Reklam

Menziller ötesi Ampera!

 Menziller ötesi Ampera!


Elektrikli otomobiller için en tedirgin edici unsur şüphesiz menzillerin kısalığı. En gelişmiş örneklerde bile 200 km menzile ulaşamayan elektrikli otomobilleri kabul aşaması oldukça sancılı geçiyor. Ama bu dönemi bir geçiş dönemi olarak değerlendirip yatırımarın hız kesmeden sürmesi, hızla tükenmekte olan fosil yakıtlara alternatif bu teknolojiyle ilgili umutları yeşertmeye yetiyor. İnsanlar menzil ile ilgili endişeleri konuşaduruken bu hafta içinde iç pazarda taze taze iki önemli gelişme yaşandı. İlk olarak Renault-Mais, elektrikli Fluence Z.E.’nin bireylere satışına resmen başladı. İkinci olarak da Opel Türkiye, COTY (Car of the Year/Yılın otomobili) ödüllü Ampera’yı basın mensuplarına test ettirip Haziran ayında dört bayisinden satışına başlayacağını duyurdu. Yapılan açıklamaya göre Opel Ampera 61.500 Euro (opak renkler 60.900 EU) fiyatla satılacak. Kabinde 3, gövdede 7 farklı renkte tek donanımla sunulacak otomobilin servis hizmetleri de satış yapan bayiler tarafından yapılacak. Otomobilin Kemer Coutry’de gerçekleştirilen deneme sürüşünde i-motoring.com olarak biz de yer aldık.
Kısaca otomobili yeniden hatırlarsak, Opel Ampera elektrikli otomobiller arasında öncelikle hibrid olmamasıyla ayrılan, özel bir teknolojiye sahip gelişmiş bir otomobil. Öyle ki General Motors onun için tarihinde ürettiği en önemli otomobil nitelemesini yapıyor. Bu iddialı nitelemenin sebebiyse şüphesiz Ampera’nın ileri teknolojisi. Zaten otomobile -Türk jüri üyesinden oy çıkmamış olsa da!- “yılın otomobili” unvanını getiren bu teknoloji!


Opel ve GM, Ampera (Amerika’da Volt) için E-REV (electric-range extender vehicle) tanımlamasını yapıyor. Bunun açılımı şu; Ampera’nın belirttiğimiz gibi bir hibrid otomobil olmaması ve motor havuzundaki içten yanmalı motorun hareketlenmeye mekanik bir katkısı yok ve lastiklere güç iletmiyor. Ampera’yla yola çıktığınızda direkt olarak elektrik motoruyla yol almaya başlıyorsunuz. Daha sonra bataryalardaki şarj bitmeye başladığında içten yanmalı motor çalışmaya başlayarak elektrik üretiyor. Bu teknolojiye otomobil dünyasında ‘range extender’, yani ‘menzil uzatıcı’ deniliyor. Sistemin amacı zaten adından da kolayca anlaşılabiliyor: Sadece elektrikle çalışan otomobillerin kısa menzil problemini ortadan kaldırmak ve elektrikli kullanımı normal otomobil menziline uzatmak! Opel, Ampera’nın sadece elektrik motor menzilini maksimum 80 km olarak belirtiyor. Almanya’da uzun süren araştırmalar sonucu otomobil kullanıcılarının yüzde 80 kadarının günlük yaptığı maksimum mesafenin 60 km olduğunu düşünüldüğünde bu menzil verisi mantıklı gelmeye başlıyor kulağa. Çünkü bu, Almanya’da yaşıyorsanız Ampera’yı tamamen elektrikli olarak kullanabiliyorsunuz demek oluyor. Şöyle ki günlük 55 km’lik bir yol yaptığınızı varsayalım; işe gidip geldikten sonra akşam otomobilinizi, kablo ile evinizden temin ettiğiniz elektriğe bağlayarak, şarj edip bir sonraki günkü kullanımda da elektrikle yola devam edebiliyorsunuz. Tam şarj etmek için gerekli olan süreyse 5 ila 6 saat. Yani otomobilin temel üretiliş amacında günlük kullanım öngörülmüş ve benzini motorun olabildiğince az kullanılması için çalışmalar yapılmış. Ampera’nın elektrik motoru 150 HP güç ve 370 Nm tork üretiyor. Bu tork değeri, sadece tek oranlı bir şanzımanla lastiklere iletiliyor ve tork araç çalışmaya başladığı andan itibaren sabit olarak üretiliyor. İçten yanmalı motor 1.4 lt hacminde ve 86 HP güç, 130 Nm tork üretimiyle dikkat çekiyor. Batarya ise 16 kW güce sahip. Burada ilginç olan bir teknik kullanılmış; içten yanmalı motor lastiklere bağlı olmadığı için motorun çalışma devriyle lastiklerin devirinin birbirini tutması gerekmiyor. Dolayısıyla Opel, benzinli motoru sadece maksimum verimli çalışacak şekilde üretmiş ve bu küçük nüans, ‘range extender’ ile standart hibridlerin arasındaki en önemi konsept farklarından biri olarak dikkat çekiyor. Ampera’nın boş ağırlığı 1732 kg olarak gösteriliyor. Bu ağırlığın büyük bir oranı bataryalara ait. Bataryalar otomobilin koltuklarının altında ‘T’ şeklinde olacak biçimde yerleştirilmiş ve tam 288 adet lityum ion batarya otomobilde yer alıyor. Başka bir deyişle 288 adet laptop bataryası var Ampera’da! 80 km’lik teorik menzilden sonra, elektrik motorunun şarjı bitmeye yaklaştığı zaman içten yanmalı motor devreye giriyor ve bataryayı şarj etmeye başlıyor. Tabii bu şekilde yakıt tüketimi devreye giriyor. Şunu söylemekte de yarar var, içten yanmalı motor hiçbir zaman bataryayı tam olarak şarj etmiyor, sadece lastikleri çevirmesi için yeterli şarj oranı sağlıyor. Yeterli şarj için mutlaka otomobilin kablosunu takıp şarj etmeniz gerek. Opel Ampera, şarj için 230 V çıkışa sahip herhangi bir ev prizine takılabiliyor. Enerji 16-kWh, T-şeklindeki lityum-iyon akü paketinde depolanıyor. Akü paketi tam araç hızı ve 60 km’ye kadar hızlanma performansı sağlayabilen elektrikli itiş gücü ünitesini çalıştırabiliyor. Daha uzun yolculuklarda elektrik jeneratörünü tahrik etmek için Ampera’nın araç üstü menzil genişleten motoru kullanılıyor. Benzin ile çalışan menzil genişletici, otomobili 500 km’den daha uzun mesafelerde çalıştırmak için fazladan elektrik üretebiliyor.

