olarak nitelememin sebeplerinden biri de alçak oturma pozisyonlu koltukları. Geleneklerinde motorsporları var olan ve dikkate değer başarıları da olan Honda, gündelik binek modellerinde de bu alışkanlıklarını koruyor. Rahat, yormayan koltukların ayar mekanizmaları da zorluk çıkartmadan kullanılıyor. Uzak Doğu geleneklerinden sürücü koltuğunun yanına yerleştirilmiş bagaj ve yakıt deposu kumanda kolları, yenilenen Civic’te kilitleme imkanıyla ‘gelişkin’ bir hal almış! Bu da basit ve kullanışlı olamkla birlikte Honda’nın daha fark yaratabilecek çözümler bularak bu kumandaları göz önünden kaldırması gerekir. Civic kabinindeki en etkileyici özelliklerden biri, arka koltuklarda 3 yolcuyu gösterilen misafirperverlik! Tamamen düz zeminli taban, ortada oturan yolcuyu da ciddiye alıyor! Ama merkezi kilit sisteminin harekete duyarlı olmaması -eğer öyleyse bile en azından test otomobilinde programlanmamış olması!- bir güvenlik riskidir. Artık hemen hemen bütün markalarda kapılar harekete geçince otomatik kilitleniyor.

Civic’te kullanılşan 1.6 litrelik benzinli motor, i-VTEC, Honda’nın meşhur akıllı değişken supap zamanlama kontrol sisteminin en yeni versiyonuna sahip. Elektronik olarak kontrol edilen akıllı valf zamanlaması sayesinde hıza bağlı olarak yakıtın yanması kontrollü bir düzeyde tutulup salınan emisyon değeri düşürülürken, her hız ve yükte en verimli sonuçlar elde edilmesi sağlanıyor. Honda’nın 1990’lardaki kaputa kelebeklerin konduğu o muhteşem reklamını hatırlatırcasına fısıldar gibi çalışan motorun en önemli avantajlarından biri de düşük yakıt tüketimi. Kullandığım otomatik şanzımanlı Civic ile yol bilgisayarını da resetleyerek takip ettiğim tüketim yoğun İstanbul şehir trafiğinde 8.9 litre olarak gerçekleşti. Yakıt göstergesinin yarısını normal sürüş modunda diğer yarısını ise ECON modunda kullandım ve 8.9 litrelik değeri yakaladım. Otomobilin kataloğundaki değer 9.6 litre! Uzun yolculuklarda Honda’nın öngördüğü 5.2 litrelik değerin biraz sabır ve kontrollü sürüşle daha da aşağı çekilebileceği düşüncesindeyim. Bu değerler, Honda’nın hala neden dizel motor tercih etmediğini anlatmaya yetmiyor mu?

Tipik ‘Uzak Doğu sıkıntısı’ olarak yol sesinin duyulduğu otomobilde maksimum gücü 125 HP olan motorun istekli çekişi sürüşleri keyiflendiriyor. Ama i-VTEC’in çalışma karakteri olarak tork bandı çok canlı değil, şehir trafiğinde kullanılan devir aralığında tüketim disiplinine oynarcasına sakin, üst devirlerde ateşleniyor. Her şey aynı anda olamıyor! Az tüketecek, çok sessiz olacak, o zaman gücü hissetmek için üst devirlere kadar da sabredeceksiniz! Yok sesini artırıp gücünü de sırtınızda hissetmek istiyorsanız akıllı vites kutusunu manuel olarak yönetin ve üst devirlerin keyfini çıkartın. Ama o zaman da en az sizin kadar sevinecek birileri daha olacaktır; benzinciler!..
Direksiyondan da kumanda edilebilen 5 ileri otomatik vites kutusu, yolun eğimine göre aracın uygun viteste ilerlemesini sağlayan Grade Logic System (Akıllı Eğim Kontrol Sistemi) sayesinde sürüş konforunu dengeli tutabiliyor. Eğimlerde kendi kendine hızlanmamak için vites büyütmeyen sistem seri yavaşlamalarda da vites küçülterek kompresyondan da yararlanmayı sağlıyor. Meraklıları ve ihtiyaç sahipleri için iyi haberi vereyim, Civic’te geri kayma problemi yok!

Otomobilin genel sürüş tandansı konforlu ve stabil bir görüntü çizdi bana. Kimi Japon markalar yol tutuşu konfor uğrunda feda ederken Honda, sportif karakterini konforla buluşturmayı başarıyor. Kolay kullanım sağlayan direkt etkili direksiyon dinamik kullanımı da desteklemekte zorluk çıkarmıyor, orta sertlikteki süspansiyonla işbirliği yaparak Civic’i dengeli kılıyor. Salınımları az görünen kabinin bozuk yüzeylerdeki konfor düzeyiyse gayet memnun edici. Otomobilin stabilitesini destekleyen elektronik kontrol sistemlerinden harekete duyarlı elektrikli direksiyon sistemi, Araç Denge Kontrol Sistemi VSA ve ABS her an göreve hazır ve güven perçinliyor.

Honda Civic Sedan’ın 440 litrelik bagajı Avrupalı rakipleriyle kıyaslanınca çok iddialı değil ama asimetrik yatırılabilen arka koltuk sırtlıkları sayesinde gerekirse genişletilebiliyor. Bagaj kapağının kolları çok iyi gizlenmiş ama bir iç tutamağının olmaması kapatırken ellerin kirlenmesine neden olabiliyor.

Kadife sürüşler, ekonomik yolculuklar zengin bir donanım paketi ve uygun fiyatlarla bir araya getirilmiş. Otomobilde 6 havayastığı, hız sabitleme sistemi, çift bölgeli elektronik klima, alarm, deri kaplı direksiyon, açılır tavan gibi zengin bir donanım listesi bulunuyor. Aileler için stil sahibi gayet cazip bir seçenek. Düz vitesli Dream donanım versiyonunda 44.520 TL’den başlayan fiyatlar, test otomobilimiz gibi otomatik vitesli Elegance versiyonunda 52.200 TL’ye ulaşıyor.

1 Comment

  • Güzel bir inceleme olmuş. Evin borcu bitsin ilk alacağım araç olacak:)

Comments are closed.