AMG’nin ilk elektrikli güç gösterisi: CONCEPT AMG GT XX

CONCEPT AMG GT XX, Mercedes-AMG’nin yakında piyasaya süreceği dört kapılı seri üretim spor otomobili hakkında etkileyici bir fikir veren öncü bir teknoloji programı. Affalterbach markası, sıfırdan geliştirilen üç eksenel akılı motor ve yüksek performanslı batarya ile yepyeni bir performans boyutu sağlayan devrim niteliğinde bir sürüş konsepti sunuyor. Bu konsept, yüksek performanslı AMG Elektrik Mimarisi (AMG.EA) temelinde geliştirilen sonraki seri üretim modellerinde kullanılması planlanan çok sayıda teknik çözümü içeriyor.
Mercedes-Benz Group AG Yönetim Kurulu Üyesi, ve Geliştirme ve Tedarikten Sorumlu CTO Markus Schäfer küresel Ar-Ge ağlarındaki en iyi beyinlerin, Sindelfingen ve Untertürkheim’daki Mercedes-Benz’den Affalterbach’taki Mercedes-AMG’ye, İngiltere’deki YASA’dan Brixworth’teki Mercedes-AMG High Performance Powertrains’teki Formula 1 aktarma organları uzmanlarına kadar, kapsamlı uzmanlıklarını ortaya koyduklarını söyleyerek “Birlikte CONCEPT AMG GT XX’i geliştirmiş ve öncü aktarma organları teknolojisi ile performansın geleceği hakkında fikir vermişlerdir. Teknoloji programı sınırları daha da zorlayarak yeni alanlara adım atıyor. Üç eksenel akılı motora sahip CONCEPT AMG GT XX, performansı ve dayanıklılığı tamamen yeni bir seviyeye taşıyor.” diyor. Mercedes-AMG GmbH CEO ve Mercedes-Benz G-Serisi ve Mercedes-Maybach İş Birimleri Başkanı Michael Schiebe, CONCEPT AMG GT XX’in AMG tarihindeki bir sonraki dönüm noktası olarak performansın yepyeni bir boyutunu ortaya koyduğunu belirterek yüksek performansı yeniden tanımlayan çığır açıcı bir teknoloji sunduklarını vurguluyor. Schiebe, “En dikkat çekici olansa bu otomobil her yönüyle gerçek bir AMG. AMG’nin kalbi her zaman motor oldu ve bu, şirket içinde geliştirdiğimiz elektrik mimarimizle de böyle kalacak. Yüksek teknolojili eksenel akılı motorumuzla, güç yoğunluğu, ağırlık ve tasarım açısından benzersiz devrim niteliğinde yeni bir sürüş deneyimi sunuyoruz.” diyerek daha önce hayal bile edilemeyen bir performans ve dayanıklılık seviyesi sağlayan, sıfırdan geliştirilen yeni bir performans bataryasıyla birleştiğinin altını çiziyor.
CONCEPT AMG GT XX ile AMG için tasarım vizyonlarını geleceğe taşımayı başardıklarını söyleyen Mercedes-Benz Group AG Baş Tasarım Sorumlusu Gorden Wagener spor otomobillerin her zaman Mercedes-Benz’in simgesi olduğunu, duygusal ve yaratılması gerçekten özel olan araçlar olduğunu söylüyor: “Zaman içindeki benzersiz anları temsil ederler. 300 SL ve efsanevi Silver Arrows gibi ikonlar, GT ve AMG ONE gibi markamızın duygusal kalbini oluşturur. Bu sanat eserlerini yaratmak, C111’den Vision One Eleven’a ve üretimin geleceğine kadar olağanüstü bir şey yaratmakla ilgilidir. Yeni CONCEPT AMG GT XX, tasarım felsefemizin duyusal saflık kısmını somutlaştırıyor.”
Devrim niteliğinde sürüş sistemleri: Yüksek performanslı eksenel akılı motor ve yeni batarya teknolojisi
Mercedes-Benz performans ve spor otomobil markasının neredeyse 60 yıllık tarihinde, sürüş sistemi her zaman aracın kalbini oluşturdu. Affalterbach’daki ekip, yenilikçi eksenel akılı motor şeklinde devrim niteliğinde bir sürüş teknolojisi sunan CONCEPT AMG GT XX ile bu geleneği sürdürüyor. Teknolojik altyapısı, Mercedes-Benz AG’nin yüzde 100 iştiraki olan İngiliz elektrik motoru uzmanı YASA tarafından geliştirildi. Yaklaşım, CONCEPT AMG GT XX’te ve ardından seri üretimde uygulanması için yepyeni bir performans düzeyine taşındı. Bu, Mercedes-AMG ve YASA’nın teknoloji uzmanları arasındaki iş birliği ile gerçekleştirildi. Affalterbach’taki performans uzmanları, teknoloji taşıyıcısındaki motorların yüksek performansını en iyi şekilde kullanan çalışma stratejisi için yazılımı da geliştirdi. Yenilikçi elektrik motorları, son derece kompakt bir paketten yüksek güç sağlıyor ve 2026 yılında Mercedes-AMG’nin seri üretiminde kullanılacak.
CONCEPT AMG GT XX, 1.000 kW’ın üzerindeki maksimum güç çıkışı sayesinde 360 km/s’in üzerinde azami hıza ulaşabiliyor. Yeni yüksek performanslı batarya ile üç eksenel akılı motoru, özellikle sürekli güç sağlama açısından tamamen yeni bir seviyeye ulaşıyor. Bu sayede CONCEPT AMG GT XX, sınırlarını defalarca zorlayarak, elektrikli mobilite dünyasında şimdiye kadar neredeyse düşünülemez olan yeni bir sürekli performans seviyesi sunuyor. Batarya, yoğun sürüş sırasında bile optimum sıcaklık aralığında kalıyor. Bu sayede sadece yolda performans sağlamıyor aynı zamanda son derece hızlı şarj imkanı da sunuyor. Konsept araç, yaklaşık beş dakika içinde 400 kilometrelik mesafe (WLTP)[2] için yeniden şarj edilebiliyor. Bu da Affalterbach’tan Spa-Francorchamps’a olan mesafeye yaklaşık olarak eşit. Şarj için durmasından sonra araç hemen tekrar tam güç sağlayabiliyor ki bu, daha önce görülmemiş bir özellik.
