Yeni 208

Prototipte kalan lüks Anadol

 Prototipte kalan lüks Anadol

Otomatik Anadol
Ford’un üst donanımlı XL modelleri gibi lüks donanımlarla, en önemlisi otomatik vitesle donatılan Anadol, ne yazık ki yollara buluşamamıştı… Türkiye’de 1960’lı yılların sonundan itibaren küçük adımlarla kurulmaya çalışılan otomotiv sektöründe Anadol’un yarattığı heyecan tartışılmaz. Vehbi Koç’un himayesi altında vizyoner isimler Bernar Nahum ve dönemin Otosan ekibi, Ford alt yapısı kullanılarak İngiliz Reliant ile paralel geliştirilen yerli otomobili sürekli geliştirmeye çabalıyordu. Bir yandan rakipler, Tofaş ve Oyak-Renault, Murat 124 ve R12 ile piyasaya girerken Anadol’un da güncellenerek pazarını koruması gerekiyordu. İşler 1971’de bu noktaya vardığında Bernar Nahum’un oğlu Jan Nahum’dan ilginç bir deneysel adım geliyor. Bernar Nahum’un oğlu Jan Nahum, Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra dünyanın en ünlü tasarım okulu Royal College of Art’ta eğitim almıştı. Otosan’da Ar-Ge’nin de kurucularından olacak Jan Nahum, Anadol’da otomatik şanzımanı deniyordu. Ford’un Taunus, Granada ve Capri gibi modellerinde kullandığı 3 vitesli otomatik şanzıman, Anadol’da da başarıyla görev yapıyordu. Borg-Warner üretimi B35 otomatik vitesle donatılmış Anadol de Luxe, dönemin lüks sayılan aksesuarlarının uygulandığı bir GT gibiydi. İzmir’de Ege Makina’da sergilenen otomobil, ilgiyle karşılansa da ticari olarak hiç yola inmedi.

Otomatik Anadol
Tek kapılı gövdeyi çepeçevre saran nikelaj çıtalar, burunda yuvarlak Lucas farlara ek olarak, ön panjur üzerinde 2 adet spot farın bulunduğu Anadol de Luxe’ün arkasındaysa Transit minibüsten alınıp yan yatırılan stop lambalarının içinde yuvarlak geri vites lambaları yer alıyordu. Kabine geçildiğindeyse standart Anadol A1’lerden farklı olarak yeni tip ön koltukları, suni deri koltuk kaplamaları ve geliştirilmiş kadranı dikkat çekiyordu. Bu kadranda motor devir saati, yağ basıncı, ampermetre, saat, el freni ikaz lambaları gibi ek gösterge ve düğmeler yer alıyordu. Arka koltukların arasındaysa sandık kadar büyük bir kol dayanağı vardı. Ama bu kadar büyük olmasının bir sırrı vardı, o “sandığın” içinde Amerikan bar yer alıyordu… Tavan ise yine Taunus, Capri ve Granada’da üst donanım versiyonu XL’de olduğu gibi siyah vinil ile kaplanmıştı. Bu deneysel yeniliklerin bir bölümü sonraki dönemde makyajlı A1 MkII’ye uygulanmıştı. Ama otomatik şanzımanın kaderi başlamadan sonra erdi. Nahum’un hayalleri doğrultusunda rakiplere bir “gövde gösterisi” gibi hazırlanan bu prototipte seri üretime yüksek maliyetler nedeniyle hiç geçilmedi.

Otomatik Anadol