Volvo S60 B5 AWD
İmajı, sürüş kalitesi ve güvenliğiyle soru işareti taşımayan tipik bir Volvo, yeni S60. Ama mecburi hız limitiyle sanki elleri bağlanmış esir gibi bir görüntü çizmek zorunda!..
Volvo’nun ABD, Güney Carolina’daki fabrikasında üretildiğinden randomize Trump kanunlarına takılıp ithali çıkmaza giren S60, üç yıllık gecikmeyle nihayet ülkemize gelebildi. SUV patlamasının yaşandığı bu kayıp dönemde yokluğu ne kadar hissedildi, tartışılabilir. Çünkü Volvo Türkiye, bu kayıp dönemi güzel SUV modelleriyle gayet iyi değerlendirmeyi bildi. Üçüncü kuşak S60, şimdi silahlarını donanmış olarak Alman köşebaşı sahiplerinin karşısında.
Kariyerine 2014’te XC90’ı yüklenerek başlayan Scalable Product Architecture platform üzerinde yükselen S60, “en kötü senaryolarda sürücüyü kazalardan kaçınmada destekleyen” bu alt yapısıyla markanın “güvenli” imajını parlatıyor. Malum, İsveçli üretici Vision 2020 hedefi ile olası kazalarda güvenlik çıtasını “hiç bir Volvo’da ölüm yaşanmaması” şeklinde belirlemişti.
Kısaltılmış S90 gibi görünen S60, D segmentinde Audi A4, BMW 3 Serisi ve Mercedes-Benz C Serisi’ne rakip. Ama gerek görünümü gerekse sürüş hisleriyle sanki olduğundan daha yukarıdaymış gibi hissettiriyor.
Geniş ve kaliteli görünen kabinde kokpit XC90’dan itibaren markanın yeni iç dünyasını yansıtır anlayışta. Aslına bakarsanız BMW’nin, Audi’nin, Mercedes-Benz’in saplanıp çıkamadığı hatayı Volvo da benimsiyorsa sorunu kendimizde aramalıyız belki. Belki de müşterinin bütün modelleri görmediğine güveniliyor. Çünkü hangi modele binerseniz binin, kokpit tasarımı değişmiyor. Volvo’nun kokpiti, rakiplerden daha özgün tasarıma sahip, konsola dikey olarak yerleştirilmiş ekran, alışılmışların dışında ama birkaç günde menülere alışılıyor, ergonomik bir sorun söz konusu değil, ikonlar büyük ve rahat kullanılıyor. Ama kokpitin yapısının rakiplere göre biraz kasvetli olduğu söylenebilir. Dikey havalandıma petekleri başka bir mimariyi simgeliyor. Ikea sadeliğini her yerde göreceğiz diye bir kural yok zaten.
Kabindeki en dikkat çekici unsurlardan biri üzerinde İsveçli kristal üreticisi Orrefors’un logosunu taşıyan vites kolu. İlk XC90’dan bu yana kullanılan bu ışıltılı kol, konsoldaki mücevher gibi görünen kontak butonu ve sürüş modu seçicisiyle beraber sıradanlığa meydan okuyor. Hangisi ne kadar kullanışlı kişiye göre değişebilir.
Kabin konforu sınıfı gereği beklenen düzeylerde. BMW modellerini aratmayacak kadar yüksek şaft tünelinden hoşlanmayacak olanlar çıkacaktır mutlaka ama araçta dört yolcu olduğunda sorun yaşanmaz. Yoksa arka koltuk yolcuları B sütunlarındaki havalandırma peteklerine kadar düşünülmüş.
2.0 litrelik turbo beslemeli ve elektrik takviyeli motorun 250 HP’lik gücü, İsveçlilerin geçmişinden alışık olduğumuz gibi sürücünün elini çok kuvvetlendiriyor. S60 Dynamic sürüş moduna geçmeye gerek kalmadan istenirse roket gibi hızlanıyor, şeritleri içine çekiyor, asfaltı yutuyor, hızlanıyor, hızlanıyor. Derken saniyeler içinde 180’e ulaşıp orada pil bitiyor! 2019’dan itibaren Volvo modellerine koyulan 180 km/s hız limiti, adeta en güzel yerinde dondurmayı yere düşürmek ya da aklınıza gelen yarıda kalan en zevkli şeyler gibi kursakta bırakıyor sürücüyü! Geçen sene haberi yazarken “markanın güvenli” imajını güçlendirecek cesur bir karar” demiştik ama doğrusu kullanırken hiç öyle olmuyor! Tasarımından yola tutunmasına, direksiyon keskinliğinden koltuklarına kadar performans sembolü gibi görünen S60, 180 km/s’de güç kesildiğinde uzayda terk edilmiş bir Rus uydusuna dönüşüyor! Hız herkesin kendi sorumluluğunda bir kavram ve mesela 100 km/s ne kadar güvenli bir hız ki böylesi bir sınırlamaya gidiyor marka? Güvenlik her ne kadar kulağa hoş gelse de sadece bu sebepten birçok müşteri Volvo almaktan vazgeçebilir. Zor bir ayrım. Vites konsolundan sürüş modunu değiştirmek bile fayda etmiyor; 180’e kadar yaşanabilecek ateşli sürüş, mecburen noktalanıyor. 1990’ların ilk yarısında BTCC’de Volvo 850’nin ya da 2000’lerde S60R’ın göz kamaştırıcı performanslarını tatmayı unutma zamanı!