Güç profili, ağırlık ve yerleşim açısından önemli avantajlar
Eksenel akılı motorlar birçok avantaj sunuyor. Geleneksel elektrik motorlarına (radyal akılı motorlar) kıyasla çok daha kompakt, hafif ve en önemlisi daha güçlüler. Güç yoğunlukları, geleneksel motorların yaklaşık üç katı olan bu yenilikçi motorlar yaklaşık üçte iki oranında daha hafif ve sadece üçte biri kadar yer kaplıyor. Bu kompakt motor tasarımı, aktarma organlarının yerleşiminde daha fazla özgürlük sunuyor. Geleneksel elektrik motorlarıyla karşılaştırıldığında, bu yenilikçi sistem hem önemli ölçüde daha yüksek sürekli güç çıkışı hem de daha yüksek tork sunuyor. Bu da çok sık şekilde yeniden üretilebilen, en üst düzeyde performans anlamına geliyor.
Eksenel akılı bir motorda, elektromanyetik akı motorun dönme eksenine paralel olarak ilerlerken geleneksel bir elektrik motorunda akı, dönme eksenine dik yönde ilerler. Eksenel akılı motorda, büyük parçalar ince diskler şeklindedir. Stator, sol ve sağ tarafta yer alan iki rotorun arasında konumlandırılır. Bu stator ve rotor yerleşimi, statorun oluşturduğu elektrik alanı sayesinde rotorlara optimum güç iletimi sağlar. CONCEPT AMG GT XX modelinde, bu kombinasyon yalnızca dokuz santimetre genişliğindeyken arkada bulunan iki motorun her biri ise yalnızca sekiz santimetre genişliğinde.
Etkili güç: 1.000 kW’ın üzerinde maksimum çıkış gücü
Bu yenilikçi elektrik motorlarından en az üçü, CONCEPT AMG GT XX’te olağanüstü sistem gücünü garanti ediyor. Araç, 1.000 kW’ın (>1.360 hp) üzerinde maksimum güç sunuyor. Motorlar, biri önde diğeri arkada olmak üzere iki Yüksek Performanslı Elektrikli Sürüş Ünitesi (HP.EDU) içine entegre edilmiş. Arka akstaki HP.EDU, her biri kompakt bir planeter dişli grubu ve bir invertör ile donatılmış iki eksenel akılı motoru, tek bir gövde içinde barındırıyor. Motorlar ve şanzımanlar yağla soğutuluyor. Daha fazla alan tasarrufu sağlamak amacıyla, gerekli pompa kontrol ünitesi, hidrolik pompalar ve emiş filtreleri de HP.EDU yapısına entegre. Her motor için birer adet olmak üzere kullanılan iki invertör ise su ile soğutuluyor. Silisyum karbürün malzeme özellikleri, yüksek voltaj, yüksek akım, yüksek sıcaklık ve yüksek ısı iletkenliği gerektiren zorlu uygulamalarda çok sayıda avantaj sunuyor.
Ön HP.EDU, bir eksenel akılı motor, düz dişli şanzıman ve bir invertörden oluşuyor. Ön elektrikli sürüş sistemi, destekleyici bir motor olarak işlev görüyor. Ön tekerleklere ek güç veya çekiş gerektiğinde devreye giriyor. Gerekli olmadığında, bir Ayırma Ünitesi (DCU), ön elektrik motorunu devreden çıkarıyor. Hızlanma ve reküperasyon sırasında, en iyi performans için DCU devreye giriyor. Sabit hızda seyir, düşük yük altında sürüş ve süzülme esnasında ise devreden çıkarak gereksiz sürtünme kayıplarını azaltarak verimliliği artırıyor.
Eksenel akılı motorların imalatı için yenilikçi üretim süreçleri
Eksenel akılı motorlar, Mercedes-Benz’in Berlin Marienfelde bölgesindeki fabrikasında üretiliyor. Bu tesis, onlarca yıldır global Mercedes-Benz Güç Aktarma Sistemleri üretim ağının önemli bir parçası olarak çeşitli tahrik bileşenlerinin üretimini üstleniyor. Marienfelde’deki eksenel akılı motor üretimi yaklaşık 100 farklı üretim sürecini içeriyor. Bu süreçlerin yaklaşık 65’i Mercedes-Benz için yeni, bunların 35’i ise dünya çapında bir ilk niteliğinde. Bu süreçler, ileri düzey birleştirme teknikleri ile kombine edilmiş lazer teknolojisinin yeni formlarını ve yapay zekâyı kapsıyor. Bu üretim süreçlerinin büyük bir kısmı Mercedes-Benz tarafından kurum içinde geliştirildi ve bu yenilikler 30’dan fazla patent başvurusuyla sonuçlandı. Tüm bunlar, Berlin-Marienfelde’nin üretim süreçleri inovasyonundaki küresel öncü rolünü net bir şekilde ortaya koyuyor.
Formula 1’den ilham alan, Affalterbach’ta geliştirilen: Yüksek Performanslı Elektrikli Batarya
CONCEPT AMG GT XX’teki yüksek voltajlı batarya tamamen yeni bir geliştirme. AMG ONE ve Formula 1®’den edinilen tüm deneyimlerin yanı sıra Affalterbach’taki Mercedes AMG ve Brixworth (İngiltere) Mercedes AMG High Performance Powertrains (HPP) şirketlerindeki en iyi mühendislerin bilgi birikiminden yararlanıyor. Yüksek Performanslı Elektrikli Batarya (HP.EB), olağanüstü yinelenebilirlik ile yüksek güç çıkışı sağlayarak aracın olağanüstü genel performansını garanti ediyor. Bu, hızlı enerji emilimi ve yüksek güç yoğunluğu ile birleştiriliyor. Yüksek sistem performansına katkıda bulunan üç ana unsur ise yeni batarya hücresi geliştirmeleri, hücrelerin doğrudan soğutulması ve yüksek voltaj.
