MINI Cooper S Countryman
MINI duygusu… Çağrıştırdıkları stil, kalite, özgürlük, keyif, güç, performans ve sürekli stabilite. Hemfikir miyiz? Anlaştık. Bunları asfaltta 2001’den beri tanıdık, kimilerimiz doya doya, kimilerimiz görgü şahidi olarak yaşadı. Hatta bir jenerasyon öncesi 1960’larla birlikte ilk döneminde de keyfine varabildi. Şimdi… MINI, şu ana kadarki gelmiş geçmiş en iyi retro operasyonuyla BMW tarafından müthiş bir ticari obje, müthiş bir marka haline getirildi. 2001’den bu yana geride kalan 10 yılda 4 farklı gövde, çok sayıda güç/donanım versiyonuyla ulaştığı noktada hiç şüphesiz öncüsünden çok farklı bir konumda MINI. BMW operasyonuyla isminin bile büyük harflerle yazılmasının ötesinde minik ismiyle kendisine koskocaman bir dünya yarattı… Hatchback, Cabrio ve Clubman’i izleyen dördüncü gövde formatı Countryman ile MINI artık büyüdüğünü boyutlarıyla da ortaya koyuyor. Bu kavramsal değişim, orijinal konseptin ne kadar dahilinde tartışmaya açık ama otomotiv sektöründe değişen trendlere gösterilen uyum takdire şayan… Düşünün ki bagaj kapağındaki kocaman MINI logosu bile ismiyle bir tezat ve kakofoni faktörü!
Kafamda bu düşüncelerle biraz önyargılı olarak takip ettiğim Countryman’i yollarda bulldog gibi dolaşırken gördüğümde markanın ilk konseptin sınırlarını ne kadar daha zorlayabileceğini anlamaya çalışıyordum. Sıradaki iki versiyon coupe ve roadster belli limitler içinde MINI ya da Mini konseptine dahil kabul edilebilirdi ama bu versiyon limitleri zorluyordu gözümde. Sokak ağzıyla “kompresörle şişirilmiş Mini” esprilerine hiç gülmedim ama açıkçası otomobili de hiç sıcak bulmadım ilk zamanlar. Şimdiyse MINI Countryman, güzel bir haftasonu için beni bekliyor. Tanıyarak, fiziksel limitlerini deneyerek görme şansına sahibim. Geleneksel yuvarlak farlarının olmamasıyla daha ilk bakışta taca çıkan Countryman, yakından inceleyince aslında ne kadar özenli bir tasarıma sahip olduğunu gösteriyor. Muhafazakarlık değil ama Countryman’i 1961-1969 arası üretilen ilk Countryman gibi görmek istemem, hatchback versiyonun muhteşem bir uyarlama olmasındandı. Austin Mini Countryman olarak 108.000 ve Morris Mini Traveller olarak 99 bin adet satılan özüne sadakat bekliyordum belki… Fakat bugünün crossover araçlarına bakınca direnmeyi kestim ve kafamda biraz daha agresif olması gerektiğinde BMW tasarımcılarıyla uzlaşma sağladım!:) Şirin görüntü zorlu koşullarda apoletleri düşürebilirdi!
Mickey Mouse! Sinirli bakışlar sağlayan farların arasında zarif tasarımlı ızgara ve tamponun yeni bir kişilik kazandırdığı yüz ifadesinden sıyrılıp yandan baktığımda irileşmiş bir MINI ile karşılaştım. Bir MINI’de ilk kez bu kadar çok kapıyı bir arada görmenin heyecanına bir de kocaman ve yüksekte bagaj kapısı eklenmiş olmasının heyecanı anlatılır türden değil! Ama arka kısımdaki en heyecan verici unsurlar bana göre S versiyonun tehditkar çift egzoz çıkışı! ¬Burundan başlayıp arkada son bulan şerit çıkartmalar, istek üzerine sonradan eklenen aksesuarlar, istenirse otomobil stickersız olarak teslim ediliyor.
