Yeni 208

Mercedes-Benz B180 Elite

 Mercedes-Benz B180 Elite


Markalar ortak parça, platform ve hatta ruh paylaşımını 10 yıl öncesinin ‘gelecekte 5 marka kalacak’ düsturundan sapmadan artırarak sürdürürken her birinin kendi içinde modelden model yaratması anormal sayılmamalı, ne dersiniz? Günlerdir kullanmakta olduğum yeni B Serisi, böyle bir çalışmanın eseri. 1998 yılında yollara çıkan A Serisi iki jenerasyonla geride bıraktığı 14 yılda kendisi de büyürken artık bir hatchback formatı aldı. Ondan biraz irileştirilerek 2005 yılında türetilen B Serisi ise bugün Mercedes-Benz’in Scenic’i olarak ikinci jenerasyonuyla yollarımızda. Bakıyorum, ilkiyle farklılıkları çok belirgin, bu son yılların üretim trendi olan bir model iyileştirmesi değil, bambaşka bir otomobil, başka bir konsept. Tıpkı E Serisi’nde olduğu gibi ‘kalçaları şdolgun gösteren’ dalgalı profil çizgisi, ortasına iri yıldızın yerleştirildiği Mercedes-Benz ‘panjuru’ ve tabii ki diğer modellerdeki gibi ‘ışık oyunlarının’ göze çarptığı aydınlatma grupları, başka bir albeniyle sunuyor bu otomobili yollara! İlk B Serisi’nden çok farklı olduğu savım daha otomobile adım atılırken fark edilir türden! İlk B Serisi’nde havuz formlu zemine girilirken şimdi düz, inişi binişi kolaylaştıran, ferahlığı daha kabine adım atıldığı anda hissettiren türden. Boyu segmentin en popüler modeli Renault Scenic ile aynı olan (4.36 m) B Serisi, ondan 12 mm kadar alçak. Bu fark belki biraz daha sportif görünümün sırlarından biridir!

Kabine girdiğimde C Serisi’nden alışageldiğim malzeme kalitesi göze çarpıyor. Hissedilmeyecek gibi değil, koltukları saran kumaştan kokpitin plastik kalitesine ve hatta kabin aydınlatmalarının ışıma kalitesine kadar her zerresinde hissettiriyor. Mercedes-Benz’in zaten çok sevdiğini belli ettiği SLS ekipmanları burada da karşımda! Öyle ki kokpit boyunca yerleştirilen 5 adet havalandırma peteği, sanki tek başlarına tasarıma yön vermişcesine etkili görünüyorlar. Son dönemde markalar arasında giderek yaygınlaştığını gözlediğim bir ekipman, burada da tam karşımda duruyor. Kokpit tasarımına sonradan eklenmişcesine aykırı duran büyük LCD ekran, navigasyondan audio birimlerine, araç içi sistem ayarlarında telefona birçok unsura ev sahipliği yapıyor. Belki donanım seviyesiyle ilgilidir ama bana kokpitin doğal yapısına uymuyor gibi görünüyor. Kullanımına gelince, belki geri manevra yapılırken renkli ve net kamera görüntüsüyle çok etkileyici! Gerek ferah gösterge tablosunda gerekse direksiyon üzerindeki kumandaların kullanımı sorunsuz. Özellikle vites modlarındaki değişimlerin incecik bir kolla yapılabilmesi çok zarif bir yöntem.


Otomobilin koltuklarında Scenic ya da sınıfın köşe başlarını tutan diğer modeller kadar değişkenlik saptamadım ama şu da var ki abartılı fleksibilitelerin yaygın olarak kullanıldığına da hiç şahit olmadım. Yıllar önce ilk gördüğümden olsa gerek çok fonksiyonel unsurların büyüsüne kapılırdım. Ama şurası bir gerçek ki hareket eden bir nesnenin bütününü oluşturan küçük bileşenlerin de hareketli olması, kilometreler ilerleyip araç biraz yaşlanınca başlı başına birer gürültü kaynağı oluyor! Yani arka koltukların sırtlıklarının yatırılabilmesi ileri geri kaymasından daha önem taşıyor. Kaldı ki, bir ekstra donanım olan EASY-VARIO-PLUS sistemi ile arzu edene bagajı biraz daha genişletebilmek için koltukları biraz daha ileri itebilme fırsatı veriliyor. Gördüğüm şu ki, Mercedes-Benz bu otomobilde her şeyin yapılabilmesi gibi bir aşırı fonksiyonellik takıntısından çok yolcuların otomobillerden yüksekte, maksimum yararla dinamik ama güvenli olarak ulaşımını hedeflemiş. Düşünün, otomobilde radar destekli çarpışma önleme yardımcısı ekipman bile bulunuyor.