Olağanüstü yüksek performans taleplerini karşılamak için geliştirilen yeni batarya hücreleri
Olağanüstü yüksek performans için geliştirilen tamamen yeni batarya hücresi tasarımı ön plana çıkıyor. CONCEPT AMG GT XX, oldukça uzun ve ince silindirik hücreler kullanıyor. Bu format, hücre soğutması için birçok avantaj sağlıyor. Dar çap, hücre çekirdeğinden kasaya olan mesafenin özellikle kısa olmasını sağlıyor. Bu, yük altında oluşan ısının hızlı bir şekilde dağılmasını sağlıyor ve her bir hücrenin optimum sıcaklık aralığında tutulmasını garanti ediyor. Bir başka yenilik ise lazerle kaynaklanmış alüminyum hücre muhafazası. Genellikle kullanılan çelik muhafazalardan daha hafif ve elektrik ve ısı iletkenliği açısından çok daha üstün. Böylece hücrelerin hedefli termal kontrolünde avantajlar sağlarken ihtiyaç duyulduğunda daha hızlı soğutma veya ısıtma imkanı sunuyor.
Hücreler, tam tırnaklı konfigürasyonu kullanıyor. Bu, hücre kuyruğunun tüm yüzeyinin elektriksel ve termal olarak kutup ucuna bağlandığı anlamına geliyor. Bu sayede hücre iç direnci önemli ölçüde azalıyor ve bu da yüksek şarj ve deşarj gücünü mümkün kılıyor. Ayrıca, tam tırnaklı batarya hücreleri özellikle dayanıklı olması sayesinde zorlu yük koşullarında da güvenilir şekilde çalışmaya devam ediyor. Bir başka yenilik ise optimize edilmiş çalışma aralığı. Tam tırnaklı hücrelerin özel bir referans elektrot ve çekirdek sıcaklık sensörleri kullanılarak önceden ayrıntılı ölçüm ve testlerden geçirilmesinin ardından toplanan veriler, pil yönetim sistemi yazılımına uygulanmış. Bu, hücre davranışının daha iyi modellenmesini ve böylece daha yüksek sıcaklıklarda şarj gücünün önemli ölçüde artırılmasını sağlıyor.
Hücre kimyası, CONCEPT AMG GT XX için özel olarak geliştirildi. Katotta NCMA (nikel / kobalt / manganez / alüminyum) kimyasına ve anot tarafında silikon içeriğine dayanan bu yapı, 300 Wh/kg enerji yoğunluğu (hücre seviyesinde 740 Wh/l) ile bugüne kadar benzeri olmayan bir yüksek enerji yoğunluğu, güçlü şarj performansı ve uzun ömürlü kullanım kombinasyonu sunuyor. Genel olarak, uzun ve dar hücre formatı, alüminyum gövde, tam tırnak teknolojisi ve NCMA kimyasının birleşimi, özellikle sürekli güç sağlama açısından, her batarya hücresinde yüksek performansın temelini oluşturuyor.
Batarya hücrelerinin akıllı doğrudan soğutulması
Her hücre lazerle kaynaklanmış plastik modüller içine yerleştiriliyor ve bu süreçte performans da ön planda tutuluyor. Doğrudan hücre soğutma, optimum ısı dağılımını sağlamak için plastik modüllere entegre edilmiş. Elektrik iletkenliği olmayan özel bir yağ bazlı yüksek teknoloji soğutucu, her bir hücrenin etrafında dolaşarak optimum sıcaklığın korunmasını sağlıyor. Soğutucu, modüller içerisindeki tüm hücrelerin eşit şekilde soğutulması için optimize edilmiş soğutma kanalları boyunca akıyor. Özel bir borulama sistemi, soğutma yağının hücreler arasında eşit şekilde dağılmasını garanti ediyor. CONCEPT AMG GT XX modelinde 3.000’den fazla hücre bulunuyor. Lityum-iyon enerji depolama ünitesi, 800 voltun üzerinde yüksek bir gerilime sahip. Bu da genel performansa katkıda bulunuyor. Yüksek voltajın avantajları arasında daha hafif kablolama sayesinde düşük ağırlık, daha yüksek sürekli güç çıkışı ve daha kısa batarya şarj süreleri yer alıyor. Ayrıca, şarj kablosu üzerinden yaşanan enerji kayıpları da önemli ölçüde azalıyor.
Kısa şarj süreleri, minimum yaşlanma ve uzun ömür için sıcaklık kontrolü
HP.EB’nin sıcaklık kontrolü, farklı sürüş koşullarına göre akıllıca yapılandırıldı. Optimum sıcaklık aralığına ısıtma işlemi hızlı ve hassas bir şekilde gerçekleştiriliyor. Maksimum güç, geniş bir sıcaklık aralığında sağlanıyor. Çalışma stratejisi, önce bataryadan maksimum performans elde edilmesini, ardından doğrudan soğutma sistemi sayesinde sıcaklığın düşürülmesini sağlayacak şekilde programlanmış. Akıllı ısı yönetimi, her bir hücre modülünün soğutucu sıcaklığını ihtiyaca göre (on-demand cooling) tam olarak önceden belirlenmiş değerde tutarak kontrol ediyor. Bu sayede batarya, sık sık hızlanma (batarya deşarjı) ve yavaşlama (reküperasyon yoluyla batarya şarjı) içeren dinamik sürüşlerde bile yüksek güç rezervlerini koruyor. Hücreyle birlikte çalışan bu etkili doğrudan soğutma sistemi, yüksek düzeyde sürekli güç yoğunluğunun elde edilmesini mümkün kılıyor.