MINI Cooper Countryman’in kabininde bizi Mickey Mouse karşılıyor! Şaka değil, kokpitin ortasına yerleştirilen yemek tabağı büyüklüğündeki hız göstergesine iki de kulak eklenince olmuş Mickey! 2007’de satışa çıkan ikinci kuşak (R57) Cooper’ların kokpiti temeli üzerinde geliştirilmiş Countryman kokpiti, yüksek donanımlarla çok daha kaliteli görünüyor. Özellikle otomatik klimanın kullanımı, manuel versiyonuna göre çok daha iyi hissettiriyor. Ne yalan söylemeli, manuel klimalarda BMW’nin sanki mekanik işbirliği içinde olduğu Peugeot’dan etkilendiği göze çarpıyordu!.. Direksiyonun arkasında şanzımanı manuel olarak kullanma olanağı tanıyan iki kulakçık yer alıyor. Bunların fonksiyonelliğine çoğu otomobilde inanmadım ki, Countryman de bana bunu hissettirdi. Ama meraklıları için görevlerini net bir şekilde yaptıklarını belirtmeliyim. Otomobilin içindeki mesafeler, dört kişinin hiçbir şeyden yakınmadan yolculuk yapabilmesine imkan sağlayacak düzeyde! Yüksek tavan, özellikle arka koltuk yolcuları için cömertçe sunulmuş diz mesafesi, 350 litreden 450 ve 1170 litreye kadar genişletilebilir bagaj hacmi, kullanışlılığı artıran unsurlar. Tavandaki açılır tavan ve iç aydınlatma kumandaları uçak değilse de eğlenceli bir kapsül kullanıyormuş hissi vermeye yetiyor. Ama asıl eğlence sürüş sırasında ortaya çıkıyor! Basitliğiyle kendini sevdirip 20. yüzyılın 2 numarası seçilecek kadar efsane olabilmiş bir markanın “sahip prensipleri” dahilinde sunduğu kalitenin tartışılır yanı -10 yıldır alışıldığı üzere- görülmüyor. Keyif, kalite, imaj hepsi bir arada satılıyor!
Overboost ile 260 Nm!
184 HP’lik turbo beslemeli motorun daha ilk çalıştırmada duyulan homurtulu sesi, yüz ifadesiyle birleştiğinde performans algısından başka bir şey geçmiyor akıldan. İlk Cooper S’te (R55-56) 163 HP ile başlayan güç gösterisi, ikinci kuşakta (R57) kompresör yerine turbo besleme ile 175 HP’ye ulaşmıştı. Countryman’de ise 1.6 litrelik motorun maksimum gücü 184 HP’ye ulaşmış durumda. Bu teknik tabloyu kenara itip yola koyulduğumda gaz emirlerini hiç bekletmeyen bir güçle karşılaşıyorum. Bu otomobilin boş ağırlığı 1385 kg. Üzerinde BMW modellerinden tanıdığımız 6 ileri vitesli Steptronic şanzıman var. Bütün bunlara karşın 0-100 km/s hızlanma değeri 7.6 saniye! Uygun yolu bulup gazı esirgemediğiniz zaman otomobilin hiç hız kesmeye niyeti olmuyor. Saydığım teknik verilerin olağan sonucu! Çünkü motor, 1600 ile 5000 d/d arası gibi geniş bir bant aralığında maksimum torku olan 240 Nm’yi kesintisiz sunabiliyor! Buna 1700-4500 d/d arası gaz pedalına sonuna kadar basıldığında overboost ile anlık alınabilen 260 Nm’lik çıkışları eklersek… Olağanüstü bir sürüş keyfinin sebebi işte bu veriler! MINI kullandığınızı ve sağlayacağı yol tutuş avantajlarını bilerek ama yüksekte seyrederek alçak uçuş yapmak gerçekten çok keyif verici. MINI kullanıcısı olup virajlarda benzer tutunmayı bekleyenler fazlasını Countryman’da buluyor bulmasına ama buna karşılık biraz daha fazla esneme ve yanlara yatma gözleniyor ki, onu da yüksekliğe bağlamak gerekiyor! Bu risk yaratsa zaten otomobil üretilmezdi ama hatchback MINI’lerden yukarıda olmaya alışmak zaman alıyor! Yoksa köşelere yakın tekerlekler, genişletilmiş iz açıklıkları ve uzun aks mesafesi, mantık sınırları içindeki fiziksel limitlerde garantiyi sağlıyor.
