Yeni 208

Renault Megane E-TECH iconic

 Renault Megane E-TECH iconic

Elektrifikasyon dönüşüm çağında Fransız üretici Renault’nun füturistik yaklaşımı Zoe’nin ardından daha büyük bir adımla Megane E-TECH ile hayatımıza girdi. Kompakt boyutlarda, coupé görünümü kazandırılmış beş kapılı hatchback, gücünü sadece ve sadece elektrik motorundan alıyor. Modern görünüyor, çevreci bir yaklaşımı var, hızlı ve ekonomik. İddiaları böyle genç Fransızın. Gerçek kullanıcı için hangisi ne kadar gerçek bunları büyüteç altına yatırıyor ve incelemeye başlıyoruz.

Megane E-TECH, Renault’nun elektrikli otomobiller için özel geliştirdiği CMF-EV platformunun üzerinde yükseliyor. 4200 mm uzunluğundaki otomobilin aks mesafesi 2685 mm. Bataryanın otomobilin zemininde olması, ağırlık merkezini aşağı çekiyor ve yüksek yol tutuş özellikleri kazandırıyor. Füturistik bir gövde tasarımı var, 20 inçlik jantlar üzerinde ilerliyor, heybetli bir görüntü, reddedemeyiz. Aralarına yeni tasarım Renault elmasını alıp yola keskin bakışlar fırlatan LED farlarla etkileyici görünüyor. Herkes beğenir mi bilinmez ama modern görünüyor, o gerçek.

Otomobilin kumandası cebimizdeyken yanına yaklaştığımızda ön kapı kolları dışa açılıveriyor. Abartılı bir tasarım, açık kalacak da bir yere takılacakmışcasına tedirgin ediyor ama kapıyı kapatınca neyse ki kapanıyor! Coupé görüntü yaratma arzusundan mıdır bilemiyorum arka kapı kolları C sütununda gizli! Hani vakt-i zamanında Nissan Terrano ile başlayıp, Alfa 156’yla doruğa ulaşan arka kapı açma kolu tasarımı ekolüne bir başka yaklaşım! Bu arada ön ve arka tamponlarda “macun rengi” detay çalışmalarından hoşlandığımı söyleyemem. Gerçekten de her ikisi de yama gibi duruyor.

İç mekana geçtiğimizde modernist yapının devam ettiğini görüyoruz. BMW’nin geçmişteki sürücü odaklı kokpitlerini hatırlatan geniş ekranlı kokpit, Android işletim sistemine sahip OpenR ekranıyla dikkat çekici. Gösterge tablosu 12.3 inç, entegre multimedya ekranı 9 inçlik. Gelgelelim, kokpitin ortasında raf gibi durun bir telefon şarj çıkıntısı var. Estetik durduğunu söylemek zor. Yolcuya nişan almış havalandırma peteklerinin de gözüme abartılı göründüğünü söylemeliyim. Ekran parlaklığı ve ışığı yansıtma özelliği doğrudan güneş ışığında bile net bir görüntü sağlamak için optimize edildi ve yansıma önleyici kaplama ile güçlendirildi. Bu sayede siperlik kullanımına gerek kalmadan, modern ve akıcı bir görünüm ile yerden tasarruf edildi.

Otomobilin direksiyon simidini biraz tuhaf karşılayabilirsiniz. Tıpkı BMW’nin iX modelinde yaptığı gibi geleneksel yuvarlak simit yerine açıları biraz daha sertleştirilmiş bir kumanda halkası var. Bu formun ilk örneğini otomotiv endüstrisi 1970’ler biterken Austin Allegro’da görmüştü. Pek de rağbet görmeyen köşeleri yumuşatılmış kare direksiyon simidi, Allegro ile beraber tarihe karıştı sanılmıştı! BMW’den sonra Renault da Allegro’ya saygı duruşunda bulunuyor! Bu denemeyi, elektrikli otomobil üretirken alışılagelmiş kalıpları kırma denemelerinden biri olarak yorumluyorum! Hani elektrikli otomobillerde sıra dışı jant tasarımları ya da otomobili hafifletmek uğrunda kokpit ya da kapı içlerinde geri dönüşümlü ucuz görünen malzemeler kullanan markaların yaklaşımı gibi!.. Megane E-TECH’te de kapı içlerinde bu ucuz malzemelerden görebilirsiniz! Gelenekselci miyim nedir…

