11 Temmuz 1955

 11 Temmuz 1955

Motorsporlarının en büyük trajedisi… Jaguar, Mercedes, Austin Healey, dünya şampiyonları, 83 kişi, disk frenler ve magnezyum alaşım gövde…

Berk SarıoğluBundan 55 yıl önce, 1955’de gerçekleşti herşey. Günlerden 11 Temmuz’du, güzel bir Cumartesi’ydi, dünyanın en büyük yarışı başlamak üzereydi. Tribünlerde 300.000 kişi vardı, herkes dünyanın en iyi pilotlarını, dünyanın en hızlı otomobillerini izlemeye gelmişti. Hiçbirisi dünyanın en büyük trajedisine tanık olacaklarını bilmiyordu. Ana tribünün koltuklarını dolduran binlerce kişi aksiyona biraz daha yakın olabilmek adına burayı tercih etmişti. Ne yazık ki bu binlerce izleyiciden 83’ünün gördüğü son şey ne yarış ne otomobiller ne de pilotlar olacaktı. Onlar, son olarak yanarak üzerlerine gelen bir motor kaputu ve şasiden kopan bir ön aks göreceklerdi…
Dünyaca ünlü LeMans 24 saat yarışının 1955 yılındaki ayağında gerçekleşen bu trajedinin üzerinden tam 55 yıl geçti. Bu korkunç olayı akıllara getirmek ve o gün orada hayatını kaybeden izleyicileri ve pilotları anmak için bundan daha uygun bir zaman olamazdı diye düşünüyorum.
Mercedes’in motorsporlarının en üst kategorisi olan Formula 1’e dönmesine fazlasıyla alıştığımız bu sezon hızla sonuna yaklaşırken, kısa bir süre önce 1955’teki bu kaza ile ilgili bir belgesel yapıldı. ‘Deadliest Crash’ adı verilen bu DVD, kazanın perde arkası, oluş nedenleri, nasıl gerçekleştiği üzerine yoğunlaşıyor ve kazanın canlı çekilmiş görüntülerine yer veriyor. Böylece o yıldan beri sadece okuduklarımızla bilgi sahibi olduğumuz bu korkunç, motorsporlarının en büyük trajedisinin dünyadaki ilk görüntülerini açığa çıkartıyor. Şunu söylemeliyim ki, Youtube’den bile kolayca ulaşabileceğiniz kazanın görüntüleri gerçekten korkunç: Büyük bir alev topu, havada uçan bir Mercedes, dönerek tribünlere doğru giden bir motor kaputu ve…
Peki o gün orada neler oldu? Mercedes’i kim kullanıyordu, otomobil nasıl havalandı, hangi iki dünya şampiyonu olaya karıştı ve kim kimin hayatını kurtardı?
Kısaca olayı anlatacağım sizlere, yaşadığım için değil sayısız kere okuyup binlerce kez görüntüleri izlediğim kadarıyla bilgilerimi aktarmaya çalışacağım:
‘Bir sinyal sistemine ihtiyacımız var, otomobillerimiz çok hızlı’ demişti Pierre Levegh olaydan tam bir yıl önceki yarışta. Haklıydı, 320 km/s hızla yol alan otomobillere rağmen bariyer yok, emniyet kemerleri yok, kasklarsa daha yeni kullanılmaya başlanmış…
Bir şeylerin olacağı açıkça belliydi. İroni, bu sözlerden tam bir yıl sonra kendini gösterdi. Her şey güzel başlamıştı 1955 yılının 11 Temmuz gününde. Ortada büyük bir rekabet vardı: Jaguar D-Type, Mercedes 300 SLR’a, bir başka deyişle İngilizler Almanlara’a, Hawthorn (o zamanlar henüz şampiyon olmamıştı, daha sonra 1958’de Formula 1 dünya şampiyonu oldu), Fangio ve Moss’a karşı.
Yarışın 35. turunda yarışın lideri Mike Hawthorn, arkasında Pierre Levegh olacak şekilde hızla start düzlüğüne çıktı, bir tur önce takımı kendisini pite çağırmıştı dolayısıyla pite girmesi gerekiyordu.
Kullandığı D-Type zamanının en teknolojik otomobillerinden biriydi, monokok mantığıyla üretilmiş şasiye, alüminyum alaşım gövde parçalarına, aerodinamik, uzun bir arka motor kapağına ve herşeyden önemlisi disk frenlere sahipti. Bu son özellik çok önemliydi çünkü kazanın gerçekleşmesinde zamanına göre üstün olan bu teknoloji yatıyordu. Evet doğru okudunuz, ileri bir teknoloji kazaya neden olmuştu, ne kadar ilginç değil mi?


