Araç paylaşımları neler getiriyor?
Bazen yollarda birbirinin aynı olan, sadece logosu değişik otomobiller görürüz. Anlam veremeyiz neden aslı varken, sadece logosu değişik araçlar üretiliyor. Örneğin neden Tofaş’ın ürettiği Fiat Fiorino varken, neden aynı fabrikada üretilen sadece logosu değişik Peugeot Bipper ya da Citroen Nemo satın alalım ki?
Olaya iki ayrı pencereden bakılabilir, bir tarafta aracı tasarlayan ve imal eden firma, diğer taraf ise araca sadece logosunu koyarak satan firma var.
Bildiğiniz gibi otomobili geliştirilmesi en zor olan yerleri yürüyen parçalar, motor ve vites kutusu gibi mekanik parçalarıdır. Bu parçaların tasarlanması için büyük bir bilgi birikimine (knowhow) gerek var. Çabuk eskimeyecek, kırılmayacak uzun süre dayanacak, motor ise az yakacak çok kaçacak, çevre kirlilik normlarına uyacak. Liste uzatılabilir.
Geliştirmeden sonra ikinci aşamamız, test otomobilleri ve deneme aparatları üstünde yapılan testlere gelir. Bunlar içinde deneme pistlerine, test makinalarına ve en önemlisi daha öncede belirttiğimiz gibi test şartnamelerine gerek duyulur.
Diyelim ki ön-arka takımı, motoru tasarladık, doğrulama testlerini yaptık. Elimizde üretime hazır bir projemiz var. Bu parçaları, arabaları nerede üreteceğiz? Elimizdeki fabrika(ları)mızın kapasiteleri ne durumda? Fazladan üretim yapabilecek kapasitemiz mi var yoksa kapasitemizi dolduramadık mı? Fabrikamız kapasitesinin altında üretim yaparsa parça veya otomobil başına maliyetimiz çok yüksek olur.
Şimdi de üreten firma tarafını bırakalım ve sadece logosu değişik otomobili ürettiren firmalara bakalım.
İki çeşit firma karşımıza çıkıyor. Birincisi, gelişmekte olan ülkelerdeki otomobil üreticileri. Ellerinde otomobil almayı bekleyen müşterileri var, montaj fabrikaları var ya da istek üzerine hemen kurabilirler, ama otomobil tasarlayabilecek mühendislik bilgileri yok.
Örneğin zamanında ülkemizde de üretilen Fiat 124’ü ele alalım. İtalyanlar o tarihlerde tam bir dünya otomobili tasarlamışlar. Otomobil İspanya’dan Türkiye’ye, Doğu Bloku ülkelerinin her yerinde değişik isimler altında senelerce üretildi.
Fiat da bazı ülkelerde kendisi fabrika kurdu, üretim yaptı. Bazı yerlerde ise, “ben tasarladım, siz üretin, isterseniz değişiklik de yapabilirsiniz, artık bu araba sizin malınız” anlamına gelen aracın “fikri mülkiyet hakkı” dediğimiz haklarını o ülkelere sattı.
Doğu Bloku ülkeleri uzun süre LADA markası altında hiç değişiklik yapmadan ürettiler, yerlileştirebilecekleri, yapabilecekleri ya da “yerli üretilmesine izin verilen” parçaları ürettiler geri kalan birçok kritik parçayı da Fiat’tan senelerce satın aldılar.
Her iki taraf da kazançlı yani. Birisi halkına yerli araba üretip satıyor, diğeri ise tasarladığı araçtan tahmininden çok daha fazla üretiyor, satıyor para kazanıyor.
Başka örnekler de verilebilir bu gibi otomobil üretimlerine. Örneğin Romanya’daki Dacia. Renault 12’nin fikri mülkiyet haklarını satın aldılar. Aracın üst yapısında derin mühendislik bilgisi gerektirmeyen bazı değişiklikler yaptılar ama aracın esasına dokunamadan yıllarca ürettiler.
Bu tarz üretim modelleri günümüzde de oldukça fazla kullanılıyor. Mesela Dacia Logan modeli “ParsTondar” adı altında İran’da, “Aprio” adı altında Nissan tarafından Brezilya’da, Hindistan’da Mahindra tarafından “Verito” adı altında ve son olarak, Lada tarafından Rusya’da “Largus” adıyla üretildi.
İkinci çeşit firma ise, kendileri otomobil tasarlamayı ve üretmeyi biliyorlar, Ama müşterileri çok fazla değil çok satamıyorlar. Bu yüzden üretip satmaları karlı olmuyor. Ancak satış teşkilatları ürün çeşitliliğini sağlamak için istiyorlar. İşte bu gruba örnek de yazının başında konuştuğumuz Tofaş’ın ürettiği Peugeot Bipper ya da Citroen Nemo.
Aracın her yerindeki “Fiat” yazı ve logolarının silinmesi ve ardından ön panjur da ufak bir değişiklik ve yeni bir isim logosuyla yepyeni (!!) bir otomobilimiz oluyor. Yine karşılıklı “kazan kazan” durumu söz konusu. Satın alan firma, ürün yelpazesine yeni bir ürün koyuyor. İmalatçı firma ise aynı arabadan daha fazla ürettiği için fabrikasını dolduruyor, maliyetlerini düşürüyor. Kapiş