Megane E-TECH’in direksiyonu üzerinde, şanzımanlı normal otomobillerdeki manuel vites değiştirme elcikleri paddle shiftler gibi elcikler yer alıyor. Bu otomobilin en büyük kozu bu elcikler. Üçer kademeyle rejenerasyonu yöneten elcikler, Megane E-TECH’te fren pedalını kullanmaya gerek bırakmıyor. Elciklerle yavaşlıyor, virajlara kapanıyorsunuz, elektrikle hızlanıyor, elektrikle yavaşlıyorsunuz. Ve iddia ediyorum, bu elcikler, alıştığımız şanzımanla vites düşürmekten daha efektif, daha zevkli. Kesinlikle otomobilin en keyifli aparatı!

Renault, Megane E-TECH’te olağanüstü yüksek çözünürlüklü dijital panellere yatırım yapmış. Bir otomobilde, hele hele bu sınıfta karşılaşması oldukça zor türden bir keskinlik ve görüntü kalitesi var. Gelgelelim yatırım boşa gitmiş! En azından ülkemizde satılan versiyonlarda böyle! Ne yazık ki içerik olarak o şahane çözünürlük boşa gitmiş! İnsan bekliyor ki, o pırıl pırıl ekranda gözünün önünde navigasyon haritası olsun, menüler şıkır şıkır ışıldasın. Ama karşımızda sadece Cin Ali çizimi incecik hatlardan oluşan gösterge tablosu beliriyor! Mesela neden Google uygulaması yok, bunu anlayamadım. Ekran çok iyi duruyor ama Android Auto veya Carplay haritası o göstergeye aktarılmamış. Anlamaya çalışıyorum, yarı iletken çip krizinin etkileri sona ermemişken idareli kullanmaya çalışıyorlar ama Fransız üreticinin bir teknoloji şovu yaptığı yepyeni bir otomobilde bu pahalı ekran yatırımı böyle ziyan edilmemeliymiş! Ekrandaki veriler elbette ki kullanışlı. Çok da gelişmiş basamaklar var; örneğin öndeki araçla mesafeyi saniye olarak görüntüye getiriyor, takip edebilene güvenlik açısından çok önemli bilgi. Ne yazık ki o veri de hayli minik kalmış, bilmeyen için gözden kaçıyor! Şu sıralar gözde veri tüketim olduğundan daha büyük değerlendirilmiş. Ekran menülerinde OpenR Link bilgi-eğlence sistemi, sürücünün ruhunu oyalamayı iyi beceriyor. Şerit takip sisteminden acil fren desteğine, kör nokta uyarıcısından akıllı hız sabitleme sistemine gelişmiş sürüş destek sistemleri dışında binbir meşgale bulmak da mümkün. Kontak açıldığı zaman sistem fonksiyon kontrolü yaparken gösterge ekranında içten yanmalı otomobillerde görmediğimiz bir sürü sembol çıkıyor, ilginç oluyor.

Yüzde yüz elektrikli Megane E-TECH’te aktarım direkt olduğundan vites kolu gibi görünen kumanda aslında sadece hareket yönünü belirliyor. Mercedes-Benz’in tekrardan benimsediği kolondan vites kolu gibi yerleştirilen manevra yönü çubuğu, bir kol kalabalığının içine yerleştirilmiş. Silecek kolu ve altında da müzik sistemi ayar kolu, en üstteki manevra yön çubuğuyla kalabalık yaratıyor. Böylesi gelişmiş bir otomobilde daha derli toplu bir çözüm bulunabilirmiş. Hele manevra yönünü belirleme sıklığı belliyken!

