Amerika’nın kaybolan markaları
Ülkemizde Anadol, dünyadaysa Kaiser, Hudson, Borgward, Humber, Packard, Simca gibi markalar artık yalnızca koleksiyoncuların garajlarında ve anılarda yaşıyorlar. Kaybolanlar arasında minik halk tipi otomobillerden tutun, lüks otomobillere ve hatta teknik bakımdan oldukça gelişmiş fikirler taşıyan otomobiller bile vardı. Otomotiv tarihinde iz bırakanlar, tutulmayanlar veya hiç görülmemiş ölü doğanlar da var bunların arasında. Şimdi sizlerle zaman koridorunda gezinti yaparak bu kaybolan markalara bakalım.
Amerika’nın yeni ve eski umutları
1930’lu yılların ekonomik bunalım ortamında Amerika’da yüzlerce otomobil markası peşpeşe kaybolmuştu. 2. Dünya Savaşı’ndan sonraki yeniden yapılanma döneminde hayatta kalan bütün otomobil şirketlerinde, gelecek için mega projeler geliştirilmişti. Bunların arasına yeni katılanlardan biri de vardı. Savaş yıllarında askeri nakliye gemilerinin seri halde montajını geliştirmekle ün salmış olan, çelik kralı Henry J. Kaiser, eski bir otomotiv mühendisi olan Joe Frazer’in yardımıyla otomobil üretimine girmeyi planladı.
Kaiser’in yaklaşık 10 yıl sürecek bu macerası için Willow Run’da büyük bir bombardıman uçağı fabrikası kiralandı. Bir yıl gibi kısa bir sürede, önden çekişli bir prototip halka sunuldu. Kaiser ve Frazer olarak iki model birden üretilecekti. İlk modellerin sağlamlığı ve konforu beğenildi. Ve bunlar ülkemizde de satılmaya başlandı. Dört kapılı tenteli spor modeller, arka kısmı açılarak station wagona dönüşen modeller gibi ilginç versiyonları vardı. 1950’lerin başında Kaiser’ler, alçak tavanlı ilerici stilde bir karoseriyle çıkarıldı. O günler için fazla ilericiydi ve satışlar pek iyi gitmemeye başladı. Bu arada küçük otomobil pazarı için Henry J modeli çıkarıldı. 1953’te ünlü Jeep araçlarını üreten Willys şirketi devralındı ve uzun yıllar boyunca bu ünlü binek arazi araçları Kaiser-Jeep olarak tanındı. Lüks modeller ve fiberglas karoserli spor modeller, Kaiser’in satışlarını düzeltmediği için 1955’te otomobil üretimi durduruldu ve kalıplar Arjantin’de kurulan yeni bir fabrikaya nakledildi. Bu fabrikada halen Renault marka otomobiller üretiliyor!
Kaiser’in teşebbüsü Amerikan otomotiv endüstrisine hakim olan üç büyük şirket, General Motors, Ford ve Chrysler’in arasına girmeyi tasarlayan cesurca yapılan son girişimdi. Ancak savaş öncesinden kalma birçok başka firma üç büyüklerin alanına girmek için girişimde bulundularsa da bunlar bugün mazide kalan markalara yenilerini ilave ettiler. Yaklaşık 130 yıl var olduktan sonra kapanan Studebaker markası da bunlardan biriydi.
En ünlü modellerini savaş sonrası yıllarda Raymond Loewy tarafından dizayn edilen Studebaker’ların çepeçevre saran arka camları ve uçak pervanesine benzer burunları ün salmıştı. Daha sonraki yıllarda çıkarılan Golden Hawk modelleri, 1950’li yıllardaki en güzel hatlara sahip modellerdi. Ancak halkın beklediği V8 motor ve lüks donanım gecikince satışları rakiplere kaptırdılar. 1954 yılında Packard markası ile birleşmeleri durumu düzeltmemişti. Packard çok eskilerden gelen lüks bir prestij markasıydı. Ancak aynı ününü savaş sonrası yıllarda çıkardı modellerde sürdüremedi. 1953-56 yılları arasında çıkarılan Carribean ve Four Hundred serisinin süper lüks modelleri de markaya eski ticari başarısını geri getiremedi. Son çıkarılan Packard’lar Studebaker’ların değişik panjurlu kopyalarıydı. Bir önceki büyük Packard’ların tüm kalıpları Rus’ların Zil otomobil fabrikasına satıldı. 1990’lara kadar komünistlerin lüks Zil marka otomobilleri bu tip karoser kalıplarıyla imal edilmişti. Studebaker ise son bir nefesle 1959’da 10 ayda tasarlanıp üretime koyulan Lark modeliyle satışlarını bir süre düzeltti ve yeniden lüks spor otomobil pazarına Avanti modeliyle girdi. 1966’da satışlar yeniden düşmüş ve bu kez Studebaker fabrikaları kapanmıştı. Sadece Avanti modeli, bir grup sanayici tarafından küçük çapta üretim olarak yaşatıldı.
