Suzuki Vitara Hybrid 1.4 MHEV ALLGRIP GLX
Bütçesi dahilinde dönem dönem hemen her yenilikle buluşturulan ömürsüz ya da zamansız otomobiller; Suzuki. Yazı bu kadar, bitti…
Şakası bir yana Suzuki ve birkaç Japon otomobili için gerçekten başka tanımlama şekli yok. İhtiyaçları ekonomik yollu karşılayan, daima güven veren, bozulmayan, yolda bırakmayan, dert çıkarmayan otomobiller. 114 yıllık Hamamatsu ipek dokumacılarının ilk otomobillerini ürettikleri 1937’den bu yana ulaştıkları nokta tam da bu. Günümüzde 23 ülkede 35 fabrikada 45 bin kişiyi çalıştıran marka, alçakgönüllü ama küçük bütçelerde iddialı bir endüstri devi. Test sürüşü için aldığımız yeni Vitara Hybrid 1.4 MHEV de tam böyle bir otomobil. Olabildiğince yeni teknolojilerle buluşturulmuş geleneksel bir Japon otomobili. Sanki Vitara hep aynı da güncel dijital donanımlarla yenilenmiş gibi. Zaten bu Vitara, 2015’ten bu yana güncellene güncellene günümüze ulaşan dördüncü nesil. En önemli yeniliği de bünyeye geçen sene dahil edilen hibrid teknolojisi. Özellikle Avrupa ülkelerinde egzoz emisyon normları öyle baskın ki, markalar bunu eklemeye mecbur kalıyor. Sürüşe geçmeden önce tek dileğim var, umarım yol sesi içeride hakim değildir!
Aslında Vitara makyaj görmüş bu gövdesiyle 2018 sonbaharında, -modelin 30. yıldönümünde- Paris Otomobil Fuarı’nda tanıtılmıştı. Ekstreme kaçmayan alımlı çizgiler, çift gövde rengi, panoramik sunroof, önde ve arkada LED farlar, gündüz farları derken hiç görmediğim kadar iri Suzuki logosu, markayı tazelenmiş olarak modern zamanlara girişini ifade ediyor. Yerden 175 mm yüksekliğe sahip gövde, yollar kadar arazi sürüşleri için de olanak sağlıyor. 4175 mm’lik uzunluğu ve 1775 mm’lik eniyle Vitara kompakt tanımı karşısında kendine yer buluyor.
Vitara’nın daha hafif, kağıttanmış hissi uyandıran kapısını açarken 1990’lara geri döndüğünüzü düşünüyorsunuz. İçerisi de buram buram öyle kokuyor zaten. Ama orta konsoldaki 9 inçlik infotainment ekranı ve 4.2 inçlik LCD bilgi ekranlı gösterge paneli, hemen günümüze ışınlıyor. Fakaaaat; bunca dijital ekran, ekipman, donanım arasında Japon markalara özel uzun gösterge resetleme düğmeleri de bir o kadar demode!
Dokunmatik infotainment ekranında müzik, geri görüş kamerası Carplay ve Android Auto fonksiyonlarıyla birlikte cep telefonunu yansıtma, navigasyon, müzik uygulamaları ve sesli destekler yer alıyor. Analog hız ve devir göstergelerinin arasında yer alan LCD ekrandaysa ALLGRIP sürüş modları, G kuvveti, motor çıkış gücü, tork, gaz pedalı ve fren kullanımı gibi özellikler görsel olarak sunuluyor. Yalnız fiziki düğmesi olabildiğince azaltılmış kokpitte müziğin sesini kısmak için ekran üzerinde sunulan ses düğmeleri pek kendilerini belli etmiyor. Çok kıyıda köşede kalmışlar. Yine en temizi direksiyon üzerinden kullanmak. Manevralarda gösterge tablosunda beliren Motion grafiği ilk anda G kuvveti gösteriyor algısı verse de o aslında basit bir engel gösterici:)
Koltuklarda da fark edilir bir kalite artışı var. En azından bu donanım versiyonunda. Rahat kabinde en dikkat çeken özelliklerden biri kokpitin ortasına yerleştirilmiş Japon rakamlarından oluşan saat. Fiat’ın, Alfa Romeo’nun yeni modellerine yerleştirdiği İtalyan bayrağı renkleri, Renault ve PSA markalarının yeni modellerine eklediği Fransız bayrağı renkleri, Suzuki’de Japonca rakamlarla kendisine yer edinmiş.