Direksiyon üzerindeki düğme kalabalığının altında önemli bir buton var; Multi Sense. Otomobilin sürüş karakterini belirlemeye yarayan düğmeye basarak ateşli sürüşler için Sport ya da uzun menzil hedefini korumak için Eco modları seçilebiliyor. Elektriğin tadıyla ateşleyip gitmek çok zevkli evet ama tıpkı içten yanmalı motorlarda olduğu gibi menzil gözünüzün önünde eriyor, dengeyi iyi ayarlamak gerekiyor.

Otomobilin koltukları rahat. Ön koltuk kafalıkları eski Volvo modellerinden ödünç alınmış gibi duruyor. Ne de olsa eski ortak, belki tasarımları ziyan etmemek doğru seçim. Elektrik kumandalı, ısıtmalı ve konum hafızalı ön koltukların arasında yüksekçe bir kol dayanağı yer alıyor. Buna karşılık arka camın küçük, arka koltuk kafalıklarınınsa büyük olması geri görüşü biraz kısıtlıyor. Renault büyük ihtimalle geri görüş için dijital iç aynaya bel bağlamış ama orada bazı sıkıntılar mevcut!

Evet, otomobilin dijital iç “aynası” bir felaket. Ayna değil aslında, monitör. Dışardaki lens kirlendiği zaman geri görüntü de gidiyor, havuza düşmüş kör gibi kalıyorsunuz, bocalıyorsunuz, yalnız hissediyorsunuz. Lensteki lekeyle yolculuk yapmak zorundasınız. Yağış varsa aynadaki görüntü de ıslak ve kayıplarla dolu. Ama lens temizken de görüntü gerçeküstü gibi hissettiriyor. Aynanın üzerindeki butona dokunup ayar menüsünü açıyorsunuz, gelgelelim onun da kullanıcı dostu olduğunu söylemek zor. Kabul etmeleri gerekli, sadece bu otomobilde değil, onlarca örnekte görüldüğü üzere otomotiv sektörü bu dijital ayna işini hala kıvıramadı.

İç aydınlatma düğmeleri Land Rover ve Jaguar modellerindeki gibi dokunmatik. Aslında basit bir teknoloji ve üretici açısından da fiziki düğmelere göre daha düşük maliyetli. Ama kullanıcı açısından etkileyici bir teknoloji. Renault bu ekipmanla müşterisine premium bir donanımı kullanıma sunmuş. Bu arada kabindeki dinamik LED ambiyans aydınlatması, mekan içinde optimum huzur sunmak için insan vücudunun biyolojik saatini esas alıyor. Kokpit içindeki aydınlatma; ön panel, kapı panelleri ve akıllı telefon yuvası boyunca uzanan ışık şeritleri ile sağlanıyor. Aydınlatma gündüz ve gece farklılaşıyor ve her 30 dakikada bir renk değiştiriyor. Yani iş, sürüş dinamiklerini aşıp sürücü ve yolculara farklı deneyimler yaşatmaya varmış durumda! Megane E-TECH kabininde toplam 30 litre saklama alanıyla sınıfının en iyi değerlerinden birine sahip. Bagaj ise 440 litre hacim sunuyor. Arka koltuk sırtlıkları yatırıldığında hacim 1332 litreye çıkabiliyor ama düz zemin elde etmek mümkün değil. Basamaklı bir kullanım alanı ortaya çıkıyor!

Ve Megane E-TECH’in makine dairesi! Evet, tamamen elektrikli. Otomotiv sektörünün içine girdiği elektrifikasyon sürecine Renault’nun güçlü katılımını simgeleyen Megane E-TECH, 160 kW motoru ile segmentindeki en yüksek güce ve şarjlanma özellikleri ile segmentteki en iyi değerlere sahip. Batarya kapasitesi 60 KWh olan otomobil, ince tasarıma sahip bu güç kaynağı ile 450 km menzile ulaşabiliyor. 0’dan 100 km/s’ye  7,4 saniyede ulaşabilen otomobilin maksimum hızı Renault broşürlerinde belirtilmemiş. Ama denemelerimizde gördüğümüz kadarıyla segmentinin en güçlü elektrik motoruna sahip Megane E-Tech, 300 Nm gibi iddialı bir tork çıkışı sağlayan 160 kW/220 HP’lik elektrik motorunun çekişiyle müthiş hızlanıyor. Çok rahat 170 km/s’ye kadar ışınlanıyor. 7.4 saniyelik 0-100 km/s hızlanması bir kenara, otomobilin elastisite performansı, çok keyifli ara hızlanmalar gerçekleştirmeyi sağlıyor. Ama tabii unutmamak lazım, ne kadar performans o kadar tüketim! Şarj gözünüzün önünde erimeye başladığında durum içten yanmalı motorlarda olduğundan biraz farklı oluyor ve etrafta şarj istasyonu aramaya başladığınızda her 20-30 km’de bir rastladığınız akaryakıt istasyonları gibi karşılaşamıyorsunuz ve içten içe tedirginlik başlıyor. En azından şimdilik durum böyle!

