Yeni 208

Başarılı kadının “yanındaki” kadın: Çiçek Güney

Kadınlar hep başarılı erkeklerin arkasında olacak değil ya… O bizzat başarılı kadının yanında “oturuyor”! Lafın gelişi oturmak, belki ondan fazla çalışıyor!

Görevi, yanında “direksiyon sallayan” pilotuna yolu okumak, tam gaz giderken inişleri çıkışları, virajları, tümsekleri ­saliseler öncesinden bildirmek, yerine göre sürüş temposunu belirlemek… Pilot, ralli otomobilinin kalbi ve elleriyse o adeta gözü! Biri olmadan diğeri olmuyor, uyumla çalışan iki güzel kadın, tek bir bedenmiş gibi etaplarda harikalar yaratmayı sürdürüyor.

Dünya ralli sahnesinde yarışan ilk ve tek bayan ekip sıfatıyla bayrağımızı gururla taşıyan Peugeot Sport Türkiye takımının genç ve güzel pilotları Burcu Çetinkaya ve Çiçek Güney, IRC’de (International Rally Championship/Kıtalararası Ralli Şampiyonası) dünya çapında etapların tozunu atıyor. Burcu Çetinkaya gerek ralli başarıları gerekse TV programlarıyla yeterince tanınıyor. Ama iki kişilik ekibin bir de diğer yarısı var! Burcu Çetinkaya’nın saydığım görevlerle yardımcı pilotluğunu yapan Çiçek Güney de üstün nitelikleriyle bu ekibin diğer can damarını oluşturuyor. Özellikle ülkemizde Formula 1’deki gibi tek bir pilot yarışıyormuşcasına değerlendirilen rallide bu bilgi eksikliğinden gölgede kalıyormuş gibi görünen bir canavar daha var. Hızlı ve güzel olmanın ötesinde önemli niteliklere sahip Çiçek Güney ile hayatını ve yardımcı pilot olmayı konuştuk. Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın olduğu söylense de bu otomobilin içinde iki koltuk var ve Çiçek, başarılı kadının yanındaki koltukta oturuyor ve o başarıya da ortak.

Çiçek Güney’i biraz tanıyarak başlayalım mı?

1981 doğumluyum. Pierre Loti Papillion mezunuyum, üniversitede de İktisat İşletme okudum. Ailemin yanında yatırım danışmanlığına başlamıştım. Ardından bir sene Paris Sorbonne Üniversitesi’nde işletme okudum, ama Paris’te tek başımaydım ve ailemden uzakta olduğumdan bunalıma girip geri döndüm. Fransa’dayken derslerim çok iyiydi ama hayata alışamadım. Yalnız yaşayan genç bir kızın sıkıntılarını yaşadım, telefonumu çaldılar, sokaka yürürken sıkıştırdılar vs.. Bunlar belki küçük şeylerdi ama yurtdışında tek olduğunuzda sıkıntı olabilecek şeylerdi. Biz Türk aileleri fazla korunaklı yaşıyoruz, oradan dışarı çıkınca bir yabancı çocuktan farklı oluyoruz, bunun sıkıntısını yaşadım ve geri döndüm. Şu an Japonya’da bile yaşarım ama o yaşta çok zorlandım.

Bu yüzden eğitim sekteye mi uğradı?

Yok, hayır, dönünce devam ettim. Burada İstanbul Bilgi Üniversitesi’ne geçip Siyaset Bilimi okudum ve bölüm birincisi oldum. İkinci sene İstanbul Üniversitesi’nde London School of Economics’in Üstün Başarı Programı vardı, ona transfer oldum. Bu programda İktisat İşletme okudum. Sonrasında da ailemin yanında çalışmaya başladım.

Sporla çok iç içe ve başarılarla dolu bir yaşantın var, snowboard denilince Türkiye’de akla gelen ilk isimlerdensin. Bu yoğunlukta hangi arada fırsat buldun?

