Mercedes’te tasarım rüyası görmek!

 Mercedes’te tasarım rüyası görmek!

Mercedes-Benz’in tasarım süreçleri ilginç. Elbette ki tasarlanan hiçbir obje rastlantıyla ortaya çıkmıyor ve komplike çalışmalar gerektiriyor ama Stuttgartlı firmanın kendine has yöntemleri var. Tasarım süreçlerini markanın Böblingen’de düzenlediği TecDay etkinliğinde ‘katılarak’ yaşarken metodları da tanıma şansı buldum. Zamana yaya yaya yazıyorum, zira aksi taktirde bir süre bütün siteyi Mercedes-Benz kaplar! Nasılsa daha “zamanı var”, birazdan anlayacaksınız:)
Hani Amerika için 50 yıl sonrasının stratejisiyle yönetiliyor denir ya, Mercedes-Benz de öyle, kurum içinde geleceğin mega trendlerini hayal edip keşfedip simüle ederek tasarım aşamasına ulaştırıyor. Zaten yola çıkış mottosunu ‘best or nothing’/’en iyisi ya da hiç’ olarak net bir şekilde tanımlayan markadan mütevazı olmasını beklemem mümkün değil. Öyle bir ambiansta başlıyor ki teknoloji şovu, ilk sunumun yapıldığı holde bir kenarda küçük şehir otomobili konsepti duruyor. İki kişilik NAFA bu… Yanına da A Serisi ile smart fortwo park edilmiş… Ben bu konseptin fotoğraflarını daha önce gördüğümden hayretle karşılamıyorum, “ne olacak ki, her otomobilin bir atası ya da prototipi vardır mutlaka”… Çok havalarda olduğumu önündeki bilgi levhasını görünce anlıyorum: 1982! Yani “baby Benz” denilen 190’ın tanıtıldığı yıl… A Serisi de smart da ilk kez 1998’de yollara çıkmıştı! 16 yıl ileriyi görebilmekten bahsediyorum!

“Gelecek 25 yıla hazırız!”

Mercedes-Benz’in ar-ge’si için 19 bin kişi çalışıyor! Tümü geleceği tasarlamak amacıyla! Aralarında fizikçiler de var, psikologlar da, gelecek bilimciler de! Bu nitelikli kalabalık sürekli dünyayı, insanları, trendleri, teknolojiyi gözlemliyor, uzun vadeli mega trendleri analiz ediyor. Özetle Mercedes-Benz, kendi Silikon Vadi’sini yaratmış! Tasarım sürecinde profesyonel disiplinlerin yanısıra tahmin edemeyeceğiniz kadar basit yaklaşımlar da önemle izleniyor. Örneğin “mobilyacı (ben bundan Ikea’yı anladım!) otoparkında saatlerce gözlem yapan bir ekipten söz ediyor tasarım direktörü yaptığı konuşmada. Anlatıyor da anlatıyor, “sıradan insanların bagajı yüklerken nelere dikkat ettiğine, yük fazla olduğunda buldukları pratik çözümlere kulak kabartıyoruz, bütün iyi tasarımlar teknik yöntemlerle çıkmaz…” Ama en vurucu sözü “bilgi her zaman itici gücümüz” oluyor… Ağzımızı açık bırakan Mercedes-Benz tasarımlarınınrastlantıyla çıkmadığı kesin ama bu kadarını beklemiyor insan! 600’den fazla patent sahibi olduklarını söyleyen Prof. Dr. Herbert Kohler, bunlardan 230’unun lityum iyon üzerine olduğunu açıklıyor. Ve ekliyor “Önemli olan sayısı değil, bizlere sağladığı fayda”… Bu nedenle yapılan tasarımlar en mükemmel halini almadan uygulanmaya alınmıyor. Önemli olan her unsurun doğru zamanda kullanılması diyor. Otomobili yönetmek için joystick’in 1996’da F200 araştırma aracında yer aldığını söylüyor ama bugün bile kullanmak için hala erken olduğunu ekliyor… “Yaratıcılık kültürümüz sürdürülebilirliğin anahtarı” derken son ağır sözünü söylüyor: “2000’den fazla patent başvurusu ile gelecek 25 yıla hazırız!

Aklına bir şey gelirse düğmeye bas!
Mercedes-Benz, yeni projelerini yılda 1500 seçilmiş müşterisiyle paylaşıyor. Buna ek olarak 22.800 İngiliz ve Alman, yeni fikirlerin denenmesinde markaya yardımcı oluyor. Teknik yaklaşım, ar-ge süreçleri, Mercedes-Benz’in üretim standartlarında gerçekleştirilirken kullanıcıların “gerçek hayat analizi” deneyimlerine de mutlaka kulak veriliyor. Fikirler tabii ki hamken müşterilerle paylaşılmıyor ama şekillendikçe paylaşımlar da artıyor. Firmanın bütün tasarım birimleri, şu anda W213 üretim kodlu gelecek E Serisi üzerinde çalışıyor. Open Innovation Studio’da ortaya koyulan bütün ham fikirler ana tasarım ekibi tarafından gözlenip, beğenilirse alınarak geliştiriliyor. “Şimdilik” 600 yeni fikrin değerlendirilerek uygulanacağı E Serisi, 2016 yılında yollarda olacak! Geleceği şimdiden şekillendirmek… Yazarken bile zor…

Şimdi şov zamanı
Mercedes-Benz lansmanları sade ama her zaman bilgi dolu ve çok çok etkileyici olmuştur. Tasarım stüdyosu olarak düzenlenmiş başka bir salondayız. Burada Mercedes-Benz’in henüz ilk basamaklardaki tasarımcıları bizlere hazırlanan “şov” için çalışıyor. Türkiye dışındaki Rus gazetecileri de sayınca 20 kadar gazeteciye “2020’de ne olsa daha konforlu olurdu” sorusu yöneltiliyor. “Aklınıza gelen herşeyi yazın, otomobille ilgili olması şart değil” diye de ekleniyor. Herkes harıl harıl düşünüyor, kafayı kaşıyanlar “saksıyı çalıştıranlar” görülmeye değer… Panolara asılmış formlara “projeler” yazılıyor. Süre bitttiğinde ortaya onlarca fikir çıkıyor. Bunlar arasından seçilen 5 tanesi Mercedes-Benz tasarımcıları tarafından çizilecek! Düşünebiliyor musunuz? Bunlardan biri de bir arkadaşımla bendenize ait: car toilet/ araç tuvaleti! Konfor denildi ya! Masaya oturuyor ve çalışıyoruz. Gençlerin kalemi güçlü, biz de fikirlerimizle yön veriyoruz. Yanlış anlaşılmasın, fikir verdiğimiz tasarımcılar Mercedes-Benz için çalışıyor! Sanırım bunu 5 kez daha yazarım:) Neyse ki yazı bitiyor!..
Yaklaşık bir saatin sonunda çizimler de tamamlandığında panolardaki yerlerini aldılar ve editörünüz de Mercedes-Benz’in tasarım sürecinde saç teli kalınlığında bir sekansta yer almıştı ve bunun keyfini çıkartıyordu. Buradan sonraki rotamız, yaklaşık 20 gün önce yayınladığımız F800 Style’a doğru devam ediyor…