BMW 520d
Şimdilerde güncel BMW 520d ile ilgili yayınlanan birçok yazıda “mantığın buluştuğu nokta” gibisinden yorumlar okuyorum! Doğru değil, aldanmayın! 5 Serisi’nde 2.0 litrelik dizel motorun kullanıldığı E39 ve E60 gövde kodlu son iki 520d jenerasyonu, doğrudur, mantık işiydi. Ama güncel 520d mantık işi değil! Çünkü artık mantığın ötesinde! Artık mantık sınırlarını aşmış ciddi bir performans otomobili konumuna yükselmiş! Hedef kitlesinden üst yaş sakinlerini tedirgin edebilecek kadar güçlü ama minimal tüketimiyle de çok mutlu edebilecek kadar cimri! Üstelik 1700 kg’lık cüssesine bakınca bunların hiçbirini dışardan belli de etmiyor; ne 8.1 saniyelik 0-100 km/s hızlanma performansını, ne de 5.2 litrelik 100 km ortalamasını! İnceleyelim.
van Hooydonk golleri!
Hakkında manalı manasız çok spekülasyon yapılmış olsa da 1992-2006 arası (yıllara bakınca ne demek istediğimi açıkça anlaşılmış olmalı!) tüm BMW modellerinin gördüğümüz ve görmediğimiz bölümlerinin tasarımından sorumlu olan dizayn patronu Chris Bangle’ın yerini alan Adrian van Hooydonk’un X5, X6, 7 Serisi gibi bir başka harikası var karşımda. Daha spekülasyona kapalı, hem BMW geleneklerine uygun ama hem de markanın gelecek tasarımlarını hissettiren bir yapıda. “Bir otomobil dinamik bir görüntüye sahip değilse, sürüşünün dinamik olduğuna nasıl inanabiliriz? Otomobilin karakterini hem görebilmeniz hem de hissedebilmeniz gerekir. Tıpkı yetenek gibi, sadece sahip olmanız yetmez, kullanabilmeniz de gerekir” diyen BMW Group Tasarım Başkanı van Hooydonk, sıradaki 3 Serisi’ne de düşünürsek biraz da diğer markalarda gözlediğim ‘endüstriyel kolaycılığa’ kaçıyormuş gibi hissettiriyor biraz. Laf büyük ama aynada görüldüğünde ya da arkadan bakıldığında 7 Serisi’nden çok farklı görünmeyen bir başka otomobil bu! Korkarım gelecek 3 Serisi de aynı çizgide olacak! Benzer hissiyatı son birkaç yıldır Peugeot ya da Volvo (ve daha niceleri!) tasarımlarında da alır olduk, kendi adıma bu endüstriyel kolaycılıktan çok da hoşlanmıyorum. Mantıklı açıklaması şu, yüksek ar-ge maliyetleri!
Peki, felsefe/ahkam burada iniyor, biz yola devam ediyoruz! 4.9 metrelik metal abidenin içine bir teknoloji sirki entegre edilmiş. Kullanıcıyı ürküten türden değil, kaliteli görünümüyle anında yakalayan, el sürmeye çekimser bırakmayan şık oyuncaklar… Bunlar aslında eskiden beri tipik BMW üretim unsurları. Öndeki yolcuyu “etli ve sütlü”ye karıştırmayan sürücü odaklı kokpit, her bir detayında otomobilin sahip olduğu dinamizmi hissettiren kabin, dört bölgeyi bağımsız iklime kavuşturabilen klimayla başlayan beklenmeyecek ölçüde yüksek konfor… Aslında bu küçültülmüş ve “ekonomikleştirilmiş!” bir 7 Serisi’nden başka bir şey değil! 245 HP yerine 184 HP güçle “yetinilen(!)”, yaklaşık rakamlarla 300 bin lira yerine 160 bin lira gibi fiyatlara sahip olunabilen!..
M Sport paketli 520d, bu donanım opsiyonunu tamponları ve iç trim kaplamalarıyla belli ediyor. Başta söylediğim gibi kabindeki her bir unsur, tüketiciyi anında kendine çekiyor ve kullanıma teşvik ediyor sanki. Konsolda dikkat çekici bir detay var, anahtarsız otomobilin cepte bile kalması yeterli olan kumanda ünitesi için sürüş sırasında sağa sola uçuşmasın diye bir yuva yapılmış, işte o yuva gelenekselliğin zaferini simgeliyor!
Güzel performans rakamları
Duyulan belli belirsiz dizel sesi keyif kaçırmaya yetmiyor. İstesek de istemesek de artık dizelin sesinden çok verdiği huzurla ilgilenir olduk. Korkarım içten yanmalı benzinli motorların 6000-7000 d/d’lerde yaydığı o muhteşem sesleri artık ancak dijital ortamların nostaljik başlıkları altında duyabileceğiz… Benzinin litre fiyatını da hesaba kattığımızda!..