Çocukluğumdan beri hemen her spor dalının içinde yer aldım. Atletizm de yaptım, basketbol da oynadım, voleybol oynadım, judo da yaptım ama aynı zamanda bale de yaptım. Çok küçük yaştan itibaren kayağa başladım. 4 yaşımda kayağa başladım, daha sonra kulvar ­değiştirdim ve snowboarda geçtim. 1993 yılı olsa gerek, snowboard yeni gelmişti Türkiye’ye.. Dedim ki ‘ben snowboard yapacağım!’ O zamanlar fazla board hocası da yok… Çok tutkulu ve inatçıydım, abimle kayak öğretmeninden aldığımız snowboard derslerinin sonunda ancak ayakta durabilmeyi becerebiliyorduk. İki gün sadece yerlerde süründükten sonra abim isyan etti, ‘yeter bu nedir, düşüp duruyoruz ben kayağa dönüyorum’ diye, ama ben pes etmedim. İyi ki de etmemişim, snowboardu çabuk öğrendim ve kısa süre sonra yarışmaya başladım. Önce 9., sonra 3. oldum ardından 2. oldum. Sonraysa düşmediğim taktirde hep birinci oldum. Girdiğim bütün Türkiye şampiyonalarında birinci oldum ve şu an 8 tane Türkiye şampiyonluğum var. Bunu olimpiyatlardan sonraki en büyük organizasyon olan Dünya Üniversitelerarası Kış Oyunları­ Universiade’deki derecelerim izledi. Bu sene de 2011 Universiade Erzurum gerçekleştirilecek. Bu Erzurum ve ülkemiz için çok önemli bir organizasyon. Ben de bu organizasyonda snowboard kategorisinde yarışma müdürüyüm. Bütün snowboard yarışlarını ben düzenliyor olacağım. Yarışa girme yaşını geçtiğim için yarışamayacağım ama bu organizasyonun içinde olmak da çok güzel. Sadece snowboard için konuşmuyorum bu organizasyon ülkemizdeki kış sporları için büyük önem taşıyor. Bu organizasyon sayesinde Erzurum’un ortasında kayakla atlama rampası yapılıyor… Biathlon pistimiz yoktu, yapılıyor. Snowboard’un benim hayatımda çok önemli bir yeri vardı, en başından itibaren içinde başarılı olarak yer almak isim kazandırdı…

Co-pilot olmak nasıl bir şey, otomobili kullanmadan o kadar hızlı gitmek ve yarışın sonucunda o kadar efektif olabilmek? Ne gibi özelliklere ihtiyaç var?

Co-pilot olmak için belli özelliklere sahip olmak gerekiyor. Herşeyden once sporcu ruhuna sahip olmak lazım. Ben snowboard’dan tecrübeli olduğum için onda bir sorun yoktu. Onun dışında en önemli şey tabii ki cesaretli olmak. Disiplinli olmak, konsantrasyon kabiliyetinin çok yüksek olması da önemli. Ve başarma motivasyonuna sahip olmak çok önemli,”ben bunu yapabilirim” inancının taşımak gerekiyor. Dışardan çok kolay gibi değerlendiriliyor ama bu iş sanıldığından çok zorlu. Yılda kaç tane yarışa giriyoruz, neredeyse bütün yaşantımız bu oluyor ve özellikle antrenmanlar çok zorlayıcı olabiliyor. Bu yüzden pilot için de co-pilot için de hem fiziksel hem de psikolojik olarak dayanabilme gücüne sahip olmak gerekiyor. Pilot ve co-pilot birlikte yarışıyor. Birlikte mükemmel bir uyum içinde olmaları gerekiyor. Co-pilot o tempolu sürüş sırasında okuduğu yol notlarıyla sürücüyü doğru bilgilendirerek sonuca etki ediyor. Adrenalini yüksek müthiş bir his…

Burcu Çetinkaya ile nasıl tanıştınız? Ralliye girişiniz birlikte mi oldu?

