Yeni 208

CS, CSi derken M

 CS, CSi derken M

BMW’nin 1970 ve 1980’li yıllardaki başarılı grafiğinin temeli, 1960’larda motorlara yapılan yatırımlara dayanıyordu. Yepyeni motor jenerasyonu, hacimleri 1.5 litre ile 3.4 litre arasında 4 ve 6 silindirli makinelerden oluşuyordu. Bu kuşağın ilk uygulandığı model ise 1500 Serisi oldu. Onu 1600, 1800 ve 2000 Serileri izledi. Saydığımız bu modellerin arasında en “fiyakalı” olan, 1965’te 2000 Serisi’nden geliştirilen coupe versiyon 2000 CS’ti. Karoser tasarımı Karman tarafından şekillendirilen spor otomobil, daha 1965 yılında BMW’nin 1960’lı yıllara vedası gibiydi. Ama bu füturistik hatlara karşın120 HP gücünde dört silindirli motorun 2000 CS için oldukça zayıf kaldığı konuşuluyordu. Eleştirileri dikkate alan BMW, 1968 Eylül’ünde 6 silindirli bir motorla donattığı 2800 CS’i piyasaya çıkardı. Sıralı altı silindirli bu motor, otomobilin burum yapısının uzamasına yol açmıştı. Yeniden tasarlanan kaput ve ızgara, daha saldırgan bir görünüm yaratmıştı. 4660 mm boyundaki otomobilin ön kısmında klasik BMW böbreği bulunuyordu. Dört adet yuvarlak farla şekillenen ön tasarım o zamana kadar görülmemiş bir kişilikli tasarımı ifade ediyordu. 2635 mm’lik aks mesafesine sahip otomobilin kabini bir spor otomobil için oldukça geniş, ince sütunlar sayesinde de ferah görünüyordu. 2800 CS’de kullanılan krom kaplamalı marşbiye çıtaları ve enine konumlandırılmış arka sinyal ve stop lambaları 2000 CS’ten aynen alınmıştı. Otomobilin performansı da en az görünümü kadar etkileyiciydi. Coupe versiyon ile aynı anda satışa sunulan sedan versiyonda da kullanılan 2788 cc hacimli sıralı altı silindirli motor, 170 HP maksimum güç üretiyordu. Motorun, eleştiri toplayan 2000 CS’e göre 50 HP güçlenmesi, otomobilin daha şık ve aerodinamik bir görünüm kazanmasına yaramıştı! 2800 CS’de helezon yaylar ve McPherson tipi üçgen alt salıncaklı ön süspansiyon sistemi ve esnek yapılı bir arka aksın kullanılması, yol tutuşu çok iyileştirirken konforu da artırıyordu.

CS Serisi modellerinin karoserleri Karman tarafından üretilirken otomobilin montajı Osnabrück’te tamamlanıyordu. Otomobilde belki dönemin Amerikan otomobilleri gibi çok lüks donanımlar yoktu ama tipik Alman hatasızlığı gören herkesi etkiliyordu. Otomobilin kokpiti sportifliği kadar kullanışlılığıyla da puan topluyordu. Ön koltukların genişliği yolculuk konforunu artırsa da arkadaki kısıtlı alan sanki sadece çocuklara ayrılmış gibi bir görüntü yaratıyordu.

3.0 CSL’ye yolculuk!

2800 CS modelini 1971 yılında 3.0 CS ve 3.0 CSi modelleri izledi. Bu modeller aynı gövde üzerinde yaşanan teknolojik sıçramayı, dolayısıyla artan performansı müjdeliyordu. 3.0 CSi’de Bosch’un D-Jetronik isimli benzin enjeksiyon sistemi kullanılıyordu. Her iki yeni modelde de kullanılan fren diskleri, 2800 CS’nin kampanalı frenlerinin yerini aldı. Yine aynı yıl üretilen 3.0 CSL, karoserinin bazı bölümleri alüminyumdan oluşan ve 3.0 CS’ye göre 130 kg daha hafif bir yarış otomobiliydi. 1972 yılının son aylarında 3.0 CSL’in 3003 cc hacimli ve enjeksiyonlu bir versiyonu da tanıtıldı.

CSL’nin motor hacmi, 1973 yılında 3153 cc’ye yükseltildi. Ön, arka ve tavan spoylerleri, yüksek süratlerde otomobilin yol tutuşunu iyileştiriyordu. CSL, Avrupa ve Amerika’da düzenlenen asfalt yarışlarında başarılı sonuçlar alsa da Porsche’yi tahtından indirmenin zevkini tadamadı.

Dünya 1974 yılında petrol krizine girerken BMW bu duruma cevap olarak 2.5 CS’yi üretti. Otomobilin 2.5 litrelik 6 silindirli motoru, 6000 d/d’de 150 HP gibi “düşük” bir güç üretiyordu. Ama bu otomobil, 3.0 CS’ten 6000 mark daha ucuza satılmasına karşın pek rağbet görmedi. Daha açık söylemek gerekirse tam bir fiyasko oldu ve BMW, müşteri kitlesinin ucuzluktan hoşlanmadığını öğrendi! Öyle ki 2.5 CS, sadece 844 adette kalan toplam satış rakamıyla BMW tarihinin en az satılan modeli olmuştu! Fikir vermek açısından 3.0 CS, 11063 adet, 2800 CS, 9339 adet ve 3.0 CSi de 8199 adet satılmıştı!

BMW CS Serisi, ailecek 200 km/s hızı aşabilen soylu bir familyaydı. 2800 CS, 206 km/s maksimum hıza sahipken enjektörlü motora sahip 3.0 CSi, 240 km/s hız yapabiliyordu. Bu değerler, 1970’lerin koşullarında bugün birçok spor otomobilde gördüğümüz 300 km/s civarı hızların yarattığı etkiyi yaratıyordu! Ama asıl ilginç olan, BMW’nin müşterilerini zamanının ilerisindeki bu müthiş otomobillerin göz kamaştıran performanslarıyla oyalarken araştırma laboratuarlarında M Ailesi’ni geliştiriyor olmasıydı!