Yeni 208

Ferrari de safkan elektriğe geçti

 Ferrari de safkan elektriğe geçti


Daha önce LaFerrari ile ilk hibrit modelini üreten İtalyan marka Ferrari’de SF90 Stradale ile hibrit çağı tam anlamıyla başlıyor. Evet daha önce belki LaFerrari ile ilk hibrit modelini üretmişti ama o model seri üretim değildi ve hibrit sistemini sadece motordan performans almak için kullanıyordu. Dün tanıtılan SF90 Stradale ise plug-in hibrit sistemine sahip ve sadece elektrikle de kullanılabiliyor.

Zaten Ferrari de benzer bir açıklama yapıyor ve modelin yeni bir çapın başlangıcı olduğunun altını çiziyor. Bugüne kadar belli bir noktaya kadar tutucu diyebileceğimiz yapıda olan marka SF90 Stradale ile birlikte tamamen yenilikçi bir adım atmış oluyor. Otomobil müşterilerle ilk olarak 2020’nin ilk çeyreğinde buluşacak, aracın lansmanının Paris Fuarı’nda yapılması bekleniyor. SF90 Stradale adı Ferrari’nin yarış takımı Scuderia Ferrari’nin kuruluşunun 90. yılını kutlamak adına verildi ve bu otomobil Formula 1 ile yol otomobilleri teknolojilerinin arasında bir köprü niteliğinde.


Otomobilin 4.0 litrelik V8 motoru 780 HP üretirken, üç elektrik motoru ekstra 220 HP daha ekleyerek maksimum gücü 1000 HP’ye çıkartıyor. Bu da markanın tarihindeki en güçlü V8 motor olmasının yanında SF90’ı bugüne kadarki en güçlü yol otomobili yapıyor. İtalyan üreticinin mevcut modellerinde kullandığı 3.9 litrelik çift turbolu V8 motor SF90 için 4.0 litreye (3990 cc) yükseltilmiş. Bunun için motorun silindir çapı 88 mm’ye yükseltilmiş. 780 HP güç ve 800 Nm tork üreten ünitede tamamen yeni silindir kafaları, emme ve egzoz sistemi yer alıyor. Ayrıca V8 Ferrari’lerde bir ilk olarak 350 bar basınçlı enjeksiyon sistemine de yer verilmiş.

İçten yanmalı motora üç adet elektrik motoru eşlik ediyor. Bunlardan bir tanesi arka aksta MGUK (Motor Generator Unit Kinetic) görevi görüyor. Bu sistem direkt olarak F1 otomobillerinden transfer edilmişken motor 8 ileri çift kavramalı şanzımanla içten yanmalı motor arasında konumlandırılmış. Diğer iki elektrik motoruysa ön aksta ve otomobile dört çeker özelliği katıyor. Böylece SF90 Ferrari tarihindeki ilk dört çeker spor otomobil (FF modeli GT olarak konumlandırılıyordu) olarak da bir ilke daha imza atmış oluyor. Hibrit kontrol ünitesi motorun gücünü benzinli motor, elektrik motorları ve bataryalar arasında optimize ediyor. Öndeki iki motor lastiklere güç iletmesinin yanında tork dağılımı da yaparak hem tutunma hem de çekişi arttırıyor. Sistem karmaşık gibi görünse de Ferrari sürücünün sadece dört sürüş modundan birini seçip yoluna devam ettiğini, kullanımının son derece kolay olduğunun altını çiziyor. Modlar demişken, otomobilde e-Drive, Hybrid, Performance ve Quality olmak üzere dört sürüş modu yer alıyor. Yüksek performanslı lityum iyon batarya (7.9 kWh kapasiteli) elektrik motorlarının ihtiyacı olan gücü depolarken SF90’a 25 km’lik elektrik kullanım menzili kazandırıyor. İçten yanmlı motor kapandığında ön lastiklerdeki iki elektrik motoru sayesinde otomobil hareket ediyor ve 135 km/s hıza kadar çıkabiliyor. Sistem gerek yerleşimi gerekse kullanımı anlamında BMW’nin i8 modelindeki altyapıya benzerlik gösteriyor.