Opel Ampera elektrikli sürüşün tamamen yeni bir kategorisini temsil ediyor. Klasik hibridlerde tekerlekler benzinli motor, elektrikli motor veya her ikisi ile döndürülür. Pratikte hibrid araçlar, tam araç performansı sağlamak için her iki kaynağa da -motor ve akü- ihtiyaç duyarken genişletilmiş menzilli elektrikli araç (E-REV) olarak Ampera’nın elektrikli itiş gücü ünitesi ile çalışması bakımından hibridden veya plug-in hybrid modellerinden farklı görünüyor.

Sürüş izlenimi
Ampera ile Kemer Country Club içerisinde birkaç kilometrelik deneme sürüşü fırsatı bulduk. Daha önce MINI E ve Fluence Z.E. kullandığım için az da olsa deneyimliydim. Ama yine de alışık olmadığım bir otomobilin vereceğim gaz emrine nasıl tepki vereceğini merak ediyordum. Sakin karakterli olduğunu ilk metrelerde hissettiren otomobilin olağanüstü sessizliği gözlerden kaçacak gibi değildi. Bir ‘hayalet’ gibi süzülen otomobilde cılız bir jeneratör sesi sürücüyü aşka getirme görevini üstlenmiş durumda! Hız arttıkça o ses bu kadar belirgin duymaya alışmadığımız lastik yuvarlanma sesiyle bir nebze perdelenmiş oluyor. Ampera’nın ferah ve en az Insignia kadar konforlu kabininde kokpit tasarımı başka bir çağa ait aracı kumanda ediyor hissi veriyor ki evet bu araç zaten başka bir çağa ait! Virajlı orman yollarında süzülerek ama 350 Nm’yi bulan çok etkileyici bir torkla ilerleyen Ampera, Opel’in geleneksel ileri sürüş dinamikleriyle mobilite kazanıyor. Ancak Amperalar serin iklimleri atlatamamış Avrupa ülkeleri turunda olduğundan her üç test otomobilinde de kış lastikleri vardı. Ben bu durumu ‘nasılsa yakıt tüketimi yok denecek kadar az!’ diye görmezden gelmeyi seçsem de otomobilde duyulan lastik yuvarlanma sesinin de kaynağı olduğunu not aldım!