Porsche Cayman
Her Porsche modeliyle rota bellidir aslında. Nefesinizi tutarsınız, dünya altınızda daha hızlı dönmeye başlar, hissedersiniz. Sürüş orgazmını yaşarsınız nirvana yolunda. Doğrusu, orijinal renklerinden biri olduğu halde hiç sarı beklemiyordum. Zaten dururken bile yeterince dikkat çekici, yola çıkınca gözler sektirmeden hep üstümüzde, “yandık” dedim, üç gün çekeceğim var. Bütün spor otomobiller dikkat çeker ama Porsche’nin albenisi bir başkadır. Civciv sarısı olunca durum daha bir abartılı yaşandı! Öyle bir sarı ki, emniyet kemerlerinden kabin kaplamalarına kadar da dağıtılmış! İlk çıktığı 1996’da yılların 911’ine göre düşük gücünden dolayı Boxster’dan “kız Porsche’si” diye söz ederlerdi. Üzerinden iki jenerasyon geçti, Boxster güçlendi. 2005 yılında da üzeri Cayman adıyla kapanınca -Porsche’nin o günden bugüne “Cayman, coupe Boxster değildir, ayrı bir modeldir” diye parçalanmasına karşın!- hep Boxster’in hard top coupesi sayılarak şık bir model olarak yollarda yerini aldı. 2008 yılındaki makyajı saymazsak bu ikinci nesil Cayman. Ama doğruya doğru artık günlük kullanıma en uygun Porsche modeli ve artık “kız Porsche’si” diye küçümsenemeyecek kadar da güçlü ve hızlı.
Otomobil yenilenirken tabii ki temel Porsche çizgilerinden ödün verilmedi. Farlar başta olmak üzere yüz ve kuyruk yapısı yenilenirken Boxster platformu üzerinde geliştirilen Cayman’in ölçülerde de değişikliklere gidildi. Boyu 2005 yılında çıkan ilk versiyona göre 4340 mm’den 4380 mm’ye uzayan, yüksekliği 1305 mm’den 1295 mm’ye indirilen otomobilin aks mesafesiyse 60 mm artışla 2415 mm’den 2475 mm’ye uzatıldı. Marka çizgisinde güncellenerek daha modern hatlara ulaştırılan gövde formu, timsah benzeri öncüsüne göre daha agresif bir görüntüye kavuştu. Kişisel olarak desem ki artık neredeyse 911 kadar albenili görünüyor, abartmış olmayacağım.
Mekanik dantel!
Kabin kelimenin tam anlamıyla terzi işi. Otomobilin kokpiti bir sanat eseri gibi görünüyor. Abartılı değil ama her şey bir stil sahibi. Kapı açma kollarından vites çevresindeki butonlara her şey. En ilgimi çekense kokpitin ortasındaki kronometre. Markanın bir klasiği olarak soldaki kontağı çevirmek için kullanacağınız anahtar bile Porsche şeklinde ve otomobilin renginde. Büyük dokunmatik ekranın altında yer alan her otomobilde bulunan kumandaların sanki değeri artırılmış gibi. Adeta diğer markalarda Sony olan kumandalar Porsche’de birer Nakamichi değerinde görünüyor gözüme. Ergonomilerine zaten söyleyecek bir söz olamaz, VW ekolünün doğduğu yerdeyiz! Hatasız iç mekanda her cm2 mekanik dantellerle işlenerek değerlendirilmiş. Kokpite gömülü iki bardaklığa ya da sürücü tarafında eşiğe yerleştirilmiş motor kapağı ve bagaj açma kumandalarına dikkat! Ya kapı içlerindeki kapaklı gözlere ne demeli? Alan darlığı limitlerine kadar değerlendirilmiş. Aslında bu eksik bir testtir. O bardaklıklara iki içecek yerleştirip ne zamana kadar dökülmeyeceklerini denemek de vardı! Eğer basketbolcu değilseniz yerleşmekle ilgili bir sıkıntınız olamaz. Ama eğer öyleyse daha büyük coupelere yönelmekte yarar var tabii!
Sanırım dünyada bir Porsche’nin sürücü koltuğunda olmaktan daha zevkli ve heyecan verici çok az yer vardır. Öyle bir koltuk ki bu, direksiyonun üzerindeki amblemin ışıltısının her an gözünüzü aldığı, kalp atışlarınızı hızlandırıp o amblemin verdiği güvenle denenmemişleri denediğiniz bir taht. İnsanın gözünü budaktan esirgemek içinden gelmiyor. Öyle bir güven hissettiriyor otomobil. Tabii bu güce hakim olamayan kendisini tutmalı!
Rahat koltukların formu dikkat çekici. Bir Porsche’nin ne kadar spor otomobil olduğunu kanıtlamaya ihtiyacı yoktur, malum. O zaman düşünmeden edemiyorum, onlarca spor otomobilin yüksek yanal destekli sert koltukları yoksa birer imajdan mı ibaret diye! Porsche sportifliğin sınırlarını gövde geometrisi içersinde tutabiliyor demek ki.
Bir Porsche geleneği/gerekliliği olarak bagaj önde yer alıyor. Vasat bir kompakt hatchback kadar kullanım alanı sunan bagaja ek olarak arkada motorun hemen yanında küçük bir bagaj alanı daha var.