MINI Cooper Countryman’in otoyol performansını çok anlatmak niyetim yok, ne kadar basarsanız o kadar gidiyor, tereddütsüz, pürüzsüz hızlanıyor. Açıklanan maksimum hız değeri 215 km/s! Şehir içindeyse bundan 10 yıl önce MINI Cooper’a atılan hayranlık dolu bakışlar şimdi Countryman’e kayıyor gibi görünüyor. Stil trafikte herkese baskın geliyor! Trafikte MINI ile ama yüksekte yol almanın keyfi bambaşka. Hani deyim yerindeyse park için valelere vermeye kıyamayacağınız türden bir otomobil bu… Her geçen gün yoğunlaşan trafikte ataklığın artık fazla bir öneminin olmayacağını düşünürsek elde ettiğim en değerli veriyi paylaşayım, 100 km tüketim ortalaması 10 litrenin üzerine çıkmıyor! 184 HP’lik otomatik şanzımanlı bir SUV’den söz ediyoruz! Şimdi hünerlerini görmek için yoldan çıkma zamanı!
Yollardaki SUV tipi araçların yüzde 90’ıyla koşullar ağırlaştığında “takılıp kalmış”, çekici ya da traktör aramış birisi olarak biliyorum ki, arazi koşullarında sürüş ciddi bir iştir, başta uygun lastikler, zincir, çekme halatı vs gibi belli ekipmanlar ve güzergah bilgisi olmadan maceraya kalkışmak hüsran ile biter! Bu deneyim ışığında şehir tipi crossover’ı fazla zorlamak niyetinde değilim. Ama tatlısu balığı olmadığını da ispat etmesini isteyeceğim. Asfalttan toprağa inince süspansiyonun virajlarda gösterdiği esnemelerin hafif de olsa arazi koşullarında bu kadar fonksiyonel olabileceğini hiç düşünmemiştim. Toprak yolda ilerlerken konfordan ödün istemeyen Countryman kabininde herhangi bir tıkırtı da duyumuyor. Bunu otomobilin yeni olmasına bağlamak mümkün ama eğimlerde gövde rijit olduğunu gayet net gösteriyor. Çukurlardan geçerken amortisörler görevlerini sessizce yapıyor, mekanik gürültüler duyulmuyor. Kabindeki elemanların da titreşimsiz olduğu fark ediliyor.
Çetin ceviz!
Güncel MINI versiyonları gibi sağladığı performansa oranla şaşırtıcı yakıt ekonomisi sunabilen Countryman, legal hız sınırları içinde kalınarak yapılan otoyol sürüşlerinde de 8 litre düzeyinde kalan 100 km tüketimiyle keyif veriyor. Bu otomobil göründüğünden daha “çetin ceviz” ve kullanmanın maliyeti de zannedildiği kadar yüksek değil! Başta MINI konseptiyle buluşturamadığmdan olsa gerek ön yargılı yaklaştığım otomobil, sürüş dinamikleriyle kalbimi fethetti, içinden inmek istemedim. Sunduğu özellikler düşünüldüğünde fiyatı da gayet mantıklı düzeyde geldi… Artık soranlara gönül rahatlığıyla önerebilirim, stil eşliğinde keyifli, hayır, çok keyifli yolculuklara…