Markaların milliyetçilikleri, günümüz dünyasında giderek yükselen milliyetçilik akımı içerisinde bakalım nereye kadar uzanacak? Japon rakamları deyince, korkmayın, saati anlamamak gibi bir durum yok, akrep ve yelkovan pozisyonları aynı! Aslında Japonca rakamlara gerek olmadan yerdeki geleneksel depo kapağı açma elciğinden yeterince milliyetçi propaganda yapılıyordu!..
Boyutlara göre ferah sayılabilecek kabinde biri minik olmak üzere beş yolcu için yeterli seyahat alanı sunuluyor. Cam tavan sayesinde aydınlık olan kabinde ferahlık hissediliyor. Vitara’nın 362 litrelik bagaj kapasitesi, her iki arka yolcu koltuğu da katlandığında 642 litreye genişletilebiliyor. Geniş bagaj açıklığı, alçak yükleme yüksekliği ve hafif kapak kullanımı kolaylaştırıyor.
Mart 2020’de ürün gamına dahil edilen 1.4 litre hacimli 48 voltluk elektrik motoruyla buluşturulmuş Boosterjet benzinli motor, markanın şimdilik en çevreci yaklaşımı oldu. Aldığı minik elektrik desteğiyle gayet ateşli devirlenen direkt benzin enjeksiyonlu turbo destekli motor, 127 HP (129 PS) ile gayet dinamik sürüşler sağlıyor. Direkt enjeksiyon sistemi, püskürtülen yakıtın miktarını, zamanlama ve basınç kontrolünü yüke, talep edilen güce, özetle performansa göre iyileştirerek yakıt verimliliğini artırıyor. Diğer markaların sundukları 48 voltluk elektrik desteği gibi Suzuki’nin mild hibrid, yerlileştirince hafif ya da az hibride gelince (yani pilav üstü az kuru gibi!)… Gerçekte ne fark edilir ciddi bir performans artışı ne de yakıt ekonomisi sağlıyor. Suzuki motorları geçmişten bugüne zaten hacimlerine göre gayet cabbar cevval makinelerdi. 1990’ların Swift GTi’ının 1.3 litrelik deli dolu motorunu kim saygıyla anmaz ki? Motor zaten canlı, aktif, dinamik, heyecanlı. Sürücü aklından “oh ne güzel çevreci otomobil kullanıyorum, hızlı da gidiyorum” diye düşünceler geçirirken gerçekte yaşanan, Suzuki markasının her bir modelinde salgılanan daha düşük egzoz emisyonuyla CAFE (Corporate average fuel economy) normlarında yerini sağlamlaştırması anlamına geliyor. Eee egzoz emisyon nomları Demokles’in kılıcı gibi üreticilerin tepesinde sallanıyor! Ha gram gram ekonomi olmuyor mu? Evet oluyor. Gerçi iyi bir sürücü o kadarını mild hibrit teknolojisi olmadan da yapabilir ama elektrikle kalkmak tabii ki daha az emisyon salımı anlamına geliyor. Onda şüphe yok. Bu arada motor, Japon üreticilerin çok sevdiği düşük maliyetli CVT otomatik şanzımanla eşleştirilmiş. Direksiyon üzerinden paddle shift elcikleriyle manuel değişik imkanı verilerek sürücünün sportif egolarının da okşandığı otomobilde makul sürüş için tüm ekipmanlar görev başında.
Gelelim S-Cross’tan da bildik dört tekerlekten çekiş sistemi ALLGRIP 4×4’e. 1970’ten bu yana Samurai, Jimny, Vitara, Grand Vitara derken yoldan çıkınca da yıllardır süregelen haklı bir şöhrete sahip olan Suzuki markası, dört tekerlekten çekiş hünerlerini güncel Vitara’da da sunuyor. Normal sürüş koşullarında önden çekişli olan Vitara, yol ya da arazideki durumlar ciddileşince sürücüsüne destek veriyor. Vites konsolundaki kumanda ile yerinizden kalkmadan otomatik, spor, kar ve kilit modları arasında seçim yaparak küçük Suzuki’yi yolda daha güvenli, arazideyse -lastiklere bağlı olarak!- bir kahraman haline getirmek hiç zor değil. Zasten Suzuki SUV modellerinin ortak bir özelliği var, biraz eskidiklerinde onları off-road şampiyonalarında görüyoruz! Gelecekleri parlak değilse de hayli çamurlu! 10.2 saniyelik 0-100 km/s hızlanma değeri de bu ayardaki bir dört tekerlekten çekişli otomobil için hiç de fena sayılmaz. Suzuki Vitara 190 km/s maksimum hıza ulaşabiliyor. Hızlanmalarda CVT şansımanların o nefes almıyormuşcasına devirlenmesi sürüş ruhunu biraz törpülüyor ama bu Vitara’ya özgü bir durum değil.
