Yeni üretim düzeni

 Yeni üretim düzeni

Her devirde bir başka slogan moda olur.  Bu yılın sloganı ise “Yeni dünya düzeni” oldu. Dünya şimdiden, Corona öncesi ve sonrası diye ikiye ayrıldı bile. Sistem kendi düzenini çoktan kurdu!

Yeni dünya düzeninde dünya hızla Corona öncesi-Corona sonrası kavramlarını benimsedi! Ne kadar da hazırmış herkes, her şey! Bazen eski filmleri seyrederken (eski dediysem geçen seneninkiler bile eski oldu) insanların nasıl yan yana durduklarını görüyorum ve içime bir ürperti geliyor.

Corona sonrasında otomotiv endüstrisinin duruma nasıl adapte olduğuna bir göz atalım. Malumunuz, salgının ilk günlerinde fabrikalar kapandı. Hem ana sanayide hem de tedarikçilerimizde üretimler mecburi olarak durdu.

Ülke genelindeki “normalleşme” ile birlikte otomotiv sektörü de yavaşça ama çok dikkatli bir şeklide yeni düzene ayak uydurmaya başladı. Bir çok, ama gerçekten bir çok önlemler alındı. Halen de alınmaya devam ediyor.

Öncelikle üretim çalışanlarımıza bir bakalım. İlk ele aldığımız konu, fabrika çalışanlarının işe geliş gidişlerini, sosyal mesafe kurallarına uygun şekilde düzenlemek oldu. Servislerde bir boş bir dolu şeklinde oturulmaya başlandı. Her çalışan servise binerken mutlaka maskesini doğru şekilde takmaya başladı. Bu düzene geçilince servis araçları yarı kapasitesi ile kullanıldığı için mecburen başka bir takım uygulamalar devreye alınmak zorunda kalındı. Eskiden fabrikalarda vardiya değişimleri sırasında arka arkaya 15 bazen de 20 tane servis aracı aynı anda gelir ve tüm çalışanlar aynı anda otobüslerden inerek giriş turnikelerine hücum ederlerdi. Doğal olarak da turnikelerden kart okutarak giriş ve çıkışlarda geçici yoğunluklar yaşanırdı.

Yeni düzende, sosyal mesafeye uyabilmek için, aynı anda gelen otobüs sayısı azaltıldı. Bunun için de örneğin boya atölyesi saat 08:00’da vardiya değişimi yaparken pres atölyesi 08:30, montaj hattı ise 09:00’da iş vardiya değişimi yapmaya başladı. Sonuç olarak fabrikanın önünde sürekli bir geliş gidiş yaşanmaya başladı. Unutulmaması gereken bir başka konu ise her içeri giren çalışanın vücut sıcaklığı her giriş çıkışta düzenli olarak ölçülmesi tabii ki.

 

Bir otomobil fabrikasının montaj hattı genellikle emek yoğun bir çalışma yeridir. Bir çok çalışan aynı anda aynı arabaya, montaj işlemi gerçekleştirirler. Bazı işlemleri mecburen iki çalışan aynı anda yapar. Bu şekilde yakın çalışılan her noktayı şirketin sağlık servisi çalışanları tek tek analiz ettiler. Çıkan sonuçlara, göre çalışanların kullanması gereken maske türlerine karar verdiler ve çalışanlara yeteri sayıda maske verildi.

 

Yemek molaları ayrı bir çalışma konusu oldu. Malumunuz yemek molaları kısa olduğu için çalışanların bir an önce yemeklerini yiyip çalışma yerlerine dönmesi çok önemli. Yemekhanelerde yemek alma sırasında doğal olarak kuyruklar olur. Ancak sosyal mesafeye uyacak şekilde mesafeli bir kuyruk yapılınca, kuyruk o kadar uzadı ki, yemekhanenin dışına taştı. Kuyrukta bekleyenlerin ıslanması ya da güneşte kalmaması için yemekhane önüne kuyruk tünelleri inşa edildi. Yemekhane girişlerine tek kullanımlık eldiven otomatları konuldu.

 

Yemek yerken, olası bir bulaşmanın diğer bölümlere geçmemesi için her bölüm, kendi ekibiyle birlikte ve hep aynı yere oturacak şekilde bir planlama yapıldı. Tabii ki karşı karşıya oturarak yemek yemenin önüne geçmek için de özel oturma düzenleri yapıldı.

 

Buraya kadar alınan önlemler genellikle üretim hatlarına yönelik tedbirlerdi. Diğer taraftan, bir otomotiv tesisinde üretim birimleri dışında çalışan beyaz yakalı büro çalışanları için de birçok tedbirler alındı, alınmaya devam ediyor.

Öncelikle şirketteki çalışma koşullarında Covid-19 iyileştirmeleri yapılana kadar, bütün büro çalışanı beyaz yakalılar evden çalışmaya başladılar.

İlk olarak şirketteki bütün toplantı salonları kapatıldı. Artık toplantılar Skype ya da Teams uygulamalar aracılığıyla bilgisayar ortamında yapılmaya başlandı. Aslında uluslararası çalışmalar yapan firmalar bu sanal toplantılara zaten alışıktılar. Yurtdışındaki partnerleriyle ya da tedarikçileriyle böyle toplantılar zaten yapıyorlardı. Ancak aynı bürodaki arkadaşıyla onun evine bağlanarak toplantı yapmak oldukça ilginç oluyor açıkçası.

 

Evden çalışmanın en kötü yanını çocukları olan aileler yaşıyorlar. O ailelerin eskiden en büyük dertleri okula ya da yuvaya giden çocuklarının servislerinin bekledikleri için işe geç gelmek ve servis karşılamak için işten erken çıkmaktı. Çocuklar Mart ayından bu yana hep evde. Ancak şu günlerde çocuklar okula yeni yeni, o da iki günlüğüne gidebiliyor. Bizlerse bu ortamda evden çalışıyoruz. Gerçekten tam bir kamaşa.

 

Corona öncesinde yurtdışı bağlantısı olan firmaların çalışanlarına sunduğu en önemli avantajları Yurtdışına yapılan iş seyahatleriydi. Bu seyahatler çalışanlar için hem bir motivasyon konusuydu hem de yabancı dillerini gündelik hayatta kullanarak geliştirmeleri için çok önemliydi. Satınalma ve Mühendislik çalışanları yurtdışı tedarikçilerini ziyaret etmek için, üretimde çalışanlar, yeni makine ve aparatların kabul işlemlerini yapmaya, test bölümlerinde çalışanlar araç testlerini yapmak ya da testlere katılmak için iş seyahatleri yaparlardı. Yönetim kademesi de her zaman “ne gerek” neden sanal ortamda yapmıyorsunuz” diyerek bu seyahatleri azaltmaya çalışırdı.

 

Gün itibarıyla, artık yurtdışı seyahatleri zorunlu sebeplerle yapılamaz durumda. Bundan sonra zaten çok masraflı olan bu seyahatler çok zor yapılacakmış gibi duruyor. Gitti bir motivasyon konusu daha elimizden. Yapacak bir şey yok, sistemin yönlendirdiği yeni yaşam düzeni bu artık. Covid19 da bahanesi oldu!