MINI Cooper S Countryman All4
Bu aslında aralarında benim de bulunduğum bir dönemin otomobil gazetecilerinin birbirlerinden etkilenerek içine düştükleri yanılsamayla doğmuş bir durum. Ama o kadar kabullenilmiş ki ne biz yıllar içinde ilk yargımızdan dönmüşüz ne de yeni otomobil gazetecileri yeni bir yol çizmeyi aklından geçirmiş… Dört tekerlekten çekişli araç demek, off-road aracı anlamına herhalde bir tek Türkiye’de geliyor! Avrupa ülkelerinde dağlık bölgelerde yaşayanların güvenli ve de engellerle karşılaştıklarında zorlanmadan evlerine ya da kayak merkezlerine gidebilmeleri için umulmadık markalarda (mesela Alfa Romeo), umulmadık marifetlerle donatılan 4×4 versiyonlar -ki genelde var olan modellerin SW versiyonlarında türetilmişlerdir!- modern zamanlarda bir reklam pazarlamasının da harikaları olarak sanki birer off-road aracıymış gibi lanse edildi, ettik ve hatta kullandık!.. Cümleten kaç kez gerçek anlamda off-road aracı görmüşüz ki o vakte kadar! Bizler de haklıydık belki! Geçtiğimiz haftalarda yazdığım Jeep Wrangler Rubicon testindeki hususları hatırlatma gereği duyuyorum. Şehirde rahatlık sağlayan SUV’ler arasında yer alıp gerçek anlamda arazi aracı olarak da kullanılabilen ancak beş, altı adet model vardır. Gerisi konforlu, lüks, havalı ve tabii hızlı yüksek stationlardır, isimleri de arazi aracı değil SUV’dir! Gerisi de hakikaten yalandır!
MINI’nin Countryman adıyla geçmişten hayata döndürdüğü station wagon versiyonun hızlı ve üstüne üstlük 4×4 uyarlaması da tam bu tanıma uygun bir araç. Bu gösterişli otomobilin kullanılmasındaki hedefler, yağış başta olmak üzere kaygan yüzeylerde güvenli yol tutuş, kayak merkezlerine ‘havalı’ yolculuklar olarak özetlenebilir. Ama bunlara ağır arazi koşullarını eklemek hayal kırıklığıyla son bulacak maceralar demek olur! Bu ve benzeri arazi şanzımanı, araziye uyumlu gövde ölçüleri ve tabii lastikleri olmayan araçların asfalt dışı maceraları en çok toprak yollarla sınırlı kalıyor ki, bu yolları da zaten Renault 12 Toros da rahatlıkla aşabiliyor! Burada SUV imajı önem kazanıyor, aktif, dinamik, heyecanlı…
Peki bu fotoğraflar nedir o halde? Anlattıklarımla çelişiyor gibi durmasın! Termometrelerin 34 dereceyi gösterdiği günlerde deneme şansı bulduğum Cooper S Countryman All4 ile yapılabilecek en uç gezileri yapmak üzere ormanda toprak yollara girmeyi uygun gördüm. Bu otomobilde ne engebe aşmasını sağlayabilecek mekanik donanım var ne de uygun lastikler! 17 inçlik jantları sarmalayan Run Flat lastiklerle off road yapacak kadar delirmedim!
1961-1969 arası üretilen ilk Countryman’in bu tip marifetleri yoktu ve yoldan çıkma vazifesi Mini Moke’a verilmişti. Bu formattaki öncü otomobil, Austin Mini Countryman olarak 108.000 ve Morris Mini Traveller olarak 99 bin adet satılmıştı. Üstelik onların dört tekerlekten çekiş gibi bir hüneri de yoktu. MINI Cooper S Countryman All4’un asfalt hünerleri tartışılamayacak düzeyde. 1.6 litrelik turbo beslemeli motorun soluk almadan ürettiği 184 HP, dolu dolu düört tekerleğin birden kullanımına verilmiş. Zaten hali hazırda en iyi yol tutuş özellikleri sunan otomobil kimliği taşıyan MINI Cooper efsanesine büyük bir sadakatle virajları huzur içinde dönebilen otomobil, keskin direksiyon tepkileri, salınımsız ama konforlu süspansiyon kimliği ve tabii 6 ileri vitesli otomatik şanzımanının motorla girdiği müthiş işbirliğiyle büyük kullanım zevki veriyor. Şehir içinde yeni formatıyla yollara çıkmasından epey zaman geçmesine karşın hala büyük bi cakayla süzülen otomobil, yol boşaldığındaysa sürücüsünün stiline göre ciddi ciddi bir yarışçı pozisyonu alabiliyor. Laf olsun diye değil, gerçekten otomobilin 0-100 km/s hızlanması 8.3 saniye sürüyor ama içinde sanki daha kısaymış gibi hissettiriyor.
