Yeni 208

Volvo teknolojik ilkleriyle atakta

 Volvo teknolojik ilkleriyle atakta

Volvo Car Group www.e-motoring.com
Volvo Car Group, şirketin gelecek nesil Ölçeklenebilir Ürün Mimarisi kapsamında , dünyada ilk olan bir dizi güvenlik ve destek teknolojilerini tanıtarak, bu alandaki liderliğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Yayalar ve büyük hayvanlar için algılama ve tam otomatik frenlemeyi de içeren yeni özellikler, karanlıkta yapılan sürüşlerde oluşabilecek kritik durumlarda, otonom direksiyon müdahalesiyle yoldan çıkma kazalarını önlemeye yardımcı olan teknolojileri de içinde barındırıyor. Volvo Cars ayrıca otonom park için de bir konsept geliştiriyor. Tanıtılan özelliklerin birçoğu, 2014 yılı sonunda pazara sunulacak tamamen yeni Volvo XC90 ile birlikte satın alınabilecek.

“Amacımız, bu özellikleri konseptlerin de ötesine taşıyarak otonom sürüş alanında liderliği kazanmak ve asıl olarak müşterilere ulaşacak öncü teknolojileri ortaya koymak. Şimdi, kazaları önlemek ve daha rahat sürüş yapmak için otonom direksiyon sistemine sahip ilk Volvo’yu tanıtarak vizyonumuz doğrultusunda ilk adımları atıyoruz,” diyor. Volvo Car Group Kıdemli Güvenlik Danışmanı Thomas Broberg.

Volvo Car Group www.e-motoring.com
Karanlıkta yaya algılama
STRADA (İsveç Trafik Kazaları Veri Toplama) verilerine göre tüm yaya ölümlerinin yüzde 58’i alacakaranlıkta ya da şafak vakti, karanlıkta meydana geliyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde, trafikte ölüm oranı karanlıkta 3-4 kat daha fazladır (VTI). Otomobil güvenliğinde lider olan Volvo Cars, algılama ve otomatik fren sistemleriyle endüstride bir ilki gerçekleştirdi. 2006 yılında sunulan fren desteği ve 2010’da tanıtılan Tam Otomatik Frenli Yaya Algılama sistemlerinin ardından, 2013’te en yeni teknolojiye sahip Yaya ve Bisikletli Algılama sistemi tanıtıldı. Volvo Cars, şimdi de algılama ve tam otomatik fren teknolojisini geliştirerek, karanlıkta sürüşlerde daha efektif şekilde çalışan bir başka dünya ilkini sunuyor. Yeni teknoloji; diğer araçlar, yayalar ve bisikletliler için algılama ve otomatik fren içeriyor. “Günümüz otomobillerindeki kamera teknolojisi, alacakaranlık ve şafak vakti çalışıyor ancak gece sürüşlerinde sınırlı bir yapıya sahip. Artık gelişmiş pozlama kontrolü ile birlikte daha akıllı ve daha hızlı yüksek-duyarlı kamera sayesinde sabahtan akşama kadar bütün sürüş zamanlarında efektif bir çalışma sağlanıyor,” diyor Thomas Broberg. Yeni fonksiyon, 2014 yılı sonunda tamamen yeni Volvo XC90’da sunulacak.