Burcu’nun benim hayatıma girişi yine snowboard ile oldu. Birbirimize karşı yarışırdık, rakiptik. Bu bizim birlikteliğimizin başlangıç hikayesidir. Bir gün arkadaşım Filiz ile birlikte bir yarışa geç kalmıştık ve yarışa almıyorlardı. O sırada ben Türkiye şampiyonuyum ve Filiz de Türkiye üçüncüsüydü. Sonuçta iki tane çok hızlı sporcu, bir iki dakika geç kalıyorlar diye yarışa katılamıyor gibi bir durum ortaya çıkmıştı. Organizatörlere başvurduğumuzda ‘Ancak 5 tane yarışmacı izin verirse katılabilirsiniz’ denildi. Girebilsek büyük ihtimalle ilk iki olacaktık… Fakat hiç biri izin vermedi, sadece Burcu centilmence dedi ki ‘Bunlar buraya kadar gelmişler, sadece iki dakikayla startı kaçırdılar’… Ve katılmamız için izin verdi. Ben orada Burcu’nun o rekabetçi ruhunu ve güzel tarafını gördüm. Bu olaydan sonra biz çok yakın arkadaş olmaya başladık. O dönemde pist yarışlarında yer almaya başlamıştım. Ailem bana “hayatında snowboard zaten önemli bir yer tutuyor, bu pistte yarışmak da nereden çıktı” dedi… “Tamam peki” dedim, ertesi sene 2005 yılında düzenlenen bir otomobil yarışı organizasyonuna katılmam için beni de teşvik etti. Ama ne yazık ki otomobil kalmamıştı… Katılamadım. Ertesi yıl Burcu “benim co-pilotum olur musun?” diye sordu. Bütün bunlar birleştiği zaman bana Burcu dedi ki “çok isterim seninle birlikte yarışmak”. Ben de once ailemle konuştum, başta karşı çıksalar da annem Renç Koçibey zamanında bir arkadaş grubuyla yarış camiasının içinde yer aldığından, hakemlik yaptığından o ruhu iyi bilen bir insan. Bunu bildiğim için “Anne sen yaptın ben de yapacağım” diye tutturdum. O da tabii bir şey diyemedi. Burcu’ya tamam bu sene seninle yarışacağım ama biliyorsun adrenalin tutkusu bende hep yüksek! “Seneye pilot olacağım, kendim yarışırım” dedim. O da “Tamam, sen bu sene benimle başla, seneye bakarız” dedi. Ve şu an dördüncü yılımız, hala beraberiz.

Sağdaki koltukta olmak seni tatmin ediyor mu? Gelecekte soldaki koltuğa geçmek istiyor musun?

Artık ilerde pilot olacağım konusu kafamda yok. İlk yıl vardı, hatta belki ikinci yıl da vardı ama o kadar iyi bir ikili olduk ki, belki de bir çok ekibin yapamadığını bir anlamda yaptık. Çünkü biz Burcu ve Çiçek olarak tanınıyoruz. Burcu da bu konuda çok destek veriyor, bu takım iki kişiden oluşuyor. Performansımızı yarı yarıya üstleniyoruz, bunun altını çiziyor. Bizim şöyle bir artımız var, bence birbirimizi tamamlıyoruz. Pilotlar çok öne çıktığı zaman co-pilotlar da genelde bu durumu kabullenir, pek sesi çıkmaz. Ama biz bir ikili olarak mücadele veriyoruz ve medyada yer alırken de bunu böyle değerlendiriyoruz. Başlarda o kadar yer almıyordum ama son iki senedir yer alıyorum. Çünkü ralli otomobili Formula 1’de olduğu gibi tek kişilik değildir, yandaki koltukta oturan co-pilot da hayati önem taşıyan bir iş yapar.

Peki iki genç ve güzel kadının yarışıyor olmasının bu kadar ilgi toplamanızda katkısı olduğunu düşünüyor musun?

Ralli dünyasında iki bayan pilota çok çok az rastlanıyor. Bu nedenle ikimizin de bayan olması zaten başlı başına bir ilgi nedeni… Listelerde olsun, yarış alanında olsun iki tane kadın olunca ister istemez herkesin gözüne çarpıyor. Yaygın olarak bu sporun erkeklere özgü olduğu, zorlu şartlarını ancak erkeklerin kaldırabileceği düşünülüyor. Az sayıda bayan pilot varsa da “nasılsa bir iki yarışa girer sonra sıkılır, devamını getirmez” gözüyle bakılıyor…

Avrupa’da nasıl karşılanıyorsunuz?

Kıtalararası Ralli Şampiyonası’nda bu sene yarışan tek Türk ekibiz… Katıldığımız yarışlarda Avrupalılar da bize büyük ilgi gösteriyor. İnsanların kafasında belli bir Türk imajı da var, bir çok konuda ülkemize bakış açıları çok farklı ve olumlu değil… Herkesin aklına Geceyarısı Ekspresi filmi geliyor. Orada baktıkları zaman ikimiz de üniversite mezunuyuz, ben İngilizce, İspanyolca, Fransızca biliyorum, İtalyanca anlıyorum. Burcu da Fransızca, İngilizce, Almanca konuşuyor.

İki Türk kızının kendi kafalarında yarattıkları profilin dışında olması onları hayli şaşırtıyor. Otomobilimizin üzerinde Türk bayrağı ile yarışıyoruz…

280 HP gücünde, dört tekerlekten çekişli bir otomobille yarışıyorsunuz. Teknik olarak ne kadar hakimsiniz?

Tabii ki teknik eğitimlerimiz var ama şanzımanı indirmek, motor arızası gidermek gibi bir durum pek mümkün değil. Ancak yarış sırasında meydana gelen belli aksaklıkları giderecek yetkinliğe sahibiz.