Neredeyse yakıt ikmali kadar hızlı şarj
Şarj performansı da yine doğrudan soğutma sayesinde yeni standartlar belirliyor. Bu, şarj sırasında hücrelerin ve güç hatlarının optimize edilmiş termal yönetimi ile birleşiyor. CONCEPT AMG GT XX, şarj eğrisinin geniş bir aralığında 1000 amperde 850 kW’ın üzerinde çok yüksek bir ortalama şarj gücü elde ediyor. Mercedes-Benz Şarj Birimi, aracın şarj performansına uyum sağlamak için, yüksek güçlü şarj alanında Avrupa pazar lideri olan ortağı Alpitronic ile yakın iş birliği içinde çalıştı. Alpitronic, prototip bir şarj istasyonu geliştirdi. Bu, standart bir CCS kablosu aracılığıyla bu kadar yüksek akım iletebilen ilk şarj istasyonu. Mercedes-Benz, gelecekteki seri üretim modelleri için kendi Mercedes-Benz Şarj Ağı’nın altyapısını yeni nesil yüksek performanslı şarj istasyonlarıyla genişletecek. Müşteriler, şarj sürelerinin geleneksel yakıt ikmalinden çok az farklı olduğu son derece hızlı şarj işlemlerinden yararlanacaklar.
Beyaz gövde ve akü muhafazası: güvenlik birinci öncelik
CONCEPT AMG GT XX’in gövde yapısı (body-in-white), yeni AMG.EA platformu üzerine inşa edilmiş ve tamamen yeni. Alüminyum, çelik ve fiber kompozit malzemelerden oluşan akıllı malzeme matrisi, AMG markasının imzası olan üstün sertliği düşük ağırlıkla birleştiriyor. Optimize edilmiş malzeme kesitleri ve bileşen tasarımı, gelişmiş teknolojilere ve sofistike yürüyen aksam yapısına alan yaratıyor. Yüksek voltajlı batarya, modüler elektrikli araç mimarisinin yapısına merkezi olarak entegre edilmiş. Koruyucu muhafazası; hücre modüllerini, tüm anahtar bileşenleri ve yine AMG tarafından özel olarak geliştirilen Batarya Yönetim Sistemi’ni (BMS) kapsıyor. Tanımlı yanal yük yolları, yüksek sertlik ile düşük ağırlığı bir araya getirerek üst düzey çarpışma güvenliğinin temelini oluşturuyor. Batarya muhafazası, araç yapısının bir parçası olarak çarpışma konseptine entegre edilmiş. Batarya, yüksek voltaj (HV) kablolaması ve diğer HV bileşenleri, Mercedes-Benz’in yüksek güvenlik gerekliliklerini karşılayacak şekilde yapılandırılmış ve sabitlenmiş. Yasal düzenlemelere ek olarak, sistem aynı zamanda Mercedes-Benz’in kendi iç standartları olan, oldukça zorlu güvenlik kriterlerini de karşılamak zorunda.
Dış tasarım: birinci sınıf aerodinamiğe sahip isyankâr tasarım
Dinamik fastback yapısı, alçak motor kaputu ve keskin eğimli ön camıyla CONCEPT AMG GT XX, markanın karakteristik spor otomobil performansının güçlü bir ifadesi. “Sunset Beam Orange” (Günbatımı Işıltısı Turuncusu) adlı çarpıcı renk şeması ise kendine güvenen bir tarzı yansıtıyor. AMG’ye özgü ön ızgara, on dikey çubukla karakteristik AMG özelliğini yansıtıyor. Ancak bu tasarım, daha oval ve içbükey bir form ile geliştirilmiş. Mercedes yıldızı, ızgaranın ortasına entegre edilmiş. İnce ve dikdörtgen biçimli yardımcı farlar, ızgaranın dış kenarlarına gömülü şekilde yerleştirilmiş. Dikey olarak konumlandırılmış ana farlar ise, kısa ve uzun huzmeleri üst üste dizilerek yenilikçi bir vurgu oluşturuyor. Motor sporlarından gelen karakteristik bir özellik ise kaputta yer alan ve her birinde iki kanatçık bulunan ikili hava çıkışları. Bu çıkışlar, aracın ön kısmındaki yatay soğutma modüllerinden çıkan sıcak havayı dışarı atarak soğutucu hava akış yolunu optimize ediyor. Ön rüzgar deflektörü, aracın ön kısmının etrafını genişçe sarıyor ve ön tekerlek kemerlerine kadar uzanan entegre bir hava perdesi (air-curtain) işlevi görüyor. Kaput, tekerlek kemerlerine kadar ön bölümü sarmalayarak iki adet güç kubbesiyle CONCEPT AMG GT XX’in kendine özgü spor otomobil genlerini vurguluyor. Yandan bakıldığında, alçak ön bölümden organik biçimde genişleyen çamurluklar ön tekerlekleri çerçeveliyor. Uzun ve basık cam tavan bölmesi, çift bombeli tavan yapısıyla ve her iki yanda üçer camla kaslı arka omuz hatları üzerinde yer alıyor. Dış dikiz aynaları, tipik bir spor otomobil tarzında ön kapılarda yukarıda konumlandırılmış. Marşpiyel kaplamaları, arka tekerlek kemerlerine kadar uzanan aerodinamik hatlara sahip. Kapı kollarının gövdeye gömülü tasarımı ise aerodinamik iyileştirmenin bir başka göstergesi. Kuşbakışı bakıldığında, akıcı tavan çizgisinin arkaya doğru daralarak geniş omuz hatlarına olanak tanıdığı görülüyor. Arka çamurluklar da yan yüzeylerden organik bir şekilde akarak şekilleniyor. Arka bölümde öne çıkan bir diğer tasarım öğesi ise, her iki yanda derinlemesine alçalan görünür karbon fiberden geniş difüzör. Yüksek hızlarda arka kararlılığı sağlamak üzere tasarlanan bu yapı, formuyla AMG ONE’ı anımsatıyor.