Kataloğunda 100 km’de 16.1 kw/s elektrik tükettiği ifade edilen Megane E-TECH, pratik kullanımda 350 km kadar menzil sunuyor. Tüm elektrikli otomobillerde olduğu gibi sürücü kendisini sürekli kontrol etmek durumunda. Gaz emirlerini iyi kullanıp, hızda ve hızlanmada aşırıya kaçmadan kontrollü sürüşlerle bu menzili yakalamak mümkün. Ama markanın vaat ettiği gibi 450 km menzil biraz gerçek üstü bir değer. Elektrikli otomobillerle “tutuşmuş bir şekilde” şarj istasyonu aramak hiç zevkli olmuyor. Bunun örneklerini denediğimiz her elektrikli otomobilde görüyoruz.

İstasyon bulduğunuzda da araçta yer alan abone kartıyla aynı olmayabiliyor, dolu olabiliyor, sıra olabiliyor vs… Henüz oturmamış bir alt yapı problemi epey bir süre daha elektrikli otomobil kullanıcılarının karşısında ne yazık ki. Bu da tüm EV’lerde olduğu gibi Megane E-TECH’te de şehir içinde değilse bile İstanbul dışında gözlerin sürekli menzil ve şarj durumuna takılmasına neden oluyor. Şehir dışına çıkmak halen elektrikli otomobiller için bir maceraysa da şehir içinde de yüreklerin çok rahat olduğunu söylemek halen zor. Geçiş dönemidir diyerek tüm elektrikli otomobilleri hoş görmemiz, anlayışlı davranmamız gerekiyor.Megane E-TECH’in 42 dakikada %80 şarj kapasitesi olduğundan söz ediliyor ama o iş bir kahve molası kadar sürmüyor, kablo sök, tak, topla yerleştir vs derken uzuyor da uzuyor.

Sadece Megane E-TECH için değil, tüm elektrikli otomobiller için geçerli bir durum var; belki tam şarj edildiklerinde çoğunun menzilleri yeterli ancak, şarj süresi 4-5 dakikaya inene ve şarj istayonları da akaryakıt istasyonları kadar yaygınlaşıncaya kadar elektrikli otomobil kullanıcılarına rahat yok! Herkesin müstakil evi olmadığını ve yaşadığı apartmanın bilmem kaçıncı katından aşağı şarj kablosu sarkıtamayacağını düşünürsek evinizde kendi şarj ünitesi olmalı diye şart koşamıyoruz tabii…


Ön cam sileceklerinde fıskiye bulunmuyor. Cam temizleme suyu bazı Mercedes, BMW modellerinde olduğu gibi silecek kollarından alıyor, bu da etkili temizleme sağlıyor.

Megane E-TECH, halen ülkemizde Techno ve Iconic donanım versiyonlarıyla satılıyor. Techno EV60 220 HP, 1.589.000 ₺’ye satılırken Iconic EV60 220 HP, 1.729.000 ₺’den işlem görüyor. Alt yapıdan kaynaklanan kullanım riskleri olsa da geleceğe ait bir hatchback için hiç de fena görünmeyen rakamlar. Belki ailenin şehir içinde kullanacağı ikinci otomobili olarak tercih edilebilir. Tek otomobil olarak düşünmek, en az diğer elektrikli otomobiller kadar riskli.