Audi e-tron sportback 55 quattro
Şarj istasyonları beklenin altında bir hızla yapılana dursun, modelleri ve tabii müşterilerle buluşan araç sayıları giderek artan elektrikli otomobiller, markaların teknoloji gösterileri halinde yollarda daha çok karşımıza çıkıyor. Gerçi uzunca bir süre geleneksel içten yanmalı müşterileri onları şüphe ve kaygıyla gözetlemeye devam edecek ama trafiğe ilginç renkler kattıkları da yadsınamayacak bir gerçek. Meraklı gözler, fırsat olursa soru yağmurları, yer yer takdir yer yer endişe dolu bakışlarla yeterince alt yapı oluşturulamadan elektrikli mobilite çağına doğru yuvarlanıyoruz.
e-tron da Audi’nin gövde gösterilerinden birisi. Muazzam bir otomobil. Belki BMW’nin iX’i de öyleydi ama Bavyeralıyla kıyaslarsam e-tron daha bir otomobil. Tasarım stüdyosundan tamamlanamadan firar etmiş gibi görünen iX’in yanında daha bir bitmiş bir otomobil. Daha geleneksel tasarım hatlarına sahip. Karşı eleştiri olarak BMW de iX’in çizgisinin daha yenilikçi olduğunu öne sürebilir. Gelgelelim, son dönemdeki BMW tasarımları, özellikle de elektriklilerin dizaynı fazlasıyla eleştiri topluyor. Evet e-tron’da kusur bulmak çok zor. Gelgelelim onun da derdi aynı. Kısa menzil ve yetersiz altyapı. Dönüşüm sürecinde ya da fosil yakıtlara rakip alternatif yakıtlarla birlikte oluşturulacak yelpazeye ulaşana kadar sancılı bir süreç olacak muhakkak. Tahminim o ki, ne benzin ne dizel ortadan kalkmayacak, seçimin müşterilere kalacağı geniş bir menüden seçimlerle yol alacağız yakın gelecekte.
Alman üreticinin 2019’dan beri Bratislava’da ürettiği e-tron, Audi’nin ilk yüksek adetli elektrikli otomobili unvanına sahip. İlk müşterisine 2019 yılı Mart ayında teslim edilen e-tron, Q8’in gövdesinde geliştirilmiş. e-tron’un konvansiyonel SUV gövde formuna 2020 yılında testini gerçekleştirdiğimiz Sportback adlı coupé SUV gövde stili de eklenmişti. İlk olarak Kasım 2019’da Los Angeles’ta yapılan Automobility organizasyonunda tanıtılan araç, 2022’de geçirdiği makyajla güncellenmişti. Bugün çok görkemli, göz alıcı, kafa döndüren bir tasarım ve tabii ardında etkileyici bir teknolojiye sahip olan e-tron, elektrikli otomobillere bakışı değiştirebilecek etkiye de sahip.
Audi e-tron sportback 55 quattro’nun 4901 mm’lik uzunluğu ve 1935 mm’lik genişliği, geleneksel SUV versiyonuyla aynı. Ama yüksekliği 1.3 cm daha düşük. Bu arada gövdenin rüzgar direnci de 0.25 cD’lik değeriyle standart gövdeden daha düşük. Heybetli görünen gövde, tipik Audi hatlarından oluşuyor. Altındaki jantlar dışında radikal bir değişiklik taşımıyor ama güzel, alımlı, dikkat çekici. Coupé formlu gövde BMW X6 ve Mercedes-Benz’in GLE’si gibi seksi bir kuyrukla sonlanıyor. Otomobil, o kuyrukta 555 litrelik bir bagaj alanı taşıyor. BU kapasiteyi 1594 litreye kadar genişletmek mümkün.
Terzi elinden çıkmış gibi görünen kokpitte her şey dijital. Dokunmatik ekranların tepkileri hızlı, menüleri anlaşılır ve kullanışlı. 2002 yılında A8 modelinde tanıtılan MMI ile yönetilen multimedya sistemi, hatasız diyebilirim. Bir VW Group markasında aksini düşünmüyoruz bile! Koltukları kaplayan suni deriden kokpitte kullanılan plastiğe her şeyde üst düzey malzemeler tercih edilmiş. Otomobile yön direktifi verilen vites kolu değişik bir tasarıma sahip. Üzerindeki el yaslama alanı daha ön planda tutulmuş. Ön koltukların arasındaki kol dayanağının arkasında arka koltuk yolcuları için de kapsamlı dijital klima kumandaları yer alıyor. Uzunluğu 5 metreyi bulan bir SUV’de oturma alanları ya da diz mesafeleriyle ilgili herhangi bir şüpheye yer yok. Gövdenin coupé formuna rağmen arkadaki baş mesafesi ile ilgili de bir sorun bulunmuyor.
e-tron sportback’in kabininde VW Group markalarının tümünde hakim olan kullanışlılığı görmek mümkün. Marka grubun üst düzey ağabeyi Audi olunca, her şey daha bir kaliteli oluyor tabii. Yerleşimler, fonksiyonlar, malzeme kaliteleri ve tabii işçilik hep üst düzeyde. Keşke şöyle olsaymış diyebileceğim hiç bir şey yok. Öyle ki, kabin ergonomisinde ben kusur bulamadım. Emniyet kemerlerinin kilitleri bile zarifçe aydınlatılmış! Ama eleştiri yapmadan da bu bölümü geçmek istemem. Benim bu mükemmel otomobilde saptayabildiğim tek kusur, arka koltuktaki üç emniyet kemeri kilidinden sadece ikisinin aydınlatılmış olması! Bu işin esprisi elbette.