Araç gövdesi, ön spoylerden başlayıp eşik kaplamaları boyunca arka difüzöre kadar uzanan güçlü bir zemin yapısı üzerinde görsel olarak yükseliyor. Ön ve arka çıkıntılar, modelin ikonik genel oranlarını vurguluyor. Dinamik karakter, aynı zamanda Günbatımı Işıltısı Turuncusu olarak adlandırılan gösterişli gövde rengiyle de kendini belli ediyor. Özel bileşimi sayesinde, yüzeyler ışıkta sıvı metal gibi parıldıyor. Dinamik arka bölüm, keskin açılı aerodinamik kenarı ve altı dairesel koyu kırmızı stop lambasıyla özgün bir araç kimliği oluşturuyor. Lambalar ile ortada konumlandırılmış MBUX Akışkan Işık Paneli, her biri konik yan duvarlara sahip uzunlamasına bir girintiyle çerçevelenerek etkileyici bir derinlik hissi yaratıyor. Aktif hava freni ise arka bölüme kusursuz bir şekilde entegre edilmiş.
Aerodinamik: Yüksek performans için özellikle yüksek hızlarda kilit bir faktör
300 km/s hızda, sürüş enerjisinin yaklaşık yüzde 83’ü hava direncini yenmek için harcanıyor. Bu da yüksek performans segmentinde verimli aerodinamiğin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. CONCEPT AMG GT XX, teknik olarak nelerin mümkün olduğunu gösteriyor. Bu unsurlar arasında sportif düz hatlar, keskin eğimli ön cam, alçak motor kaputu, eğimli yan camlar ve arka camın bulunmaması yer alıyor. İncelikler alt gövdeye kadar uzanıyor. Özel olarak geliştirilmiş dış hat, optimum bastırma kuvveti ile maksimum verimlilik sağlayarak aerodinamik denge oluşturuyor. Bu yapı, ‘Venturi etkisi’ yaratarak arka bölümdeki kaldırma kuvvetini düşürüyor; üstelik bu, sürtünme katsayısını (cd) kayda değer biçimde etkilemeden yapılıyor. Böylece arka kısmın daha alçak olmasını sağlayarak belirgin bir arka spoylere olan ihtiyacı azaltıyor. Akıllı aerodinamik tasarımı, 360 km/s üzeri hızlara kadar tüm sürüş koşullarında yüksek yol tutuş kararlılığı sağlıyor. Genel olarak, titizlikle yapılan aerodinamik iyileştirmeler, sürtünme katsayısını ve ön yüzey alanını azaltarak yüksek hız performansına ve yüksek hızlarda daha uzun menzile katkı sağlıyor. Geniş ve yüksek performanslı lastiklere rağmen, sürtünme katsayısı cd =0,198.
Aerodinamik, diğer soğutma işlevlerini de destekliyor
Ön kaputtaki geniş hava çıkışlarına ek olarak, CONCEPT AMG GT XX, aracın alt kısmındaki ön bölümde yer alan pasif bir soğutma plakasını kullanıyor ve bu plaka, alt gövdenin altından geçen hava akışını soğutma amacıyla değerlendiriyor. Bir diğer özellik ise AMG GT serisi modellerinden bilinen ancak bu modelde daha da geliştirilmiş olan aktif hava kontrol sistemi AIRPANEL. Bu sistem, soğutma ve aerodinamik sürtünme arasında en iyi dengeyi sağlıyor. Sistem, soğutma gereksinimlerine göre hava akışını çok kademeli olarak yönetiyor ve bu işlemi ön tampondaki hava girişinin arkasına gizlenmiş panjurlar aracılığıyla gerçekleştiriyor. Normalde bu panjurlar hava direncini azaltmak ve hava akışını alt gövdeye yönlendirmek için kapalı. Ancak, önceden tanımlanmış bileşenlerde belirli sıcaklıklar aşıldığında ve soğutma ihtiyacı arttığında, panjurlar birden fazla kademede açılıyor ve gerekli soğutma havası ısı değiştiricilere yönlendiriliyor.
İç tasarım: teknolojiyi sergileyen yalın bir kokpit
CONCEPT AMG GT XX’in iç mekânı, bir yarış otomobili gibi sadeleştirilirken lüks bir görünüm ve his de sunuyor. Neredeyse tamamen siyah olan iç tasarımda gümüş ve turuncu vurgular belirgin biçimde öne çıkıyor ve teknik unsurlara görsel olarak minimalist bir odak kazandırıyor. Farklı dokulara sahip yüksek kaliteli malzemeler göze ve hislere sesleniyor. Yüksek voltaj kablolarından ilham alan görünür gövde yapıları ve iç bileşenler, AMG’nin köklerindeki motor sporlarıyla güçlü bir bağlantı kuruyor. İki entegre ekran bulunan yalın kokpit tamamen sürüşe odaklı. Araç ve tüm göstergeleri, 26 cm’lik (10,25 inç) dijital gösterge paneli ile 35,6 cm’lik (14 inç) multimedya dokunmatik ekran üzerinden kontrol ediliyor. Ekranlar ergonomik olarak sürücüye göre konumlandırılırken kusursuz bir cam görünümü sunuyor. Direksiyon simidi, dikdörtgene yakın şekli ile AMG ONE’dakine benziyor ve motor sporlarından aldığı ilham yanlardaki iki yatay kolla karakterize ediliyor. Direksiyon arkası kulakçıklar, reküperasyon kontrolü için kullanılıyor. Direksiyon kolonundaki bir ekran, sekiz LED aracılığıyla farklı renk kodlarıyla şarj durumunu (mavi), reküperasyon ve anlık performansı (kırmızı) gösteriyor. Ayrıca, diğer işlevlerin kontrolünü sağlayan ve renkli simgelerle seçenekleri görüntüleyen iki yuvarlak AMG direksiyon tuşu bulunuyor.
