Homologasyon meseleleri
Bir otomobilin tasarlanması ve üretilmesi kadar önemli bir sorunsalı var. Farklı coğrafyalarda farklı kimliklere bürünmesi için büyük bir ekip çalışması gerekiyor.
Biliyorsunuz bu yazı dizisine başlarken amacımız bir otomobili, kâğıt üstündeki ilk çizgilerden başlayarak, ilk otomobilin montaj hattında tekerleklerini yere koymasına kadar geçen süreyi, aşamaları anlatmaktı.
Ancak otomobil mühendisliğinde konu ilk otomobil üretilip satıldıktan sonra bitmiyor. Hatta çok daha karmaşık hale geliyor.
Genellikle otomobili tasarlayan ekip, ilk araçlar çıkmaya başladıktan kısa bir süre sonra (3 ile 6 ay arasında) görevlerini otomobilin seri hayatını devam ettirecek ekibe devreder. (hand over)
Proje ekibinde çalışanların içinden başarılı olanlar terfi ederek yeni işlere yelken açarlar. Birçoğu da yani bir araç projesinde sıfırdan araç tasarlamaya devam eder. Bütün endüstriyel işletmelerin proje ekiplerinde olduğu gibi otomobil projesinde de çalışmak çok zevklidir. Hep yeni bir şeyler görürüsünüz, tanırsınız öğrenirsiniz. Ama projede çalışmak çok da zordur. Her adımınızda zaman çizelgesi (timeline) başınızın üstünde Demokles’in kılıcı gibi sallanır. Asla gecikme lüksünüz ya da hakkınız yoktur. Projeniz, yani yeni otomobilimiz tam denilen tarihte müşterilere satılmaya başlanmalıdır.
Çok iyi hatırlıyorum. Bir zamanlar yaptığımız bir projede Uzak Doğu’da yapılan saç kalıpların gemiyle Türkiye’ye gelişini an be an takip eden mühendislik sorumlusu arkadaşlarımız vardı. O gemiyi takip etmesi gereken lojistik sorumluları vardı tabi ki. Ama mühendislik sorumlusu arkadaş gemi Somali açıklarından geçerken işi kaptanla temas kurmaya kadar ilerletmişti.
Aracın seri yaşamında da irili ufaklı birçok projeler yapılır. Bunların bazıları yeni ülkelere pazarlanma çalışmasıdır. Türkiye’de üretilen otomobiller dünyanın en uzak ülkelerine kadar satılıyor artık. Örneğini çok yakında gördük. Ülkemizde üretilen bir ticari araç, bir Amerikan markası altında Amerika Birleşik Devletleri’nde satılıyor.
Bazı ülkeler kendi kuralları ve standartlarını oluştururken bazı ülkeler ise ortak standartlara uyum gösteriyorlar. Örneğin Avrupa Birliği’nin kendi standartları var. Üye ülkelerde otomobil satabilmek için tek bir yerden “tip onayı” almanız yeterli. Ancak o donanıma sahip bir aracı olduğu gibi ABD’de satamayız. Çünkü ABD’nin kendine has istedikleri var. Avustralya, Japonya, Çin bu şekilde kendi standartları ve istekleri olan ülkeler.
Peki mühendislik ekipleri örneğin Cezayir ülkesinin hangi tanımda bir araç istediğin nereden bilecek? Bu noktada yardımımıza, “homologasyon” bölümleri yetişir. Onların görevleri bugün itibarıyla hangi ülke, ne istiyor sorusunun cevabını vermektir. Hatta önümüzdeki senelerde hangi mevzuatta ne gibi değişiklikler olacağını da takip ederek bizleri önceden bilgilendirler, ön hazırlıklar yapmamızı sağlarlar. Öyle ya masasında oturan bir proje mühendisi Endonezya’nın hangi tarihte benzinli araçlarda hangi kirlilik seviyesini istediğini nereden bilsin ki…
Seri hayat mühendislik ekipleri de Homologasyon servisinden gelen istek ve yönlendirmelere göre ellerindeki aracı o ülkenin isteklerine uygun hale getirmek için çalışırlar.
Örneğin ABD için yapılan araç yandan alınan darbelerde yolcuyu daha fazla koruma gerektiriyor diyelim. Aracın yan tarafını istenilen hale getirmek için destek ve yeni kasa parçaları tasarlarız, yeni hava yastıkları ilave ederiz. Bu aşamada yeni kalıplar yapılır, yeni imalatçılar bulunur, onlarla daha önceden konuştuğumuz bütün tedarikçi onay çalışmaları yapılır. Parçalar gelir araçlara takılır, problemler çıkar, analizler yapılır, düzeltici eylem planları uygulanır.
Yani kısaca bir otomobil geliştirirlerken neler yapılıyorsa hemen hemen aynıları küçük ölçekte yeniden yapılır.
Seri hayat mühendislik ekiplerinde çalışmak özellikle genç mühendislere çok şey katar. Bir tür okul gibi, otomobil mühendislik sisteminin nasıl çalıştığınıöğrenirler. Başka birimlerle yatay çalışmanın ne demek olduğunu görürler ve anlarlar. Bu görevlerde başarılı olanlar yeni otomobil projelerine geçerek daha önemli ve rütbesi yüksek ve tabii ki maaşı da fazla işler yapma fırsatı da bulurlar.