B Serisi’nin bagajında Renault Scenic’ten 15 litre daha fazla hacim sunuluyor. Arka koltuk sırtlıkları yatırıldığında ibre Scenic tarafını gösteriyor ama o da tavana kadar yapılan yükleme esas alındığından yükseklik avantajından kaynaklanıyor. EASY-VARIO-PLUS sistemi ile bagaj hacmine değişkenlik kazandırılabiliyor. Bu arada bagajın yan duvarları da oldukça verimli kullanılabilmiş. İki kapaklı gözden sağ taraftaki ilk yardım çantası için ayrılmış.


Küçük hacimlere turbo uygulamasının harikalarından biri olan 1.6 litrelik motora sahip olan test otomobilimiz B180, 5000 d/d’de elde edilen 122 HP maksimum güce sahip. Ama kullanım sırasında insanın aklına bir kez bile otomobilin kaç HP gücünde olduğu gelmiyor. Şöyle ki, direkt enjeksiyonlu motor turbo sayesinde o kadar etkili tork çıkışı sağlıyor ki, B180 adeta kanatlanıp uçarken yanınızda kanatlı atlara gerek duymuyorsunuz. Sakin kullanımda sessizlik ve yumuşaklık sunan motor, 1250-4000 d/d arasında sürekli üretilen 200 Nm’lik maksimum tork değeri performanslı kullanım istediğinde de sürücüyü reddetmiyor. Bu esnekliği, kokpitten Sport modu seçip direksiyon üzerindeki vites değişim kulakçıklarıyla yöneterek tam bir performansa dönüştürmek zor olmuyor. Çift kavramalı (Çift debriyajlı değil ama! Kimi markalarda ne kafa karıştırıcı manasız reklamlar yapılıyor!) 7 ileri vitesli 7G-DCT vites kutusu, pürüzsüz, akıcı sürüşü yöneten gelişmiş bir sistem. Otomobille yola çıktığımda gösterge tablosundan takip etmezsem vites ne zaman değişti hiç haberim olmuyor. Bu performanslı kullanıcıların mutlu olmayacağı anlamına gelmiyor, Sport moda alındığı zaman her şey biraz daha hissedilir oluyor, merak etmeyin.

Bu fonksiyonel ama zarif otomobille elbette ki performans sürüşü yapmadım. Genel olarak şehir içinde kullanımını, kıvraklığını, yeri geldiğinde ataklığını gözlemledim. Şehir trafiğinde Start/Stop sistemi desteğinde kaydettiğim ortalama 7 litrelik yakıt tüketimini gayet makul buldum. Bu otomobil belli ediyor ki, uzun yolculuklarda sakin ve kontrollü kullanıldığında 100 km ortalamasını 5 litreye kadar düşürebilir. Biraz yüksek temploda kullandığımda da yol bilgisayarında 9 litrelik değeri sabitledim. Yaklaşık 1350 kg ağırlığında bir otomobil için sundukları da düşünüldüğünde gayet makul tüketim değerleri.

Şehrin malum asfaltlarında konforlu sürüş sağlamakta zorlanmayan otomobil, yumuşaklığıyla hayli rahat hissettirdi. B180’i köy yollarındaki virajlarda biraz zorlamak istediğimdeyse süspansiyonun yumuşak karakteri otomobilin zorlamaları çok da sevmediğini gösterdi. Bu, sakin, makul sınırlarda kullanılması gerekli bir otomobil, potansiyeli var diye mutlaka uçmaya çalışmak gerekmiyor. Peki bana ne kadar uydu onu yazayım; Mercedes-Benz için özellikle E Serisi’nde itibaren ‘baba otomobili’ denir ya B180 bana çok ‘ana otomobili’ gibi geldi. Kendi adıma SLK ya da SL ile ilgileneyim ama aile formatında çok iyi bir otomobil isteyenlere B180’i önereyim. Üzerinde taşıdığı 89 bin TL’lik etiket, sadece Mercedes-Benz yıldızını, statüsünü ve prestijini değil, markanın teknolojisini de kapsıyor. Sıradan bir MPV değil, çok güvenli, çok zengin donanımlı bir aile otomobili…

1 Comment

  • Çok güzel bir test olmuş ellerinize sağlık. Bu aracı malesef hareket halindeyken test imkanım olmadı fakat showroom’da incelediğimde 89.000 TL’lik bir otomobil ile Mercedes-Benz kalitesini satın alabileceğimi bilmek beni mutlu etti. Aynı zamanda sizden kısa bir süre içerisinde yeni Hyundai i30 CRDi Manuel testi bekliyorum. Sanıyorum ki, bu araç sizi çok şaşırtacak.
    İnş.Müh. İbrahim MADEN

Comments are closed.