İç mekânın özellikle dikkat çekici bir diğer özelliği ise orta konsol çevresindeki beyaz gövdeden dışarı uzanan profiller ve üzerinde yer alan aydınlatmalı turuncu borular. Bunlar iç tasarıma vurucu bir kimlik kazandırıyor. Görünümleri, yüksek gerilim kablolarını içgüdüsel olarak akla getiriyor. Öne çıkan bir diğer detay ise orta konsolda yer alan ve AMG armasının şeklini taşıyan tasarım unsuru. Masif metalden işlenmiş ve aydınlatılmış yüksek teknolojili bileşenleriyle CONCEPT AMG GT XX, en üst düzey elektrikli performansını etkileyici bir şekilde sergiliyor. AMG logosu işlenmiş ve mat siyah özel kaplamayla tamamlanmış yüzeyi, klasik spor motor bloğunun görünümünü andırıyor. Aynı zamanda, yapısal travers kokpitin üst kısmını oluşturuyor. Gösterge paneli tamamen entegre olurken taze hava ve kablolar için bir kanal sistemini de içeriyor. Merkezde, alt kısımda konumlandırılmış dikey H-kirişler, kokpit alt yapısı ile orta konsol bağlantısını tek bir modülde birleştiriyor. Ekstrüzyon yapısının tutarlı bir şekilde uygulanması ise genel tasarım temasının sürekliliğini yansıtıyor. Heykelsi minimalist kapı kaplamaları, ekstrüzyon yapısını içeren bir kol dayama ile bölünüyor. Kapı panellerindeki zarif şekilde aydınlatılmış yarış tipi delikler, siyah yüzeyi bölen ve ikinci bakışta fark edilen bir etki yaratıyor. Ağırlığı azaltmak için, arka koltuklarda bulunan ve minderleri de dahil olmak üzere ayrı ayrı şekillendirilmiş karbon fiber koltuklar, aracın arka bölmesine tamamen entegre edilmiş. Tavanın iç kaplamasının olmaması ağırlığı azaltıyor ve karbon fiber yapıyı ortaya çıkarıyor. Hafif borular ve turuncu kapama halkaları ile donatılmış kapı panelleri, yenilikçi ve sportif genel görünümü tamamlıyor. Renkli arkadan aydınlatmalı kumaşın damalı bayrak tasarımı, motor sporlarına gönderme yapıyor. Kapılardaki sabitleme noktaları, işlenmiş alüminyumdan küçük düğmelerle kaplı. Şık bir son dokunuş olarak, üzerinde AMG armasını sergileyerek dış cephe rengiyle uyumlu vurgularla tamamlanıyor. Zemin kaplaması yüzde 100 geri dönüştürülmüş malzemeden yapılmış ve damalı bayrak unsurları içeren sportif deseni de motor sporlarına atıfta bulunuyor.
Duygusal ve sezgisel MBUX
CONCEPT AMG GT XX’teki kullanıcı arayüzü ve Mercedes-Benz Kullanıcı Deneyimi (MBUX), duygusal ve sezgisel bir kullanım sunuyor. Bu sistem, Mercedes-Benz’in kendi geliştirdiği Mercedes-Benz İşletim Sistemi (MB.OS) üzerine kurulu. Derinlemesine entegre edilmiş çipten buluta mimarisi, tüm alanları ve işlevleri birbirine bağlıyor ve kontrol ediyor. Sindelfingen’deki UI/UX tasarım ekibi CONCEPT AMG GT XX’e özel, multimedya ekranında video animasyonu olarak Yüksek Performanslı Elektrikli Batarya dahil olmak üzere elektrikli sürüş sisteminin öne çıkan özelliklerini gösteren özel bir arayüz programladı.
Yüksek çekiş ve yönlendirme kararlılığı: Tamamen değişken AMG Performance 4MATIC+ dört çeker
CONCEPT AMG GT XX, gücünü yola AMG Performance 4MATIC+ dört çeker sistemiyle aktarıyor. Birbirinden tamamen bağımsız çalışan üç elektrikli motor, ön ve arka akslara torkun tamamen değişken şekilde dağıtılmasını sağlıyor. Bu sayede yüksek düzeyde çekiş, sürüş güvenliği ve verimlilik elde ediliyor. Arkadan itişten dört çekere geçiş ve tersi, araç mimarisine entegre edilmiş ileri düzey bir algoritma matrisi sayesinde sürekli ve kesintisiz biçimde gerçekleşiyor.
Geleceğin spor otomobili için çok sayıda yenilik
CONCEPT AMG GT XX, yalnızca performans alanında yeni standartlar belirlemekle kalmıyor, aynı zamanda iç ve dış tasarımındaki çok sayıda yenilikle spor otomobillerin geleceğine de öncülük ediyor. Öne çıkan detaylar arasında, gövdenin yanlarındaki ışıldayan boyalı alanlar, ön farlara entegre edilmiş hoparlörler ve arka kısımda konumlandırılmış MBUX Fluid Light Panel bulunuyor. İç mekânda ise biyoteknoloji temelli yenilikçi malzemeler ile ergonomik 3D koltuk dolguları dikkat çekiyor.
MBUX Fluid Light boya
CONCEPT AMG GT XX’in dış yüzeyi, ışıldayan boya bölümleriyle parlıyor. Bu sayede araç gövdesinin belirli bölümlerinde gece etkileyici görsel efektler elde ediliyor. Bu teknoloji için Ar-Ge uzmanları elektrolüminesans teknolojisini kullanarak özel renk pigmentlerinin alternatif akıma maruz kaldığında ışık yaymasını sağladılar. Sonuç olarak da karanlıkta açıkça fark edilen parlak bir boya kaplaması elde edildi. Bu boya sistemi, birden fazla iletken ve yalıtkan katmandan oluşuyor. Mercedes-AMG, bu boyayı Nürburgring’teki 24 saat yarışında bir GT3 yarış otomobili üzerinde başarıyla test etti. CONCEPT AMG GT XX’te, boylamasına kirişlerin kaplaması AMG logosuna referans verecek şekilde ışıklı segmentlerle renklendirildi. Ancak bu boya yalnızca gece vereceği görsellik için değil şarj sürecinde haberleşme amacıyla da kullanılarak kullanıcı deneyimini görsel olarak zenginleştiriyor. Şarj sırasında bölümler sırayla kapanıyor ve hepsi kapandığında aracın harekete hazır olduğu anlaşılıyor ve yola çıkarken de başka bir sinyal veriyor.
