Peugeot RCZ
Bu Peugeot bilinenlerden çok farklı bir Peugeot. Beni 406 Coupe’den beri bu kadar heyecanlandıran bir başka Peugeot modeli hatırlamıyorum…
Otomobillerdeki -kendi modelleri arasında bile!- tasarım ortaklıklarından çok fazla hoşlanmıyorum. Aynaya baktığım zaman arkamdan gelen otomobilin ne olduğunu o an anlamak istiyorum. Ama bu hırçın Peugeot, bana da ‘bu stil bütünlüğü olacaksa böyle olmalı’ dedirtiyor! Burun yapısı Peugeot ailesi için yabancı değil ama sonrası tamamen yenilikçi. 200. yaşına girmeye hazırlanan Fransız üreticinin geçmişinde 504’ten 406’ya birçok gösterişli coupe var ama RCZ gerçekten çok başka görünüyor. 1970’lerin 504 Coupe’sigibi bir Pininfarina tasarımı olan “halk Ferrari’si” lakaplı 406 Coupe’nin adult elitizmi yanında RCZ kesinlikle daha genç ve trendy duruyor, muhakkak.Bunu ne otomobilin Peugeot usulü çekik gözlerine ne de kaslı yan panellerine bağlıyorum. Yuvarlak hatlarla gelip küt biten arkasına da değil elbette! Neyse, Audi TT’yi çağrıştıran coupe formunun en tahrik edici yanı, şüphesiz çift bombeli tavan, ona kombine edilmiş dalgalı arka cam ve kenarlarındaki alüminyum kuşaklar. Karbon fiber görünümlü tavan kaplaması sportif kimliği iyice öne çıkarırken A,B ve C sütunlarını birleştiren alüminyum kuşaklar sanki “konseptten gerçeğe ramak kalmış, iyi de olmuş!” izlenimi uyandırdı bende. Ama gözle de görülüyor, elle de tutuluyor. Bu güzel otomobil gerçek… İhtişamlı 19 inçlik jantlara sarılmış 40 yanaklı lastiklere bir göz kırpıp cam çerçevesi olmayan kapıdan içeri “iniyorum”. İnilmeyecek gibi değil ki! Hayli alçak oturma pozisyonu, tavanla aradaki mesafeyi açtığından, bu tip coupelere yakıştırılan “tabut gibi” tanımlamasını anında gündemden düşürüyor. İnsanı boğmayan 2.5 kişilik (!) rahat bir ortam var kabinde. Kafalıkların entegre edildiği şık ön koltuklarda Peugeot aslanı gayet İtalyanvari bir şekilde kabartma olarak duruyor! Arka koltuklar realistik bakışla sadece dekorasyon için kullanılabilir durumda, tabii eğer bu şık coupeyi çocuk puseti olarak düşünmüyorsanız! Zaten yetişkin oturmaya kalkışırsa kafası basık arka cama değiveriyor! Bu boyuttaki bütün coupelerde olduğu gibi RCZ’le de 3-4 kişilik gezintiler can sıkabilir…
RCZ’nin kokpit yapısı Peugeot için pek de yabancı sayılmaz. Ana hatlarıyla 308 kokpitinin elitleştirilmiş ve sportif kimlik kazandırılmış ileri modu gibi görünen kokpit yapısı, sürücüye tam yetkiyle donatılmış hissini veriyor, tüm kumandalar el altında ve tempolu sürüşlerde bakmadan da risksiz kullanılabiliyor. Çift sıra dikişli deri kaplı kokpit yapısı, modern analog göstergelerle bezeli. Tabii ki bu klasizmin yanında LCD panellere sığdırılmış onlarca bilgi de unutulmamış. Oturma pozisyonuna göre park freni kolunun konumu, iyi seçilmiş. Cam çerçeveleri olmayan kapıyı çektiğimde tok bir sesle kapanıyor, merakım hız arttıkça camların rüzgar sesi alıp almayacağı oluyor. Bu bende her kapı camları çerçevesiz olan otomobilde merak konusu olmuştur. Ne yazık ki eskiden beri otomobil üreticilerinin başında derttir bu sorun… İnanılması güç ama hala bu sıkıntıyı yaşayan otomobiller var…
Motor BMW’den