Van Hooydonk tasarıma dair çok kafa patlatmış o kesin de, otomobilin en artistik noktası gaz pedalı. Çünkü 184 HP’yi, 380 Nm’yi, kısaca bütün güçleri kontrolünüze sunuyor. Motorun tork eğrisi çok enteresan, 2750 d/d’de sunduğu maksimum torkunu 4000 d/d düzeyine kadar koruyabilen motor, sanki en baştan beri bu torkla ilerliyormuş gibi hissettiriyor. Bunun da sırrı kalkışta açılışı 202 Nm ile yapmasında şüphesiz. Son derece pürüzsüz, net bir itici güçle ilerleyen otomobil, geçişlerini hissettirmeyen otomatik vitesiyle üst hızlara akarak taşınıyor. Ağırlığına göre 8.1 saniyelik hızlanma değeri kesinlikle çok etkileyici bir dinamizm sağlıyor. Bu arada yavaşlamalarda, daha doğrusu frenaj sırasındaki kazanımdan söz etmek gerek. BMW’nin Efficient Dynamics felsefesi kapsamında otomobilde fren yapıldığında sürtünmeyle açığa çıkan enerji akünün şarjında kullanılıyor! Yani otomobilde geri dönüşümlü enerji kullanılıyor!
Fabrika verilerinde sunulan iyimser tüketim değerlerinin sahiden gerçekleşebildiğini görmek heyecan yaratıyor. Mantıklı kullanım koşullarında 7.5 litrelik karma tüketim performansı, uzun yolda sakin ve legal limitler içinde kalındığında 5 litre seviyesine kadar düşüyor! Bunun sırlarından biri de gövdenin sürtünme kayıplarının önceki modeli gore %3.5 oranında azaltılmış olmasında…
Arka tekerleklerin milimetrik dansı!
Kullanımda elbette ki gözlenemiyor ama hissediliyor ki, otomobilin bu kadar iyi tutunmasının altında önemli bir teknoloji yatıyor. 1990’lı yıllarda Peugeot’nun 306 GTI, Honda’nın da Prelude modellerinde uyguladığı ön tekerleklerin aksi yönüne milimetrik dönüşler yapması, viraj tutunmasını maksimum düzeye ulaştırıyor. Bunun integral açıklaması arka tekerleklerin 3 derecelik açı değişiklikleri. Virajlar çeviklikle dönülürken yaptığım gaz şiddeti ya da vites değişiklikleri otomobilin stabilitesini etkilemeye yetmiyor. BMW 520d’nin 3 farklı sürüş modu, aslında kullanıcısının yetkinliğine göre karakterinin programlanabilmesini de sağlıyor. Comfort modunda sakin, iyi huylu görüntü çizen otomobil SPORT+’a alındığındaysa bağımsızlığını ilan ediyor. Öyle ki, tepkiler hızlanıp tüm yürüyen aksam sertleşirken DSC bile devreden çıkıyor. Tabii ki son noktada müdahale etmek için, artık o da yeterse… Ne kadar acayip, ağırbaşlı insanların tercih edeceği sınıftaki ekonomik bir otomobilde performans üstünlüklerinden söz ediyorum!
520d’nin Dinamik Direksiyon sistemi, yanal ve boyuna ivmelenmeleri, hız ve direksiyonun açısını baz alarak mevcut sürüş durumuna göre optimize etmeyi sağlıyor. Bu değerlere göre akslardaki dengeleyicileri kullanarak otomobili dengede tutuyor. Anlaşıldığı üzere bu otomobil, görünenlerin ötesinde çok sayıda gelişmiş teknolojiye sahip.
Her tekerlekte yer alan kontrol sensörleri, saniyede dört yüz kere (400!) hareketleri değerlendirip ve amortisörlerin sertliğini optimize ediyor. Sistem o kadar hızlı çalışıyor ki, ön tekerlek bir çukurla karşılaştığında, arka tekerleklere bilgi gönderilerek yeterli tamponlama sağlanıyor. Sıkışma ve geri tepme sönümlemesi, sürekli ve bağımsız olarak dengeleme ihtiyacını sonlandırmak için ayarlanıyor. Hayal edeni ayrı, uygulayanı ayrı tebrik etmek gerek!
BMW kullanması çok zevkli bir otomobildir ama yazması pek de zevkli değil… Çünkü eleştirecek nokta bulmak çok zorluyor, övgü yazıları dizisi gibi oluyor! Eleştirmek için de eleştiri yapılmaz! Ama alın size gerçek bir eleştiri, 520d, 200 km/s üzerine çıkmakta hayli nazlanıyor! Maksimum hızı 225 km/s olarak açıklanmasına karşın tam da 200 km/s civarında nefesi kesiliyor! Bu da sizlere satın aldığınız yakıtın kalitesiyle ilgili bir fikir vermiş olsun!