Nasıl mı oldu? Devam edelim; Hawthorn önünde yol alan Austin Healey 100S pilotu Lance Macklin’e tur bindirdi ve pite gireceği için önüne geçip, Austin’in yapamayacağı bir şekilde frenlerine asıldı. Jaguar yavaşlamıştı ama Austin Healey bunu yapamadı çünkü D-Type dışındaki otomobillerde (Mercedes dahil) kampana frenler bulunuyordu. Macklin sert bir şekilde direksiyonu kırdı ve pistin ortasına doğru kontrolsüz bir şekilde kaymaya başladı.
Macklin Jaguar’ın yavaşladığını görünce tekrar geçmeye kalktı ama henüz otomobilinin kontrolünü kazanmamıştı. Ne yazık ki arkasından gelen iki Mercedes pilotu Levegh ve Fangio’yu fark etmedi.
Levegh bu esnada oldukça hızlıydı ve hemen arkasından kendisine tur bindirecek Fangio ile yakın bir şekilde yol alıyordu. Levegh, Fangio’ya yol vermek için sola açılmaya hazırlanırken hızı 235- 240 km/s’lere kadar çıkmıştı. Fangio bu esnada pistin sağ tarafına yakındı.


Pierre Levegh önünde bir anda pistin orta kısmına gelen Austin Healey’i gördü, otomobilini kurtacak kadar vakti olmadı ama yaptığı bir hareket efsanevi pilot Juan- Manuel Fangio’nun hayatını kurtardı: Bir anda elini havaya kaldırmış ve bir yıl önce söylediği gibi Arjantinli dünya şampiyonunun otomobilini yavaşlatmasını sağlamıştı. İşte ironi buradaydı, kendi söylediği gibi küçük bir işaretle birinin hayatını kurtarırken, Mercedes’i 83 kişinin hayatına son verip 200 kadar seyirciyi yaralıyordu.
Fangio frene bastı, otomobilini sağa aldı ve birkaç santimetre ötesinde Austin Healey’nin, aerodinamik tasarımının neden olduğu akıcı gövdesine Levegh’nin Mercedes’inin çarptığını farketti. Levegh’nin 300 SLR’ı 240 km/s ile bu darbeyi alınca gövdenin üzerinden havalandı ve taklalar atarak tribünlerin hemen önündeki bariyerlerin üzerine çıktı.
Macklin’in otomobiline çarptığı anda 300 SLR’ın ön aks bağlantıları gevşemiş, koltuğu kopmuştu. Levegh kopan koltukla birlikte otomobilden fırladı ve düştüğü yerde kafatası çatladığı için hayatını kaybetti. Bunun üzerine Mercedes’in bariyerlerde aldığı ikinci darbeyle birlikte motor kaputuyla ön aksı şasiden koptu ve direkt olarak o 83 kişinin üzerine yollandı. Bununla da bitmemişti trajedi. Mercedes’in ultra hafif magnezyum alaşımdan yapılan gövdesi ısınan yakıtın değmesiyle birlikte kolayca alev aldı ve saatlerce söndürülmedi.
Fangio sadece santimlerle kazadan kurtulurken yaşadığı yıllar boyunca Levegh’nin o hareketinin hayatını kurtardığını söyleyecekti.
Bu arada ilginç bir şekilde yarış durdurulmadı ama Mercedes hemen otomobillerini pistten çekerken, olayları başlatmasıyla suçlanan Hawthorn, D-Type ile yarışı kazandı. Bu olayı sonucunda Mercedes sezon sonu pistlerden tamamen çekildi ve 30 yıl boyunca geri dönmedi. Aynı şekilde Jaguar’da 30 yıl LeMans’a uğramazken, Fangio bir daha LeMans’a dönmeyi düşünmedi bile… İsviçre’nin bu olaydan sonra aldığı pist yarışlarını yasaklama kararı tam 52 yıl sonra 2007’de kaldırıldı.
11 Temmuz’da bu olaylar yaşanırken orada olan olaylar, teknolojinin sadece otomobillerin hızlı gitmesine yaradığı, güvenlik adına hiçbir işe yaramadığı gerçeğini çıkarttı ortaya.
Bu trajediyle ilgili söylenecek şey orada hayatını kaybeden seyircilerin gelecek için ışık tuttukları olacaktır. O şanssız, talihsiz kişiler olmasaydı, Jaguar’ın o disk frenleri bu kadar güçlü olmasaydı, Levegh elini kaldırmasaydı daha çok canlar yanacak, çok daha fazla kişi zamanla bu uğurda yaşama gözlerini yumacaktı…
Eğer siz de motorsporları tarihini seviyor, kazaların nedenlerini, nasıl ortaya çıktığını, neden oluştuğunu incelemeyi seviyorsanız bu DVD’yi mutlaka izlemeniz gerek. Tarihin, geçmişin nasıl bugünlere ön ayak olduğunu görmek ve o insanları anmak adına…
‘History is important, so we don’t make the same mistakes again’
John Fitch, 1955 Mercedes, Levegh’nin 300 SLR’ının ikinci pilotu.