Aerodinami fark edildi rozetler tarih oldu
Çok uzak değil, 1980’li yılların sonuna kadar aerodinamide köşeler çok da önemsenmiyordu. Hemen her marka, ’60, ’70 ve 80’li yıllar boyunca sert hatlı ve köşeli modeller ürettiler. Daha öncesindeyse zaten aerodinami ancak roketlerle birlikte anılırdı… 1980’lerin başında Mercedes 190 modelini tanıttığında geleneksel üç kutu sedan gövde formatının ne kadar yumuşatıldığı konuşuldu ki o bile gayet köşeli bir otomobildi. 1980’lerin ikinci yarısında Audi, 80 ve 100 modelleriyle yuvarlanma işini ilk abartan üretici oldu. Ama 1990’lar başladığında herkes köşeleri eritip yuvarlanma peşine düştü. Çünkü aerodinaminin performans ve yakıt tüketimi açısından önemi fark edildi. Gövde tasarımlarında köşeler terk edilirken otomobiller yumuşak hatlarla üretildi. İşte bu motoring kültürünün en geleneksel unsurlarından olan rozetlerin de sonunu getirdi. Belki ülkemizde pek yaygın olmadı ya da taksicilerin/minibüsçülerin araçlarının radyatör ızgaralarına taktıkları Cadillac amblemlerinden öteye geçemedi ama dünyada özellikle oldukça yaygın olarak kullanıldı. Bunda elbette otomobil kulüplerinin de payı oldu. 80’li yıllara geldiğimizdeyse yapıştırma kültürü ve teknolojisi gelişti, metal plaketlerin yerini arkaya yapıştırılan stickerlar aldı. Onlar da genelde ülke kodları, STP ya da Wynns gibi yağ markaları oldu… İşte onlarla motoring kültürü de ucuzlamaya başladı! Artık kimsenin aracın önüne rozet ya da plaket takmaya niyeti yoktu. Demode görünüyorlardı, güzel ama eskiydiler. Daha kötüsü modern otomobillerde onları takacak yer de yoktu, radyatör ızgaraları giderek küçülüyordu… Neyse ki 20 yıl sonra tuning markalarının stickerları çıktı da boşluklar dolmuş oldu!