Bir kuzey disiplini yarışı: NASCAR
Ülkemizde olmayan motorsporları kültürü yüzünden kaybettiğimiz F1, MotoGP, DTM, Le Mans gibi birçok seri var. Daha bu serileri ülkemizde takip eden fazla insan olmamasına rağmen, ben sizi Amerika’nın büyülü dünyası olan NASCAR’a götüreceğim. Sezon tüm hızıyla sürerken izleme fırsatı bulabiliyorsanız bu akıl almaz seriyi izlemenizi öneririm.
Tabii ki öncelikle NASCAR’ı biraz açmakta fayda var. 1947-1948 yıllarında Bill France Sr. Tarafından kurulan bu seri, Kuzey Amerika’ya özgü motorsporları dallarından biridir. Amerika’daki 39 eyalet ve Kanada’da toplamda 1500 üzerinde yarış yapılmıştır. Ayrıca Japonya, Meksika, Avustralya’ya da uğramıştır. Amerikan futbolundan sonra, Amerika’da en çok izlenen Nascar, 150 civarı ülkeden canlı yayınlanmaktadır. Bu kadar çok izlenen bu serinin, gelirleri de dudak uçuklatan cinsten. Yaklaşık 75 milyon taraftar, her sene lisanslı ürünlerde 3 milyon $ para bırakmakta.
Seri kendi içinde 3 gruba ayrılmakta: NASCAR Sprint Cup, NASCAR Nationwide ve Camping World Truck Series.
NASCAR Sprint Cup: Rekabetin en üst seviyede olduğu seridir. Bu yüzden en popüleri de budur. 2012 sezonunda 10 ayda 36 yarış yapılacak. Sadece yarış sayısına bakarsak ne kadar büyük bir organizasyon olduğunu tahmin edebilirsiniz. Yazarlar ve fanlar bu seriye genellikle ‘cup’ derler.
Puanlama ise 2011 yılında değiştirilmişti. 1975’ten beri ilk defa değişen puan sistemine göre, 43. yani sonuncu pilot 1 puan alacak, her pozisyon için bir puan artacak. Üçüncü 41, ikinci 42 puan alacak. Kazanan sürücü ise ekstra 3 puan daha alarak 46 puan elde etmiş olacak. Bunun dışında en az bir tur gitme ve en çok tur lider gitmeye de birer puan ödül verecek. Bu durumda birinci sürücünün 48 puan alma şansı olacak. Şampiyonluk için ‘Chase’ kuralı var. 2004 yılında ortaya çıkmıştır, serinin daha heyecanlı geçmesi için son 10 yarışta, ilk 10 pilotun puanı eşitlenir ve şampiyona yeniden start alır. Sonra gelen 2 pilot ise, ilk 10’un dışında en çok galibiyet alan pilot ikilisi gelir. Buna da wild-card denir. 2004 yılında Dale Earnhardt Jr. Sezonu domine etmişti ve ilk şampiyonluğuna doğru giderken, Chase başladığında Kurt Busch düzenli olarak puanlar aldı ve şampiyon oldu. 2006 yılında da yine Matt Kenseth sezonu lider götürmüş, Chase’de şampiyonluğu Jimmie Johnson’a kaptırmıştı.
Nationwide Series: Rekabetin en üst seviyede olduğu ikinci seridir. Serinin ilk adımları 1982 yılında Anheuser-Busch Brewing’s Budweiser’in sponsorluğu ile atıldı. 1984 yılında Busch Grand National Serisi olarak değiştirildi. 2007 yılında sponsorluğu sona eren Anheuser-Busch’un yerine sponsor olarak Nationwide geldi ve serinin ismini Nationwide Series olarak değiştirdi. Seride Sprint Cup’a göre biraz daha az yarış vardı ve ödül olarak verilen para da daha düşüktür. Ancak son birkaç yılda, Sprint Cup sürücülerinin de Nationwide Serisi’nde yarışması, genç yeteneklerin önünü biraz kapamaktaydı. 2011 yılındaki değişiklikle artık 3 seride de yarışan pilotlar yalnızca birinde şampiyon olabilecek. Bu da Nationwide’da yarışan genç sürücülerin önünü açmış bulunmakta.
Camping World Truck Series: Seride en ilgi çeken 3. yarış türüdür. 1994 yılında, Craftsman tarafından kurulan seri, 1995 senesinde şampiyonaya dahil oldu. 1996 yılında Craftsman Kamyonet Serisi adını aldı. İlk başlarda ilgi görmese de, son yıllar ilgi çekmeye başladı, Nationwide ve Sprint Kupası için sürücü yetiştirmeye başladı. 2009 yılında ise şimdiki adını aldı.
Aslında NASCAR, bu kadar seri ile sınırlı değil. Kanada’da yapılan Canadian Tire Series, Meksika’da yapılan Corona Series ve bu senenin başında NASCAR’ın duyurduğu Avrupa’da yapılacak olan ‘Nascar Touring Series’ ve Bölgesel Yarış Serileri de mevcut.
Böylesine hızlı bir seride güvenlik önlemleri de tabii ki en üst düzeyde. 1970 yılında efsanevi mekaniker Smokey Yunick tarafından, darbe emici olarak kullanılmak için ‘güvenli bariyer’ fikri ortaya atıldı. Ama fikir oldukça pahalıydı ve rafa kaldırılmıştı. 2000 ve 2001 yılllarındaki bazı ölümlü kazalardan sonra G-kuvvetini azaltmak amacına bir takım yenilikler yapıldı. Yangın geciktirici sürücü giysileri zorunlu hale getirildi, 2001 yılında HANS (baş ve boyun destek aparatı) kullanılmaya başladı.
Amerika’da bu kadar çok tutulan bu seri küresel anlamda da genişlemelere devam ediyor. Toyota’nın seride olması, Honda’nın katılma sinyalleri, dünyaca tanınan farklı serilerde yarışmış Montoya, Franchitti, Carpentier gibi dünyaca ünlü isimlerin yer alması, Meksika-Kanada-Japonya gibi ülkelerde yapılan yarışlarla birlikte seri kendini dünya platformuna da girmeye başladı.
Yazımıza son noktayı koymadan önce serinin birkaç efsane pilotunu tanıtayım sizlere.
Richard Petty (King Richard): NASCAR serilerinin en çok kazanan pilotudur. 43 numaralı Dodge’u ile tam 200 yarış ve 7 şampiyonluk kazanmıştır. Son yarışına 1992 Atlanta’da çıkmıştır.
Dale Earnhardt Jr.(The Indimitador): 76 yarış ve 7 şampiyonluk kazanmıştır. Uzun yıllar boyunca 3 numaralı Chevrolet ile yarışmıştır. 2000 yılında, seride baba-oğul yarışmaya başlamışlardı. Ama ne yazık ki 2001 yılında bir kaza sonucu yarışırken hayatını kaybetmiştir. Ölüm haberi bütün Amerika’yı üzmüştür. Bu nedenle 3 numara artık hiçbir araca verilmemektedir.
Jeff Gordon: NASCAR’a Richard Petty’nin son yarışı olan 1992 Atlanta yarışı ile başlamıştır. İlk tam sezonu 1993’tür. 1994’te ilk galibiyetini almış, 1995-1997-1998-2001 yıllarında şampiyon olmuştur. Yarışmaya 24 numaralı DuPont sponsorluğunda Chevrolet ile başlamış ve günümüzde de aynı araçla yarışmaktadır.
Emir Kar