Farların içine entegre edilmiş hoparlörler
Sunulan bir diğer yenilik, ışık ve sesi benzersiz bir biçimde birleştiriyor. İlk kez CONCEPT AMG GT XX’te ön farların içine entegre edilen hoparlörler sürüş seslerini dışarı veriyor. Sürüş sesini yaymak için kullanılan harici hoparlörler farlara entegre edilmiş. Bu sistemde far gövdesi, hoparlör boşluğu olarak kullanılıyor. Bu entegrasyon, hem alan tasarrufu sağlıyor hem de ağırlığı azaltıyor ve yeni ses varyasyonlarını da mümkün kılıyor. Ayrıca bu hoparlörler, yaya güvenliği için uyarı sinyali işlevi de görüyor. Bir başka dikkat çekici özellik ise ses barında kullanılan pasif membran teknolojisi. Bu teknoloji, mevcut montaj alanını daha verimli kullanarak düşük frekanslarda daha güçlü bas seslerin üretilmesini sağlıyor.
Arka kısımdaki MBUX Fluid Light Panel ile dış dünyayla iletişim
Aracın arkasındaki 700’den fazla serbestçe programlanabilir RGB LED’e sahip yenilikçi MBUX Fluid Light Panel öne çıkıyor. Aydınlatma, dış dünyayla 3D piksel görünümünde aktif iletişim kurulmasını sağlıyor. Ön yüzey, her pikselin arka aydınlatmada mükemmel bir homojenlik sağlamak için kumlanmış. Yenilikçi iç yapı, pikseller arasındaki ışık dağılmasını önlüyor ve üstün görüntü kalitesi sunuyor. Ekran kapalıyken panel, zarif bir 3D piksel görünümü sergiliyor. Açıldığında ise, beklenmedik bir ışık düzenlemesiyle özel bir efekt ortaya çıkıyor. Akıllı yazılım çözümü sayesinde, araçtan gelen bilgiler ilk kez gerçek zamanlı olarak metin ya da animasyon biçiminde gösterilebiliyor. Bu sistem; dijital AMG logosu, mevcut şarj durumu gibi çeşitli içeriklerin görüntülenmesini sağlıyor.
İç mekân yenilikleri: Geleceğin spor otomobili için alternatif malzemeler
CONCEPT AMG GT XX’in iç tasarımı da LABFIBER malzemeleriyle geleceğe ışık tutuyor. Bu, biyoteknoloji temelli yenilikçi malzemeleri ifade ediyor. Geliştirilen teknoloji programı kapsamında, hem deriye hem de ipeğe alternatif ürünler, biyoteknolojinin yardımıyla üretiliyor.
GT3 yarış lastiklerinden geri dönüştürülmüş, biyoteknoloji bazlı deri alternatifi
LABFIBER Biyotek Deri Alternatifi, modern biyoteknolojinin desteğiyle geliştirilerek üretildi. Bu yenilikçi malzeme, Amerikan biyo-tasarım girişimi Modern Meadow ile yürütülen özel ve yoğun bir geliştirme ortaklığının ürünü. Bu iş birliği, Modern Meadow’un yeni nesil malzeme teknolojisini kullanarak LABFIBER Biyotek Deri Alternatifi’ni seri üretime uygun hâle getirmeyi ve araç iç mekanlarında yeni standartlar belirlemeyi hedefliyor. CONCEPT AMG GT XX’te kullanılan bu yenilikçi malzeme, otomotiv sektöründe bir ilk. Geri dönüştürülmüş kauçuk, bitkisel proteinler ve biyopolimerlerin birleşiminden oluşuyor. LABFIBER Biyotek Deri Alternatifi, deride bulunan kolajenlerin temel özelliklerini taklit ediyor. Bu sayede geleneksel deriye eşdeğer bir tasarım özgürlüğü sunuyor. Ayrıca nubuk, düz deri veya süet yüzey kaplamaları gibi farklı dokularla ve geniş bir renk yelpazesiyle üretilebiliyor.
Kimyasal geri dönüşüm yöntemi sayesinde, eski lastikler ve tarımsal atıklardan elde edilen sertifikalı biyometan kullanılarak ilk aşamada piroliz yağı üretiliyor. Bu yağ daha sonra, kütle dengesi yöntemine uygun olarak plastik elyaflara dönüştürülüyor. Elde edilen bu mikro elyaflar, bir ön ürün olarak kullanılıyor ve içine bitkisel proteinler ile biyolojik bazlı polimerler ekleniyor. Bu yenilikçi malzeme kombinasyonu, yapay deriden farklı olarak gerçek deriye benzer bir yapıya sahip ve yeniden tabaklama işlemlerinde gerçek deri gibi işlenebiliyor. Sonuç olarak, nubuk gibi yüksek kaliteli bir dokuya ve doğal yaşlanma özelliklerine sahip. Biyo-tasarım sayesinde, LABFIBER Biyotek Deri Alternatifi nefes alabiliyor, su geçirmiyor ve gerçek deriden daha hafif. Ayrıca, çekme dayanımı gerçek derinin iki katı kadar yüksek olup oldukça sağlam. Düşük ısı iletkenliği sayesinde yaz aylarında da çabuk ısınmıyor. Dahası, plastik geri dönüşüm içeriği tamamen yeniden geri dönüştürülebiliyor.
Mercedes-AMG, CONCEPT AMG GT XX’te, AMG GT3 özel yarış araçlarında zorlu yarış koşullarında gerçekten kullanılmış yarış lastiklerinden elde edilen piroliz yağını kullanıyor. Bir hurda lastik, yaklaşık dört metrekarelik yeni nesil LABFIBER Biyotek Deri Alternatifi üretimi için hammadde sağlıyor. Çanak koltukların siyah oturma alanları, napa görünümlü bu malzeme ile kaplanıyor. Yenilikçi bu malzeme, döngüsel malzeme ekonomisini destekleyecek şekilde tasarlanmış. Tam kimyasal geri dönüşümü benimsiyor; nihai ürün (biyotek deri alternatifi), başlangıç malzemesi olan hurda lastikten daha yüksek bir değere sahip oluyor. Bu da upcycling (değerli geri dönüşüm) için mükemmel bir örnek.