Motoru koltukların arkasında ortaya yakın yerleşimli olan Cayman’de denge maksimum lezzette. Ağırlık merkezi zaten aşağıda olan, selefine göre 10 mm alçaltılan Cayman, yola neredeyse yapışık ilerliyor. Arkadaki spoyler, “görsel şov” için manuel olarak da açılabildiği gibi otomobilin hızı 120 km/s’yi geçtiğinde down force kuvvetinden yararlanmak için otomatik olarak açılıyor. Aracın hızı 80 km/s’nin altına indiğindeyse kapanıyor. Arkadaki tek kalın baca, boxer motorun düşük emisyon salımlı sinirini dışarı atmaya yetiyor!
Konfor, ekonomi, sessizlik
Spor otomobil deyince iki unsur hiç aranmaz. Yakıt ekonomisi ve sessizlik! Ama Porsche’de ilki fazlasıyla mevcut! Önceki yıl hacmi 2.9 litreden 2.7 litreye indirilen direkt benzin enjeksiyonlu 6 silindirli boxer Porsche motorunun en büyük getirisi yakıt tüketimindeki şaşırtıcı azalma. Bunda tabii ki otomobilin önceki nesile göre daha fazla alüminyum ve yüksek dirençli çelik aksam kullanımıyla 30 kg kadar hafiflemesinin de payı var. Elbette start/stop sistemini de unutmamak gerek. Umulmadık yakıt ekonomisiyle zengin ceplerin de dostu olduğunu gösteriyor.
Motor gürültüsüne gelince… O ayrı bir paragraf konusu! Bir boxer motorun huzurlu olduğu tek an çalışmadığı zamandır. Kontağı çevirdiğim anda hemen kulağımın dibinde kavga çıkıyor, bağırış çağırış, pistonlar birbirini dövüyor, enfes! Alt devirleri çok da canlı olmasa bile oraları imajıyla örtüp üst devirlere geçen motor, asıl marifetlerini orada sergiliyor. Doğrusu Cayman’i şehir içinde kullanmanın iki sakıncası var; hem hünerleri görülemiyor hem de çok dikkat çekmesi rahatsızlık veriyor. Buna karşılık soluksuz akıp gitmek için virajıyla düzlüğüyle şehir dışı yollar muhteşem. Mükemmel ağırlık dağılımıyla virajlardan zeytinyağı gibi akarak geçerken otomobil “buralar için yaratıldım” diyor.
Hızlanması bir A45 AMG kadar etkileyici değil, neredeyse bir saniye gerisinden geliyor ama Cayman modifiye edilmiş bir otomobil değil, safkan sporcu. Mesele boy ölçüşmekse virajlarda hesaplaşırlar nasılsa. Motoru 7500 d/d’ya kadar devir çevirebilen otomobilin karakterini birer dokunuşla değiştirebilen iki düğme var, Sport ve Sport Plus. Bu modlar Cayman’i “normal” bir spor otomobilden safkan performans makinesine dönüştürüyor. Özellikle Sport Plus modunda gayet sert ve saldırgan sürüşler gerçekleştiriliyor. Direksiyondaki vites kollarının önemini işte o zaman anlıyorsunuz. Tabii bu modlarda vites büyümediği ve sürekli yüksek devirlerde dolaştığınızdan otomobilin sesi daha bir yükseliyor, gür geliyor. Kabine sızan yol sesine ek olarak motor havuzundan ve özellikle aktarma organından duyulan mekanik sesler de artıyor. Rahatsız edici mi? Hayır. Ama varlar…
Porsche Cayman’de süspansiyon ayarları beklendiği üzere sert. Herhangi bir şekilde salınım hissetmeye imkan yok. Buna karşılık otomobil, sürücü ve yolcusunu konfor altında ağırlıyor. Asla bir GTI sertliği hissedilmiyor daha üst düzeyde tutunma sağlandığı halde. Elit sporları başka tabii… Porsche’nin direksiyonu, keskin tepkileriyle performanslı sürüşlerde hakimiyetin başrol oyuncusu. Böylesi direkt yönlendirmeler kolay kolay görülmüyor.
Üç günün sonunda test otomobilini teslim edip Haramidere’den hani o üst düzey sürüş dinamikleri meşhur MINI’yle yola koyulduğumda ağzımdan dökülenlere hala gülümserim: “Bu arabanın direksiyonunda bu kadar boşluk var mıydı”… Porsche’den inince böyle işte.
+ Performans, ikonik kimlik, düşük tüketim, konfor, frenler, kullanım zevki, denge, hafif gövde
– Kabine sızan yol sesi ve mekanik gürültüler
Porsche Cayman
Yakıt tipi: Benzin
Motor hacmi (cc): 2706
Motor gücü (HP): 275-7400 d/d
Maksimum tork (Nm): 290-4500/6500 d/d
Vites kutusu: 7-ileri çift kavramalı otomatik
Maksimum hız (km/s): 264
0-100 km/s hızlanma (sn): 5.4
Tüketim (şehiriçi/şehir dışı/karma) (lt/100 km): 10.6/5.9/7.7
Ağırlık (kg): 1340