Reklam

Muhafazakar yazı: ipliğin pazara döküldüğü tezgahlar! (1)

 Muhafazakar yazı: ipliğin pazara döküldüğü tezgahlar! (1)

Chuck Jordan başyapıtlarından biri! Zamansız, ölümsüz, klasik…

Tüfeğin icadını bilemeyiz ama plastiğin icadıyla mertliğin bozulduğu bir gerçek. Özellikle ’80’lerle birlikte otomotivin temel üretim malzemelerinden biri haline gelen plastik, geleceği gövde elemanlarına kadar uzanacak tatsız bir malzeme oldu çıktı. Tamam, çoğu insan kullandığı otomobilin çamurluklarının, kaputunun, yakıt depo kapağının zirkonyumdan mı, tenekeden mi, polivinilklorürden mi yoksa katıksız plastikten mi üretildiğini, nasıl ucuza getirildiğini hiç düşünmez. Kimi ilgilenir kimiyse sadece yola, etrafa, tabelalara bakar! Elbetteki teknik bir bilgidir, görsel bir aksesuardır ama bilinmeden de milyonlarca kilometre yapabilir… Sakıncası da yoktur. Ama bir de gözümüzün önündeki objeler vardır ki, aslığında bizzat “ipliğin pazara dökülüp sergilendiği” tezgahlardır bunlar! Eşsiz TDK yaklaşımıyla “pilot köşkü”, Amerikan bakışıyla dashboard, İngiliz gözüyle kokpitler… Tarihinin en eşsiz kokpit tasarımları, dönemleriyle otomotivin nereden nereye geldiğini göstermeye yetiyor da artıyor… Bir göz atmakta yarar var.

Geçen yüzyılın başlarından bir örnek. Buharlı otomobilin mekanik sevk idare dairesi, herşeyin başlangıcı!
Beyaz Saray'a ilk özel otomobilleri hazırlayan New Yorklu Pierce Arrow, döneminin en güçlü ve lüks otomobillerini üretiyordu. 1930'ların geleneksel kokpiti ahşap yoğunluklu bir klasik.
Basit güzeldir. Savaş yıllarında öne çıkan konseptin temsilcisi. Fonksiyonel ve yeterli!
Dünyanın toparlanma zamanı! 1950'lerin klasizminin ayak sesleri...
Studebaker kokpitindeki konik göbekler uçak motoru gibi görünüyor ve tartışmasız çok maskülen...
Edsel, 1950'lerin spor olmayan otomobillerine mükemmel bir örnektir. Dışı "berbat tasarımlı" kabul edilen otomobilin kokpiti uzay araçlarına ilham veren türden!
Corvette’in kokpiti, metalin almakta direnebileceği kitsch ötesi bir tasarıma sahip olsa da 1950'lerin pop ikonu durumundaydı...
Kraliçe'nin eşsiz kokpiti tüm formuyla benzersiz kaldı. DS’in direksiyon tasarımı 1950'lerden '70'lerin CXlerine kadar sürdü... Tek kola tutunan volan varyeteleri, hala zaman zaman plastikle deneniyor, gülünç oluyor!
Porsche yürüyen aksama odaklanırken kabinde minimalizmin doruğunda!
1955-1966 arası üretilen direksiyondan vitesli "gümüş bulut", 150 km/s ile giderken bile analog saatin saniyesinin sesinin dinlenebildiği ahşaptan üretilmiş bir kokpite sahip.
Simetri takıntısının öne çıktığı barok tasarımlı kokpit Wurlitzer jukebox ile Apollo uzay aracı arası bir şey! Çok sayıda düğme uzay döneminin etkisini hissettiriyor!
Chuck Jordan başyapıtlarından biri! Zamansız, ölümsüz, klasik...
220S’in kokpiti, 5 yıldız otellerin giyinme odası gibi... Mercedes-Benz tasarımı, Venedik'te lüks hız teknelerinde de kullanılan türden...
Tipik 1960'ların spor otomobil kokpit tasarımı... İskandinav yaklaşımından eser yok. Delikli direksiyon simidi her markanın gözdesiydi.
Gerçek bir iç mekan klasiği P6’nınki... P6’nın iki farklı kokpiti vardı, ironik ama düşük güçlü olan 2000, yatay hız göstergesiyle ikonik bir yapıdaydı. P6'nın en önemli yanıysa dünyanın en ünlü mobilya tasarımcılarından Ron Arad’ın eseri koltuklarıydı.
Safkan füturistik! Tarihin kokpiti tamamen dijital ilk otomobili, garip ama Japon değil, muhafazakar İngiliz pasaportu taşıyor! Ahşap kaplamaları da İngiliz kitsch'i sayılsın!