Reklam

Yerli malı yurdun malı

 Yerli malı yurdun malı

Ve ilk adımlar atıldı. Gerçekten üretilmeli mi? Ne kadar rantıbl? Üretilirse nasıl bir şey olur? Nasıl bir şey olmaz? Ve kime satılır? Tarafsız olarak değerlendirdim.

Malumunuz uzun zamandır yerli otomobil için bir “babayiğit” bekliyorduk. Geçtiğimiz günlerde yapılan tanıtım toplantısında gördük ki Ortak Girişim Grubu (OGG) adı altında 5 tane babayiğit birden çıktı ortaya; Anadolu Grubu, BMC, Kıraça Holding (Karsan), Turkcell ve Zorlu Holding (Vestel).

Aylardır bu sayfalarda sıfırdan otomobil yapımını dilimin döndüğünce anlatmaya çalışıyorum. Bu yüzden konuya bir de benim perspektifimden

bakalım. Altını çizmek gerekir ki bu yazı siyasi yanı olan bir yazı değildir. Olaya teknik yönüyle bakan tarafsız bir ana-lizdir. Ancak bu analizler Türkiye’nin otomotiv sektörüne uzun yıllardır hizmet veren bir gözün analizidir, bunu da belirtmeden geçemeyeceğim.

Daha önceden de konuşmuştuk, yapılacak bu otomobili kime satacağımız çok önemli. Kim alacak bu otomobili ve ne için kullanacak?

Türkiye’de iki sınıf otomobilin müşterisi var.

B Segmenti yani Renault Symbol, Peugeot 301, Hyundai Accent Blue.

C Segmenti yani VW Jetta Fiat Egea, Renault Megane, Toyota Corolla, Ford Focus, Opel Astra Sedan.

Türkiye’de çok satan bir başka otomobil sınıfı daha var. Ticari segment yani VW Caddy, Fiat Doblo, Renault Kangoo, Ancak bu sınıfın varlığı vergi mevzuatıyla doğrudan ilgili. Vergi avantajı olmazsa bu sınıfın satışlarının çok azalacağını tahmin ediyorum.

Türkiye’de C segmentinde pazarda bireysel müşteri gitgide azalıyor. Yani artık çok az kişi gidip 0 kilometre Fiat Egea ya da Megane satın alıyor. Asıl otomobil satışları filo halinde gerçekleşiyor. Filo otomobil alıcıları araçları toptan satın alıp müşterilerine kurumsal kiralama yoluyla kiralıyorlar. Araçlar 1 yaşını geçer geçmez hemen ikinci el olarak satılıyorlar. İşte bireysel müşteriler de bu az kullanılmış az kilometreli otomobilleri uygun fiyattan satın alıyorlar. Sonuç olarak eğer milli otomobilimiz C segmentinde olacaksa müşterisi de filo alıcıları olacak.

Türkiye “sedancı” bir ülke olduğu için bizim yerli otomobilimizin sedan olması çok büyük bir olasılıktır.

Biz bir otomobil yapıyorsak onu sadece yurt içi pazarı için yapmamalıyız. İhracatı düşünülmeden sadece yerli pazar için bir otomobil yapmak, ekonomik olarak sürdürülebilir olamaz. Etrafımıza baktığımızda, Rusya ve İran da sedan pazarının kuvvetli olduğu ülkeler. Avrupa’da da sedan pazarının güçlü olduğu az sayıda ülke var, İspanya ve belki biraz da İtalya ve Romanya. Yani…

Otomobil yavaş yavaş şekillenmeye başladı. Sedan olacak ve genellikle de filolara satılacak. Yurtdışında da bazı ülkelere satılabilecek.

Aracın satışına başlanacak yıllarda yeni araç tip onayında çevre kirliliği normlarında Türkiye’de de artık EU6 C uygunluğu gerekecek. Dolayısıyla dizel araçlarda AdBlue özellikli bir SCR katalitik konvertör bulunan bir sistem olmazsa olmaz olacak. Bu sistemlerin kullanılması sonucunda da dizel motor kullanan yerli otomobilimiz oldukça pahalı olacak. Gün itibarıyla SRC donanımlı 1,6 dizel  WV Polo Trendline modelinin fiyatı 85,900 TL.

Diğer seçenek ise benzinli motor kullanılması. Şu an itibarıyla 1300 cc ve aşağısı araçlar için bir vergi avantajı var. 1300 cc’den küçük hacimli olursa çok güçlü olamaz. Ancak turbo beslemeli olursa güç alınabilir ama turbo da fiyatı yükseltir. 1599 cc ve yukarısı ise hic avantajlı değil

Yani sedan otomobilimizin üstüne koyacağımız motor benzinli olursa en fazla 1599 cc hacminde olacak. Dizel kullanılması durumundaysa motor teknolojisi gereği çok ucuz olamayacağı kesin.

Diğer bir olasılık ise, aracımızda hybrid teknolojisine sahip bir motor kullanılması. Hybrid deyince biraz durup düşünmek lazım. Klasik içten yanmalı motorlu bir aracı ve hybrid aracı yan yana koyalım. Hybrid aracın içinde fazladan bir elektrik motoru, batarya ve bu sistemleri yönetecek bir yazılım ve elektronik aksam olmalı. Konsorsiyumun içinde Vestel ve Turkcell’in olması sanki bu yönde bazı çalışmalar olabilirmiş gibi sinyaller veriyor. Yukarıda saydıklarımız ila-ve maliyet ve aracın fiyatını arttıran konular olacak.

Şu an piyasada satılan hybrid araçların en ucuzu olan 1.5 Hybrid Cool 90.600 TL olduğunu görüyoruz. Ayrıca filo araçlarında da hemen hemen hiç hybrid araç satılmıyor.

En son olasılık ise aracın yüzde yüz elektrikli olması. Elek-trikli araç konusunda aşılması gereken birkaç engel var. Bunlardan bazıları teknik engeller ama en önemlisi halkın gözündeki psikolojik engel. Kullanıcıların isteği bir araba alayım her yerde onu kullanayım şeklinde. Yani işe de onunla gideyim, tatile de. Maalesef bugünkü teknolojiyle elektrikli arabayla tatile gidemezsiniz. Bataryanın menzili yeterli gelmez. Türk müşterisi de sadece bu sebeple bile o arabayı satın almaktan vazgeçebilir.

Sonuç olarak araç belli, sedan, 1300 ya da 1600 cc hacimli benzinli motorlu B ya da C segmentinde bagajı büyük bir otomobil olacak. EU6 normlarını sağlayacak. Fiyatı bugünkü vergilendirmelerle 70.000 TL’nin altında olacak.

Şunlardan eminim; çok kuvvetli bir PR çalışması yapılarak yerli otomobil her an için gündemde tutulacak. Hemen her hafta başka bir konuda basında haberler çıkacak. Aracın tasarımıyla ilgili bilgiler dökülecek ortaya. Ve söz verilen tarihte ilk prototipi yolda yürür hale gelecek. Üretime başlanmadan sipariş verenler olacak. İsmi için anketler düzenlenecek. Mutlaka kırmızı, beyaz ve siyah renkleri olacak.

Ama ne kadar satılacak, ne kadar sahipleneceğiz, ne kadar bizim otomobilimiz olacak onu zaman gösterecek.