Fotoğrafları çeken Fatih ile birlikte ‘şehri fethedip!’ virajlı Rumeli Kavağı yollarını aştıktan sonra bir aralıktan ormana giriyoruz! Ve anında dimdik bir eğim karşılıyor bizi, yol var, düzlenmiş ama ilerisi jungle adeta. Yapraklardan ilerisi görünmüyor! Duruyorum, gözgöze geliyoruz, ‘devam mı? kalır mıyız yoksa’ soruları havada çarpışıyor. Ama yüzeyin sert, motorun güçlü ve çekişin 4 tekerlekte olmasından dolayı ‘devam’ kararı alıyoruz. Nasılsa off-road yapacak değiliz! Test aracımızın 7000 km’ye yaklaşmış olmasına karşın toprak yoldaki sürüyte bile hala tıkırtı gelmemesi dikkat çekici. Yolun ilerisinin görünmemesi dışında tedirginlik yersiz! Zaten zorlu engeller yok ama olsa da zorlanacak bir araç kullanmadığımızın gayet farkındayız! Belli engebeleri aşarken gövdenin aldığı açıyla arka tekerleklerden birinin yerden kesildiğini hissediyorum ama riskli bir durum yok, zaten hızım çok çok düşük, yüzey düzeldiğinde derhal bütün tekerlekler yere basıyor!
MINI Cooper S Countryman All4’da çekişin büyük bölümü normal sürüş sırasında ön tekerleklerde. Çoğu sürücü bu çekişin arka tekerleklere aktarıldığını bile anlamayacaktır ama stabilitede kayıp olduğunda ya da çekiş kaybı yaşandığında ışık hızıyla motorun ürettiği tork arka akslara da iletiliyor ve ‘durum’ toparlanıyor! Diyebilirim ki toprak yol koşullarında bunların hiçbirine gerek bile kalmadı. Otomobil işini biliyordu ve bize soracağı hiç bir şey de yoktu! Ama bu hünerleri asfalt üzerinde görmeyi sağlayabilecek birkaç ekstrem donanım da yok değil! Bunlardan biri muhakkak ki Sport modu! Sanki 184 HP’lik motorun gücü kuvveti yetmiyormuş gibi vites değişimlerini daha üst devirlerde daha da hızla gerçekleştirmeyi sağlayan sistem, direksiyon ve gaz tepkilerini de hızlandırıyor! Süspansiyonun tok yapısı virajlarda yanlara yığılmalara ya da salınımlara göz açtırmıyor!
MINI Cooper S Countryman All4’da en çok ilgimi çeken kokpitin ortasındaki kumanda paneli oluyor. Yıllar önce Japonya’da Tokyo Motor Show’da konsept olarak gördüğüm bu ekranı canlı canlı test aracımda bulmak heyecan verici geldi… Fatih’in dediğine bakarsak ‘MINI kullanıcısı olmayanlar için çözmesi hayli zor’ ama pek bir sıkıntı yaratmadığını söylemem gerek. Düğmesi bol, detayıcı çok ama son derece şık bir kabini var Countryman’in. Sportif ekipmanlar, yüksek yanal destekli koltuklar, elit havasını sonuna kadar destekliyor.
Günü arazi koşullarında ‘kazasız belasız(!)’ tamamladıktan sonra yeniden asfalttayız… Otomobilde sıkıntı yok, kabin huzurlu, tüketim 11 litreye yakın ortalamalarda.. Sanki jungle’dan çıkıp rahat nefes almışcasına coşan motor, yüksek devirleri sevdiğini hatırlatırcasına gaz pedalından aldığı overboost emirleriyle müthiş zevkli ivmelenlemeler yaşatıp durdu. Durdu deyince frenlerin yüksek hızlardan itibaren ne kadar etkili olduğunu, hiç de kolay ısınmadığını vurgulamam şart. Tabii yavaşlamalarda vitesleri seri olarak düşürüp motor kompresyonundan yararlandığımı da belirtmem gerek. Tepkiler çok hızlı! Ha, viteslerin direksiyonun üzerinden de değiştirilebildiğini söylemiş miydim?:)…
Otomobille vedalaşma vakti geldiğinde biz hala bu otomobil kimler tarafından hangi amaçla alınabiliri tartışıyorduk. Kabindeki kullanışlılık, tartışmasız sevimlilik, modern navigasyonlu arayüzden şalter kumandalara ambians, fonksiyonellik adına değişken hacimli bagaj kapasitesi, MINI ruhuna uygun sürüş dinamikleri Countryman All4’u düzlüklerin dışında da tercih ettirir!
Fotoğraflar: Fatih Veyseller