Volvo Car Group www.e-motoring.com
Hayvan Algılama
Vahşi hayvanların karıştığı kazalar ile ilgili olarak büyük bir uluslararası trafik sorunu vardır. Kanada, her yıl araç hasarına yol açan yaklaşık 40 bin kazayı rapor etmektedir. İsveç’te ise 2012 yılında 49 bin adet hayvanla çarpışma bildirildi. Bunların 6000 adedi geyiklerle çarpışmaydı. Hayvanlar için çarpışma azaltma dünyada bir ilk özelliği taşıyor. Bu teknoloji, gün ışığında ve karanlıkta hayvanları algılama ve tam otomatik frenlemeyi içeriyor. Hayvan Algılama, 2014 yılı sonunda pazara sunulacak tamamen yeni Volvo XC90’da tanıtıldıktan sonra yeni nesil tüm modellere entegre edilecek. “Doğanın gizlemek için elinden geleni yaptığı hayvanları tespit etmek, büyük bir mücadele gerektiriyor. Başlangıçta, en büyük hasar ve en ağır yaralanmalara yol açtığı için büyük hayvanlar üzerinde duruyoruz,” diyor Thomas Broberg. Yabani hayvanların yer aldığı trafik kazaları çoğunlukla ekonomik sürüş hızlarında gerçekleşiyor. 100 km/s’nin üstünde hızlarda bir geyikle çarpışma durumunda, yaralanma riski yüzde 70 oranında artıyor. Çarpışma hızı 70 km/s’nin altına indirildiğinde, otomobilin güvenlik sistemleri etkili oluyor ve ciddi yaralanmaların meydana gelme riski oldukça azalıyor. Hayvan algılama teknolojisi, sürücünün kazayı önlemesine yardımcı olmak veya darbe hızını azaltmak için tasarlanmıştır. Aktif ve pasif güvenlik sistemleri, sonuçlarını en aza indirmek için işbirliği içinde çalışıyor.

Direksiyon yönlendirme destekli yol kenarı ve bariyer algılama
Araştırmalar, birçok kazanın kritik olmayan trafik ortamı ve iyi hava koşullarında, sürücününün dikkatinin dağılması, uyku hali ya da hastalık gibi durumlarda meydana geldiğini göstermektedir.
Volvo Cars istatistiksel kaza veritabanı, tüm kazaların yaklaşık yüzde 25’inin yoldan çıkarak oluştuğunu ortaya koymakta. Bunların üçte ikisi 70 km/s ya da daha fazla hız sınırı olan yollarda meydana gelmekte. İsveç’te, tüm ciddi yaralanmaların yüzde 53’ü ve trafikteki ölümlerin yüzde 42’si yoldan çıkma kazaları nedeniyle oluşuyor. NHTSA verilerine göre Amerika Birleşik Devletleri’nde trafik kazalarında ölenlerin yarısında yoldan çıkış kazaları bulunmakta. Direksiyon yönlendirme destekli yol kenarı ve bariyer algılama sistemi, sürücüye yoldan çıkma kazalarını önlemede yardımcı oluyor. Bu teknoloji, otomobilin yolun dışına doğru hareketlendiğini algılıyor ve aracın tekrar yola geri dönebilmesi için direksiyona tork uyguluyor. Sistem, 2014 yılı sonuna tanıtılacak tamamen yeni Volvo XC90’da sunulacak. “Otonom direksiyon müdahalesi, genellikle çok ciddi sonuçlara yol açabilecek yoldan çıkmalara karşı sürücüye destek olmak amacıyla tasarlanmıştır. İsveç’te tüm trafik kazalarında ölenlerin yarısından fazlasına tek araçlı kazalar neden oluyor,” diyor Thomas Broberg ve ekliyor “İleriye dönük bir kamera ve radar, yol kenarları ile bariyerleri izlemek için işbirliği içinde çalışıyor. Sürücü istemeden de olsa yol kenarına çok yakın bir şekilde sapma belirtileri gösteriyorsa, teknoloji hemen devreye giriyor.
“Fiziksel yolun bittiğini izleyebilmek ve algılamak dünyada bir ilk. Bu teknoloji, aynı zamanda yan işaretleri olmayan yollarda da çalışabiliyor” diyor…