Sportback 55 quattro’nun enerji kaynağı, 95 kW’lık lityum iyon bataryayla çalışan iki elektrik motoru. Biri önde, diğer arkada yer alan iki motor, 300 kW’lık bir güç çıkışı sağlıyor. Bunun anlamı 402 HP güç ve 664 Nm tork demek oluyor ki, bu değerler, araca adeta bir Boeing 747 enerjisi sağlıyor. 0-100 km/s hızlanmasını boost modunda 5.7 saniyede gerçekleştiren e-tron 55 quattro, 200 km/s hıza kadar “ışınlanabiliyor”! Boost modunda kullanılmadığında araç, 168 HP öndeki motor ve 188 HP arkadaki motordan olmak üzere ürettiği toplam 356 HP ile derecesini 6.6 saniyeye çekerek “ekonomik” sürüşe geçebiliyor! Bu modda son hız yine 200 km/s. Sürüş sırasında bu değerleri çok da umursamıyor insan, koca gövdenin böylesi çevikliği, elektrik gücünün böylesi ayarsızlığı, hızla tükenen menzil dışında tüm hesapları ortadan kaldırıyor. Otomobilin 300 km civarında bir menzili var. Ne var ki elektrik performansının tadını alıp gazın ayarını kaçırınca tüm elektrikli otomobillerde olduğu gibi batarya hızla tükeniyor, şarj azalıyor, menzil de eriyor… Hele bir de klima ya da ısıtma açıksa, hava 5 dereceden soğuksa vs vs gibi önemli detaylar, menzili etkileyen faktörler.
Otomobilin 95 kW’lık bataryasının 86.5 kW’ı kullanılabiliyor. Kalanı, malum, rezerv… Yolda kalmamak için! Menzil 86.5 kW üzerinden geri sayıyor! 150 kW’lık hızlı şarj bulduğunuz taktirde sıfıra inmiş bataryanın %80’i 30 dakikada şarj edilebiliyor. Bulamazsanız ya da eğer başkası kapmışsa bekliyorsunuz da bekliyorsunuz! Standart 11 kW’lık şarjla bataryayı fullemek 8.5 saat kadar sürüyor! Bu e-tron’a özel bir durum değil, tüm elektrikli otomobillerde böyle bir dezavantaj mevcut. EV’ler ilgili en önemli sorun da bu zaten!
İnanılmaz bir yol tutuş karakteri var. Hiç böylesini görmemiştim. Kullandığım kimi elektrikli otomobillerde, geleneksel motor, şanzıman, diferansiyel yerleşimine sahip otomobillerin tutunma kararlılığını görememiş, sadece kaputun altı değil, gövdenin altı boşmuş gibi hissetmiş, ilginç ağırlık dağılımlarıyla virajlarda neler yapacağını kestirememiş, kendimi çok da güvende hissedememiştim. Audi e-tron’da bu yargım da yıkıldı. Sert virajlara bile hızla girip, tren gibi dönüp güvenle çıkıyordu uzay arabası! Audi e-tron sportback 55 quattro ile virajlara girerken direksiyon üzerindeki paddleshift elciklerle vites düşürür gibi rekuperasyona geçmek, hızı kontrol altına alıp güvenli dönüşler gerçekleştirmenin de yolu. Hızlı olduğunuzu düşünüyorsanız, elciklerle hıza çabucak müdahale ederek virajlardan kıvrılıp gidiyorsunuz. Müthiş bir his. Gazı kesip frene bastığınızda gerçekleşen rekuperasyonla menzili uzatmak da mümkün oluyor.
Tabii bu kadar iddialı yol tutuş özelliklerinin ardında Audi’nin klasikleşmiş quattro dört tekerlekten çekiş sistemi yatıyor. Elektronik kontrollü sistem, e-tron Sportback’in kullanıldığı yolun özelliklerine göre ayarlanabiliyor. Kabinden gövde yüksekliği ayarlanabilen aracın süspansiyon sertliği de offroad, allroad, efficiency, comfort modlarıyla belirlenebiliyor ya da auto seçimiyle otomatiğe bağlanabiliyor.
Bugün 3 milyon 250 bin TL gibi bir fiyatla satılan Audi e-tron sportback 55 quattro, her şeyin ederinin ayarını kaybettiği bu ekonomik ortamda ulaşabilenler için oldukça iyi bir seçenek. Audi teknoloji ve prestijinin yanında müthiş bir performans makinesi de satın alınmış oluyor.