Dört çeker sistemi sayesinde SF90 Stradale ile 0-100 km/s hızlanma 2.5 saniye sürerken (Ferrari modellerinin en iyisi) 0-200 km/s sadece 6.7 saniyede tamamlanıyor. Otomobilin maksimum hızıysa 340 km/s olarak veriliyor. Yüksek performanslı lityum iyon batarya (7.9 kWh kapasiteli) elektrik motorlarının ihtiyacı olan gücü depolarken SF90’a 25 km’lik elektrik kullanım menzili kazandırıyor. İçten yanmalı motor kapandığında ön lastiklerdeki iki elektrik motoru sayesinde otomobil hareket ediyor ve 135 km/s hıza kadar çıkabiliyor.

Otomobilin 8 ileri çift kavramalı şanzımanı yeni geliştirilmiş. Yeni vites oranları sayesinde vites kutusu yakıt tüketimine %8 oranında katkıda bulunuyor. Kuru karter ve daha kompakt yapı sayesinde şanzıman eskisine göre daha alçakta konumlandırılırken yüksekliğinden de 15 mm kesilebilmiş. Bunların yanında geri vites fonksiyonu ön elektrik motorlarına atandığı için şanzımanın ağırlık tasarrufu 10 kg’ı buluyor. Maksimum 1200 Nm torka dayanabilen şanzımanın vites geçiş hızı da %35 artırılarak 200 ms’ye ulaşmış.

Ferrari şaside kullandığı alüminyum-karbonfiber alaşım sayesinde ağırlığı belirli bir seviyede tutmayı başarmış. 1570 kg ağırlık LaFerrari’den 15 kg daha hafif ama söz konusu modelde bütük bir V12 olduğunu hatırlatalım. Tamamen yeni geliştirilen platform önceki altyapılara göre %40 daha rijit olmasıyla dikkat çekiyor. Model için özel olarak geliştirilen brake by wire sistemi otomatik olarak hidrolik sistem ve elektrik motorları arasında geçiş yaparken geleneksel fren sistemi sert frenlemede geri kazanım moduna geçerek bataryaları şarj ediyor.


Aerodinami konusunda da önemli çalışmalar yapılmış. Önde son derece karmaşık bir aerodinamik yapı dikkat çekerken, buradaki vortex oluşturucuların asıl görevi arka kısımdaki hava akışını verimli hale getirmek. Ön tampon iki kısma ayrılmış ve bu iki kısım kanat görevi görüyor. Bu özellikle birlikte ön lastiklerin hemen ön kısmında yer verilen iki adet difüzör ön aksın yere basmasını sağlıyor. Arkadaysa motor kapağı üzerinde çok durulmuş. Bu kısım aracın alt ve üst kısmındaki hava akışı arasında bir denge oluşturması için özel olarak tasarlanırken aynı zamanda sürtünmeyi de en aza indirgemesi için ayarlanmış. Motor kapağının uç kısmı ikiye ayrılmış; bir sabit bir hareketli kanata yer verilmiş. Açılıp kapanabilen alt kanat yüksek hızlarda açılarak sürtünmeyi azaltıyor.


SF90’ın kabini de neredeyse tamamen sıfırdan tasarlanmış. Özellikle direksiyon üzerinde çalışıldığı ilk bakışta belli oluyor. Ferrari aracın kontrollerinin %80’inin direksiyon üzerine konumlandırmış ve bu felsefesini ‘gözler yolda, eller direksiyonda’ olarak tanımlıyor. Gösterge panelinde 16 inç genişliğinde, tamamen kişiselleştirilebilen ekran dikkat çekerken otomobile anahtarsız giriş ve head-up display gibi yenilikler de getirilmiş. Bunun gibi yeniliklerin yanında vites seçimleri, klasik Ferrari modellerindeki gibi H yollu, metal bir yüzey üzerinden seçilebiliyor.


Otomobilin hibrit sistemi 270 kg ekstra ağırlık sağlasa da Ferrari şaside kullandığı alüminyum-karbonfiber alaşım sayesinde ağırlığı belirli bir seviyede tutmayı başarmış. 1570 kg ağırlık LaFerrari’den 15 kg daha hafif ama söz konusu modelde bütük bir V12 olduğunu hatırlatalım. Tamamen yeni geliştirilen platform önceki altyapılara göre %40 daha rijit olmasıyla dikkat çekiyor. Model için özel olarak geliştirilen brake by wire sistemi otomatik olarak hidrolik sistem ve elektrik motorları arasında geçiş yaparken geleneksel fren sistemi sert frenlemede geri kazanım moduna geçerek bataryaları şarj ediyor.
(www.otoloji.com’dan alınmıştır)