S60’ın B5’i, gösterge tablosunda yakıt göstergesinin üzerinde göreceğiniz minicik pilden geliyor ve otomobilin mild hybrid olduğunu işaret ediyor. Ama sanmayın ki elektrik hep arkanızda ve az yakıt tüketeceksiniz! Öyleyse bile sürüşte zaten turbo, elektrik katkısını eziyor, hissetme fırsatı vermiyor! Az hibritlerde 48V’luk akü ve entegre marş jeneratörü, turbo motoru destekleyerek egzoz emisyonlarının azaltılmasını sağlıyor. Bu da diğer birçok markada olduğu gibi aslında en çok üreticiyi yüceltiyor! Çevresel endişeleri çok gelişmiş olanların vicdanını rahatlatması dışında kullanıcıya çok da fazla yansıyan bir şey yok. Jeneratörün elektrik katkısı adeta gösterge tablosundaki sembolü kadar küçük! Tüketim deseniz, o da 9.0 litrenin altına pek düşmüyor. Geleneksel İskandinav sorunu, benzin tüketmeyi seviyorlar! Devam edelim.
Volvo’nun geçmişten gelen dört tekerlekten çekiş tutkusu, cüsseli ve yüksek güçlü otomobili güvenle yolda tutuyor. Elektronik ünitelerle desteklenmiş tutunma kararlılığı bu güçlerdeki bir otomobilin en önemli kozlarından biri. Elbette ki bir GTI gibi kullanılacağını düşünmüyorum ama yine de böylesi yüksek performansı yönetme kolaylığı için direksiyon üzerinde paddleshift vites kontrolleri olmalıydı. Vites kolu ile manuel değişimler yapılabiliyor olsa da eller direksiyonda kulakçıkları arıyor.
Otomobilin uzaktan kumandası ilk sunulduğu XC90 için de yazdığım gibi hala kullanışsız. Alman rakiplere benzememesi için butonlar kumandanın yanına sıralanmış ama algılaması hiç kolay oluyor, pratik değil. Ve mesela diğer tarafındaki yanlış düğmeye basınca alarm çalıyor!
S60’ın en önemli donanım zenginlikleri beklendiği üzere güvenlik sistemlerinde yoğunlaşıyor. Birçoğu belki en önce S60’daydı ama Trump’ın koyduğu vergi yüzünden bunları görememiştik, artık birçoğu Dacia’da bile var; şerit takip sistemi, City Safe çarpışma önleme sistemi, kör nokta uyarısı, aktif viraj farları… Güvende hissettiriyor.
Özellikle profilden çok dinamik ve gençleştirilmiş görünse de 40+ bir otomobil Volvo S60. Ama o yaşlarda da BMW coşkusu veya Mercedes-Benz elitizmine sahip değil. Kendi çizgisinde özgün bir kitleye hitap eden özel bir premium sedan.
+ 0-180 performansı!
+ Süspansiyon ve çekiş sistemi
+ Geniş ve konforlu kabin
+ Güvenlik donanımları
– 180 km/s’yi aşmaması temel sorunu
– Paddleshift eksikliği hissediliyor
– Uzaktan kumanda ergonomik değil
– Bagaj kapağı rakiplerinde elektrikli açılıp kapanıyor
Yakıt tipi: Benzinli
Motor hacmi (cc): 1969
Motor gücü (HP/d/d): 250@5400-5700
Maksimum tork (Nm/d/d): 350@1800-4800
Vites kutusu: Geartronic
Maksimum hız (km/s): 180
0-100 km/s hızlanma (sn): 6.7
Tüketim (şehiriçi/şehir dışı/karma) (lt/100 km): 6.4/5.7/7.5
Ağırlık (kg): 1747
U/G/Y (mm): 4761/1850/1431
Aks mesafesi (mm): 2872
Bagaj hacmi (lt): 442