Biliyorum ki basık görünen kokpitin altında tanıdık bir motor var. BMW kökenli, MINI Cooper S’te kullanılan 1.6 litrelik motor, yapılan düzenlemeyle yeni görev yerinde 156 HP üretiyor. Direkt benzin enjeksiyonlu turbo beslemeli motor, kontak anahtarını çevirdiğim anda homurdanmaya başlıyor. Zannederim gitmek istiyor. Zaten gövdenin öne yüklenmiş görünen tasarımını düşünürsek pek de durmaya üretilmemiş gibi. Tok homurtuyla ilerlemeye başlıyorum. Sert süspansiyon ve düşük lastik profillerinin de payıyla gelen tıkırtılar hariç sürüş ritüelini etkilemeyen bir akıcılık gösterisi başlıyor. Peugeot modellerindeki otomatik şanzımanları oldum olası beğenirim, RCZ’de de akıcılığı kesmeyen, performansa ayak uydurabilen bir tempo seziliyor. Otomobilin gaz tepkileri hayli çevik, ne de olsa kökeni belli. Eh Peugeot da kendi karakterine uyarlamış, ortaya yırtıcı bir coupe çıkıyor. Kulağını gaz emirlerine kabartmış şekilde bekleyen otomobil, komut verdiğimde yere güçlü tutunan pençeleriyle adeta tırmalayarak hızlanıyor. İnsana güven veren stabilite ve viraj özellikleri sergileyen RCZ, ancak dar açılı dönüşlerde gaz verildiğinde kayma eğilimi gösterebiliyor. Tabii bu da sürücünün gözü karalığıyla ilgili bir durum, yoksa optimal sürüşlerde böyle kayma ihtimali, normal bir sürücünün hayatında ‘kuru zeminde ESP’nin çalışma ihtimali’ kadar düşük!
Ha şu spoyler meselesi, ilk olarak 20 yıl kadar önce Porsche’nin hıza göre hareketli hale getirdiği bagaj üstü spoyler, RCZ’de de iş başında. Otomobilin aerodinamik yapısını destekleyen kanat, 85 km/s üzerineçıkıldığında otomatik olarak ilk pozisyonuna doğru açılıyor. Hız 55 km/s’nin altına inerse tekrar kapanıyor. Yok hızlanma devam eder de 155 km/s’nin üzerine çıkılırsa ikinci pozisyonuna açılıyor. Bu pozisyonda da otomobil 145 km/s’ye düşene kadar kalıyor. Kulağa da göze de hoş geldiği kesin ama bütün bu renkli animasyonu sakın hareket halindeyken izlemeye kalkışmayın! Bu hareketlenmeleri çok merak edenlere ya da her hızda spoyleri açık tutmayı arzulayanlara kabin içinde bir düğmeyle açma kapama imkanı da sunulmuş…
Otomobilin performansı, gücü ve torkuyla orantılı olarak ağızları açık bırakan düzeyde değil. Şaşırtıcı olan şey yakıt tüketimi. Normalde turbo, kontrolü zor ve ekonomi için pek de matah olmayan bir unsurdur. En azından sürücülük kültürü gelişkin olmayanlar için yakıt tüketimini kolayca kontrolden çıkartabilir. Ama bu motor, daha önce MINI Cooper S’te de şahit olduğum üzere ilginç bir şekilde az yakıt tüketiyor. Tempolu sürüşlerde bile 100 km tüketim ortalaması 9 litre civarında gerçekleşen otomobil, bu kimliğiyle alkışı hak ediyor.
Bana göre otomobilleri birbirinden ayıran sahip oldukları ruhlardır. Kimilerinden hemen inmek istersiniz, kimilerinden hiç inmek istemezsiniz ama kimilerinden indikten sonra da kapıları kilitleyip eve yürürken arkaya dönüp bir öpücük atmak istersiniz… Peugeot RCZ, benim öpücük yolladıklarımdan biri oldu…
2 Comments
peugeot; 106 – 206 – 306 gti larından sonra ilk kez umut verdi.. bence RCZ süper. teşekkürler
Görsel ve performans olarak muhteşem bir kombinasyon
Tek dezavantajı Scirocco karşısındaki fiyat ve DSG eksikliği
Selamlar
HB
Comments are closed.