Amerikan otomobilleri arasında özel geçmişi olan iki marka Nash ve Hudson‘dı. Birbirinden bağımsız olarak kaliteli ve hesaplı fiyatlandırılmış otomobiller üreten bu iki markanın çamurlukları kapalı, şişkin görünüşlü aerodinamik modelleri ülkemizde de iyi tanınmıştı. Sadece düz sıra 8 silindirli veya 6 silindirli motorlarla üretildiklerinden rakip markalar karşısında pek tutunamadılar. 1954’te de birleşerek American Motors Corp.‘u kurdular. Bundan kısa bir süre sonra Nash ve Hudson markaları tarihe karıştı ve AMC şirketi orta boy otomobiller sınıfında Rambler markasını yeniden canlandırdı. Rambler markası bir süre tutuldu ve Marlin, Pacer, Javelin, AMX gibi spor modelleri de piyasaya sürüldü. AMC’nin başarılı sanıldığı dönemde Jeep fabrikası da devralındı. Bir süre CJ5, CJ6, CJ7 ve CJ8 modelleri Rambler’den kalma 4.2 litrelik 6 silindirli motorla verildi.
Ancak 1970’li yılların çetin rekabeti karşısında AMC‘nin dayanması mümkün değildi. Ambassador modellerinin 1000 dolar zararla satılması, AMC’nin sonunu iyice hızlandırdı. Şirket 1980’li yılların başında tüm varlıklarını Lee Iacocca‘nın idaresindeki Chrysler‘e devretti. Ambassador’un yerine Eagle serisi üretildi.
Amerika’da kaybolan markalar arasında üç büyük şirketin yanlış hesaplarının sonucu gelip göçenler de var. Ford’un klasik bir yanlış planlama örneği sayılan Edsel modeli, kurucu Henry Ford’un ilk oğlu anısına çıkarılmıştı. Çifter çifter farlar ve beygir boyunduruğu şeklindeki ön panjuru halkta ters tepki yarattı ve milyarlık yatırımlar üç yıl içinde yapılan iki model değişikliği sonucunda rafa kaldırıldı.
Chrysler 1950’li yılların sonuna doğru yaptığı yeni yatırımlar ve alçak profilli dizayndan umduğu karları sağlayamayınca Imperial ve Desoto serilerinin üretimini durdurmaya karar verdi. Bunların her ikisi de iyi nam salmış lüks modellerdi. Ancak bayilik teşkilatına gereksiz bir yük getiriyorlardı. Böylece bu büyük tipler kaldırıldı ve yerine orta boy Valiant ve Dart serileri getirildi. İlginç bir raslantı eseri Türkiye 1990’ların ortalarına kadar -kamyon ve kamyonet de olsa! Desoto markalı araçların satıldığı son ülke olmuştur.
Chevrolet’nin küçük otomobiller alanındaki girişimleri de markaya çok sayıda fire verdirdi. 1960’lı yılların başında arkadan itişli hava soğutmalı motorlu Corvair modeliyle 1970’li yılların başında çıkarılan alüminyum motorlu Vega serisi ses getirmişti. Bunların her ikisi de küçük boy ve ucuz tip araçlardı. Bu alandaki en son firelerini 12 yıl içinde kaybolan Chevette, Citation ve Nova serisiyle verdi Chevrolet.
Amerika’da kaybolan birkaç başarısız marka arasında International-Harvester Scout, Willys Jeepster, Bricklin, deLorean, Clenet gibi spor otomobiller de sayılabilir.
Yazı: Bedri Karakuzucu