Otomobilin test tüketim ortalaması 7.0 litre seviyesinde gerçekleşti. Kolay hızlanan Vitara, etkili fren sistemiyle kolay da yavaşlıyor ve stabil olarak durabiliyor. Gövdede yığılma, esneme devirleri geride kalmışa benziyor. Sürüş sırasında kabinde gövdede sesler gelmemesi güzel. Bazı yol tiplerinde yüzey sesi duyuluyor ama asıl merakımız olan ıslak yol koşullarındaki ses yalıtımına bunca kuraklık ortamında ne yazık ki şahit olamadık.
Şerit Takip, İhlal ve Uyarı sistemi, Kör Nokta Uyarı sistemi, Adaptif Hız Sabitleme sistemi (ACC) gibi güncel dijital ekipmanların yanı sıra Stop & Go ile Adaptif Hız Sabitleme de sunuluyor Vitara’da. Bunun özelliği Adaptif Hız Sabitleme sistemine ek olarak, Stop & Go işlevi öndeki araçla güvenli bir mesafeyi korurken hızlanma ve yavaşlama için sürücüye yardımcı olması. Stop & Go ile Adaptif Hız Sabitleme sistemi aracın öndeki bir aracın arkasında tamamen duracak şekilde frenlenmesini ve örneğin trafik sıkışıklıkları sırasında sürücüye ek destekler sunulmasını da sağlayabiliyor. Otomobilde ayrıca dikkat dağınıklığına düşen sürücüler için yalpalama uyarısı sistemi var. Vitara saatte 60 km/s veya üzeri hızlarda seyrederken sürüş biçimini değerlendirmek ve sürücünün uyuklaması vb. nedenlerle aracın “yalpalaması” durumunda sürücüye sesli ve görsel uyarılar yapıyor. Renkli geri görüş kamerası olanağına sahip Vitara’da park yerinden geri geri çıkarken arkaya monte edilen iki yan radar sensörü sayesinde her iki taraftan yaklaşan araçlar hakkında sürücüye uyarıda bulunarak yardımcı oluyor. Otomobildeki özel dijital destek sistemlerinden biri de Vitara hareket ederken, öndeki bir araç ya da yayalara çarpma riski olup olmadığını belirlemek için iki sensör kullanılıyor: Bir monoküler kamera ve bir lazer sensörü. Olası bir çarpışma tespit edildiğinde araç, mevcut duruma göre Vitara önce sesli uyarıyor, fren desteği veriyor ya da durum ciddiyet kazandığında otomatik fren yapıyor.
Suzuki Vitara’da seyredilen şeritten ayrılmanın önlenmesi için de dijital destek yer alıyor. Araç 60 ile 160 km/s arasındaki hızlarda seyrederken, yoldaki şeritler ön cama entegre edilmiş bir monoküler kamera ile takip edilir. Şeritten ayrılma durumunun gerçekleşmek üzere olduğu belirlendiğinde, araç elektrikli hidrolik direksiyon sistemi aracılığıyla sürücünün aracı yeniden şeridine döndürmesine yardımcı oluyor. Aslında bunlar sürücülerin mutlak olarak dikkat etmeleri, yapmaları gereken eylemler ama işte eller gözler telefonlarda olunca bunlar da artık otomobillerde olmazsa olmaz ekipmanlar haline gelmiş durumda… İşin kötü yanı sürücüler yola konsantre olmak yerine bu sistemlerin verdiği tembelliğe alışmayı tercih ediyor.
Testini gerçekleştirdiğimiz otomatik vitesli top model Suzuki Vitara Hybrid 1.4 MHEV ALLGRIP GLX’in fiyatı 1.498.000 TL. Eğer çift renkli gövde tercih edilirse rakam 1.514.000 TL’ye yükseliyor. Ama modelin fiyatı önden çekişli ve 6 ileri manuel vitesli versiyonda 1.244.000 TL’den başlıyor. Günümüx koşullarında artık ne pahalı ne uygun fiyatlı anlayabiliyor değiliz.