Volvo Car Group www.e-motoring.com
Direksiyon yönlendirme destekli ve mesafe kontrollü hız sabitleyici
Euro-FOT’un 2012’de yaptığı bir çalışmaya göre Volvo’nun mesafe kontrollü hız sabitleyici ve çarpışma uyarı sistemleri, bir aracın otoyolda önündeki araca çarpma riskini yüzde 42’ye varan oranlarda azalttığını ortaya çıkardı. Yavaş hareket eden trafik kentsel yaşamın bir parçasıdır. ABD Sayım Bürosu’nun Amerikan Toplumu Araştırması’na göre ortalama bir Amerikalı, yılda 100 saatten fazlasını işine gidip gelmek için geçiriyor. Bu, birçok Amerikalı’nın iki haftalık (80 saat) yıllık tatilinden bile daha fazla bir süre. Direksiyon yönlendirme destekli ve mesafe kontrollü hız sabitleyici, sürücünün şeritte kalmasına ve trafik ritmini takip etmesine yardımcı oluyor. Otomatik olarak öndeki aracı takip eden yeni sistem, 2014 yılı sonunda tanıtılacak tamamen yeni Volvo XC90 ile birlikte sunulacak. “Oyalanma ve dikkatsizlik modern trafik kazalarının en sık nedenidir. Bu teknoloji, monoton dur-kalk trafiğinde daha güvenli ve rahat sürüşe olanak tanıyor,” diye durumu açıklıyor Thomas Broberg ve ekliyor “Direksiyon yönlendirme destekli ve mesafe kontrollü hız sabitleyici, mevcut adaptif hız sabitleyici ve şerit takip asistanı teknolojisinin bir evrimdir. Adaptif Hız Sabitleyici, direksiyonu otomatik olarak kontrol ederken, aynı zamanda öndeki araçla belirlenmiş mesafeyi de korur ve güvenli, konforlu bir sürüş sağlar. Sürücü bir düğmeye basarak yönlendirme desteği için ACC sistemini aktif hale getirir. Otomobil, kamera ve radar sensörlerinden gelen verileri kullanarak, önündeki aracı takip edebilir. Motor, frenler ve direksiyon, bu durumda otomatik olarak mevcut koşullara yanıt verir”.

Volvo Car Group www.e-motoring.com
Otomobilden otomobile iletişim
NHTSA verilerine göre Amerika Birleşik Devletleri’nde tüm kazaların yüzde 6’sı ve tüm ölümlerin yüzde 3’ü kaygan yol koşullarında meydana geliyor. Volvo Cars veri tabanındaki tüm kazaların, yüzde 6-7’sinin de kaygan yol koşullarında oluştuğu açıklanıyor. ABD Ulusal Otoyol Trafik Güvenliği İdaresi’ne (NHTSA) göre kavşaklardaki trafik kazalarında ölenlerin yüzde 10’u kırmızı ışık ihlallerinin sonucu meydana geliyor. Otoyol Güvenliği Sigorta Enstitüsü’nün (IIHS) raporuna göre kırmızı ışık ihlali sonucu öldürülen insanların yarısının sinyal ihlalinde bulunmadığı açıklanıyor. Bu sürücü ve yayalar, kırmızı ışıkta geçen araçların çarpması sonucu kazaya karışmışlar. Birbirleriyle ve trafik çevresiyle iletişim sağlayabilen araçlar, fantastik olanaklar ortaya koyabilir. Önemli bilgilerin paylaşılması ve veri alışverişi, daha konforlu ve güvenli bir sürüş ortamı yaratır.Volvo Cars, 2016 yılından itibaren otomobiller arasındaki iletişim için standart bir teknolojinin uygulanmasına ilişkin, Otomobilden Otomobile İletişim Konsorsiyumu üyeleri ile bir mutabakat zaptı imzaladı. Araçlar arası iletişimin ana amacı, markasına bakılmaksızın tüm otomobiller arasında çalışmasıdır. Bu teknoloji, yol işaretleri ve trafik ışıkları gibi yol altyapısı içindeki vericiler ile araçlar arasındaki iletişime dayanmaktadır.
“Bu alanda oldukça büyük bir potansiyel bulunmasının yanı sıra yol güvenliğinin de ötesinde homojen bir trafik akışı ile yol kullanıcıları için ek konfor gibi pek çok önemli fayda ve fırsat da var,” diyor Thomas Broberg.