CONCEPT AMG GT XX’te yer alan bir diğer yenilikçi malzeme ise biyoteknoloji temelli LABFIBER Biyotek İpek Alternatifi. Bu malzeme, genetiği değiştirilmiş bakteriler tarafından üretilen ipek proteinleriyle başlıyor. Bu proteinler, yaş eğirme yöntemiyle parlak ve ipeksi bir ipliğe dönüştürülüyor. Sentetik ipek, hayvansal kaynaklı ipekle aynı işlevsel özelliklere sahip. Ancak yüzde 100 biyolojik olarak çözünebiliyor, son derece hafif ve aynı zamanda oldukça dayanıklı. CONCEPT AMG GT XX’te kapı kolları bu yenilikçi ipek alternatifinden üretiliyor ve dış tasarımla uyumlu olması için turuncu renkte hazırlanıyor.
Koltuklar: 3D yazıcıdan çıkan yenilikçi ve kişiye özel ergonomi
Ön çanak koltuklar, havalandırma açıklıklarına ve entegre başlıklara sahip karbon fiber yarış koltukları baz alınarak tasarlandı. Yeni olan ise, ergonomik açıdan optimize edilmiş ve açık 3D yapıya sahip oturma pedleri. 3D baskılı koltuk pedleri, gelişmiş ergonomisiyle kişiselleştirme için tamamen yeni bir seviye sunuyor ve kolayca değiştirilebiliyor. Böylece her kullanıcıya özel olarak uyarlanmış konforlu bir koltuk yapısı elde ediliyor. Koltuk pedleri, Pearl Black (Sedef Siyahı) renginde yenilikçi LABFIBER Biyoteknolojik Deri Alternatifi ile kaplanmış. Koltuk pedlerinin ardındaki fikir ise motor sporlarında her sürücünün, uzun dayanıklılık yarışlarında yapılan sürücü değişimlerinde kolayca değiştirilebilen kişisel oturma minderleri bulunmasından geliyor. CONCEPT AMG GT XX’te bu kişiselleştirilmiş koltuk pedleri 3D baskı teknolojisiyle üretiliyor. Ergonomik veriler ise ilgili kişinin vücut taramasıyla elde ediliyor. Altı noktadan bağlantılı emniyet kemerleri sportif tasarımı tamamlıyor.
Dünyada ilk ve patentli: Hareketli aeroblade’lere sahip, aktif, akıllı ve elektronik kontrollü aero-jant
Öne çıkan yeniliklerden biri de aktif Aero Jant. Bu teknoloji, ilk kez fren soğutması, aerodinamik verimlilik ve maksimum menzil arasındaki çelişkiyi çözüyor. 21 inçlik beş kollu dövme alüminyum jant, hareketli beş aerodinamik elemana sahip. Bu blade’ler birbirine yaklaştırıldığında, jant yüzeyini neredeyse tamamen kapatarak hava direncini azaltıyor. Bu da menzili artırırken enerji tüketimini düşürüyor. Araca entegre kontrol ünitesi, fren sistemi işlevi de dahil olmak üzere çeşitli sistemleri izliyor ve kontrol ediyor. Bu ünite, artan fren soğutma ihtiyacını algılıyor. Aktüatörlere sinyal gönderdiğinde, bu mekanizmalar devreye giriyor ve aero-blade’leri aktif şekilde açıyor. Böylece jantın dış kenarında dairesel bir açıklık (annulus) ortaya çıkıyor. Aero-blade’lerin iç tarafında yer alan radyal havalandırma kanalları sayesinde, soğutma havası tekerleğin içinden frenlere doğru yönlendiriliyor ve ardından tekrar dışarı atılıyor. Bu şekilde hava kütlesinin artırılması, yalnızca frenlerin çok daha verimli soğutulmasını sağlamakla kalmıyor. Aynı zamanda tekerlek yuvasından aktif hava tahliyesi, aracın alt gövdesiyle aerodinamik etkileşime girerek yere basma kuvveti (downforce) üzerinde olumlu bir etki yaratıyor.
Her jantın göbeğinde gizlenmiş merkezi bir aktüatör kolayca monte edilip sökülebilecek şekilde tasarlanmış. Bu aktüatör aero-blade’leri hareket ettiriyor. Buradaki asıl yenilik ise her aktüatörün bağımsız çalışabilen bir ünite olarak mini bir jeneratörle dönen tekerlekten kendi elektrik enerjisini üretmesi. Araçtaki kontrol ünitesiyle kablosuz iletişimini ise Bluetooth üzerinden gerçekleştiriyor. Yüksek performanslı entegre batarya ile çalışan bu sistem, 200’e kadar blade hareketi için yeterli enerjiyi üretip depolayabiliyor. Böylece fren soğutması her zaman güvenli bir şekilde sağlanmış oluyor.
Teknik veriler
CONCEPT AMG GT XX |
||
Elektrik motorları |
Tip |
Üç eksenel akılı motor |
Maks. güç çıkışı |
kW (hp) |
>1,000 (>1,360) |
Sürüş sistemi |
|
AMG Performance 4MATIC+ tam değişken dört çeker sistemi |
Maks. hız |
km/h |
>360 |
400 km menzil için şarj süresi (WLTP)[3] |
dak |
~5 |
Geniş SOC aralığında ortalama DC şarj gücü |
kW |
>850 |
Nominal voltaj |
Volt |
>800 |
Uzunluk/genişlik/yükseklik |
mm |
5,204/1,945 (2,130 aynalar dahil)/1,317 |
Cd değeri |
|
0.198 |
Ön alan |
m2 |
2.24 |